Çok sayıda sağlık personelinin yaşamını yitirmesine yol açan salgın yayılmaya ve can almaya devam ediyor. Pandeminin yorgun savaşçıları olan ve adeta tükenme noktasına gelen sağlıkçılar artık seslerinin duyulmasını istiyor. Korona virüsün meslek hastalığı sayılması için yapılan değişikliğin bir an önce gözden geçirilmesini talep ettiklerini hatırlatan Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, illiyet şartının da kaldırılmasını istedi. Başkan Doğruyol, “Tüm günü hastanede geçen bir sağlıkçıya virüsü hastanede mi kaptın’ diye sormak, bunu kanıtla demek abesle iştigaldir” diyerek sağlıkçıların tepkisini dile getirdi.

‘GÖREV ŞEHİDİ’

Sağlık sektöründe rastlanan korona virüs vakalarının meslek hastalığı sayılması ve salgından ötürü yaşamını yitiren sağlıkçıların da görev şehidi sayılmasına dair düzenlemeye ilişkin açıklamalarda bulunan Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, "Bu düzenleme resmen yasalaşmadı. Ancak yasalaştığı takdirde de bazı sorunlar da beraberinde gelecek. Düzenlemenin içinde illiyet bağı diye bir hüküm var. Biz bunu kabul etmiyoruz. Sağlıkçılar eğer virüsü kaptıysa, bunu hastanede çalışırken, görevi başındayken geçirmiş olmasına dair bir madde var. Sağlıkçıların hastalığı nereden kaptığını nasıl bileceksiniz? Yani, aslında korona virüs hala tam anlamıyla meslek hastalığı saymıyorlar. Düzenlemenin içerisinde buna benzer çok fazla ayrıntı var. Sağlık çalışanları zaten tükenmiş noktada. Sağlık çalışanları eğer ki korona virüs yüzünden öldüyse bunun doğrudan meslek hastalığı sayılması lazım. Bu hastalığın bulaştığı sağlıkçıya şehit statüsü verilmesi ilk günden beri bizim ısrarla dile getirdiğimiz başlıca taleplerimizdendi" dedi.

‘MAĞDURİYET SEBEBİ’

Doğruyol, düzenlemenin mevcut hali ile yeni mağduriyetlere yol açabileceğini hatırlatarak şunları ifade etti: "İlliyet bağı kavramının bahsi geçen bu düzenlemede yer alması doğru değil. Bir kere sağlıkçılar devamlı olarak korona virüs tehlikesiyle yüz yüze, bu riskle karşı karşıya çalışıyor. Eğer sürekli olarak salgın tedavisinde ve bunu geçiren hastalarla yüz yüze çalışan personele bu şartı getiriyorsanız bir kaçış noktası arıyorsunuz demektir. Bugün bir vatandaş hasta değilken, hastaneye giderken bile yolda, toplu taşımada dahi bu hastalığı geçirebiliyor. Kaldı ki doktorlarımız, sağlıkçılarımız gün boyu korona hastalarıyla karşı karşıya çalışıyor ve virüsle canhıraş bir şekilde, korkmadan mücadele ediyor. Bizim bundan zaten kaçışımız yok. Korona virüs nedeniyle yaşamını yitiren bir sağlıkçıya illiyet kavramını sormanız doğru bir şey değil. Bunun istisnasız meslek hastalığı sayılması gerekir. İstendiği gibi bu illiyeti ispat edemezsiniz. Siz vatandaşı zorlarsanız bu sefer farklı yollar da gündeme gelir, gayrı meşru şeyler gündeme gelir. Böyle bir dönemde sağlık sektörü çalışanları böyle bir şeye zorlamanın gereği de yoktur. Bu dönemde yaşadığımız bulaşıcı hastalık salgını yüzünden zaten yıpranmış durumdayız. Gece gündüz demeden çalışan, her türlü izin, emeklilik ve tayin hakları ortadan kaldırılan sağlıkçılar normal bir vatandaşın en az on katı virüs tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bugün pandemiden kaynaklı ölümlerin büyük bölümü sağlık sektörü çalışanlarında görülüyor. Siz hiç alışveriş merkezinde, sinemada ya da sosyal tesislerde, başka yerlerde sağlıkçıları görüyor musunuz? Göremezsiniz, çünkü sağlıkçılar herkesin kaçtığı, evinde kendini korumaya çalıştığı bu zor dönemde bu virüsle savaşıyor. Hayatı hastanede geçen bir insana virüsü hastanede mi kaptın diye sorulur mu? Şimdi kalkıp virüsü hastanede kaptığını kanıtla demek, illiyet bağı aramak abesle iştigaldir. Sonuçta sağlık çalışanıyız ve sabah akşam korona hastaları ile muhatabız. Bir sağlıkçı yolda giderken birisi üzerine hapşırdı mı, yoksa virüsü hastanede tedavi ettiği bir hastadan mı kaptı, bunu nasıl ispat edecek? Bu şart nasıl uygulanacak?” Erman Şentürk / Özel Haber