Hemen hemen tüm sektörleri etkisini altına alan salgın sürecinde de yara almaya devam eden sektörde son aylarda yaprak dahi kıpırdamıyor. Sektör temsilcileri proje yapamamaktan ve işsizliğin boyutundan yakınarak, inşaatlarda insan sağlığı adına denetimlerin artması gerektiğine dikkat çekiyor. TMOBB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesi’nin ilk kadın başkanı olan Eylem Ayatar Ulutaş da yaşanan süreçten ötürü işsizlik oranlarının yükseldiğine ve sağlığı korumak adına denetimlerin artırılmasına dikkati çekti. Bundan önceki süreçte de genel anlamda ekonomik açıdan zorluklarla karşılaştıklarını dile getiren Ulutaş, “Ekonomide yaşanan en ufak bir kriz bile inşaat sektörünü oldukça fazla etkiliyor. Dolayısıyla, uzun bir dönemdir zaten bir krizle iç içeydik; meslektaşlarımızda da işsizliğin ne kadar arttığını ve iş olanaklarının ne kadar kısıtlandığını gözlemliyorduk. Korona virüs salgınının ardındaki süreçte de krizin daha da derinleşeceği öngörüldüğünden yatırımların kısmen durduğu, yavaşladığı ya da tamamen iptal edildiği bir sürece girdik. Bu durumun sektör içindeki yansıması da işsizlik olarak ortaya çıkacaktır” dedi.

DENETLEME VURGUSU!

Şantiyelerde yaşanan son durum hakkında da bilgiler veren Ulutaş, “Süreç bir hayli zor. Bir yandan salgından korunmak için insanların evde kalmaları gerekiyor. Çünkü bu salgın ölümcül sonuçlara neden olabiliyor ve çok hızlı da yayılım gösteriyor. Dolayısıyla kişilerin kendilerini kontrol altına alması ve izole etmesi en önemli şeylerden biri. Ancak bununla birlikte yaşadığı ekonomik koşullardan ötürü çalışma hayatına devam etmek zorunda olan insanlar da var. Bu durumda zor bir süreç aslında. Gerekli önlemlerin alınmasıyla nispeten buradaki etkilerin azaltılabileceği düşünülüyor. Bir takım genelge ve tavsiyeler yayınlandı. Bu genelgelere bakıldığında fiziksel, özellikle izolasyonun ve hijyen koşullarının sağlanması konusunda bir takım önlemler olduğunu görüyoruz. Bu kurallara uyulup uyulmadığı çok önemli. İşte, tam da burada denetlemelerin önemi devreye giriyor. Genelgelere uyulup uyulmadığı konusunda denetlemelerin yapılması lazım. Yoksa çalışanın sağlığını işverenin inisiyatifine bırakmış oluyorsunuz” diye konuştu.

‘DENETİMLER YAPILMALI’

“Gerekli denetimlerin yapılması konusunda kurumlara yazı da yazdık. Eğer bu denetimler yapılamıyorsa acil olmayan şantiyelerin kapatılması gerekiyor” diye konuşan Ulutaş, “Şantiyeler genel anlamda baktığımızda kalabalık ve insanların birbirine temas ettiği alanlar. Ancak bu alanlarda hijyen ve izolasyon koşullarını sağlamak düşünüldüğü kadar kolay değil. Zaten maskeler bizim iş sahalarımızda çok kullanılabilecek araçlar değil. Sonuç itibariyle nemlenmemesi ve sıklıkla değiştirilmesi gerekiyor. Ortak kullanım alanlarında, yemek yedikleri alan ve servislerde, bu maskelerin kullanılması çok önemli. Mevcut duruma baktığımızda önlem alan yerlerin olduğunu görsek de gezip kendimiz incelediğimizde belirlenmiş kurallara çok da uyulmadığını görüyoruz. Toplum sağlığı açısından ele aldığımızda bir kişinin kaç kişiyi etkilediğini ilgili bakanlıkların açıklamalarından öğreniyoruz. Sayılar şu anda azalmış gibi görünüyor. Kayıpların sayısı azalırken, iyileşen kişilerin daha çok olması bizleri çok sevindiriyor. Ancak hala vaka sayıları ve yitirdiğimiz yaşamlar var. Sonuç olarak, rehavete kapılmamak çok önemli... İzmir’de şu anda bilgimiz dahilinde gelişmiş bir olay olmasa da diğer illerde karantinaya alınmış şantiyelerle karşılaşıyoruz. Risk çok büyük” ifadelerini kullandı.

‘DURGUNLUK OLACAKTIR’

Bu süreçte işsiz kaldığını ve hak kaybına uğradığını bildikleri birçok kişi olduğunun altını çizen Ulutaş, “Bizler de ileriki günlerde bu konuyla ilgili bir anket çalışması yapacağız. Bu anket sonrasında daha net bir veri elimizde olacaktır ancak şu an için konuştuğumuzda da işsiz kalan çok arkadaşımız var. Tercih sunulduğunda işsiz kalmak yerine maaş azalmasını seçerek hak kaybına uğrayanların sayısı da hiç az değil. Genel ekonomi açısından baktığımızda önümüzdeki günlerde de sektörün çok ciddi bir durgunluk içine gireceğini düşünüyoruz. Ekonomi tedirginliği sevmez, dolayısıyla yatırım anlamında durgunluklar olacaktır. Anlayacağınız biz zaten bir krizin içindeydik, sürecin sonuna geldiğimizde bu krizin daha da derinleştiğini hepimiz göreceğiz” dedi. Son olarak sektör içine ve ilgililere çağrıda bulunan Ulutaş, “Şantiyelerde gerekli denetimlerin yapılması, yapılmadığı takdirde de çalışmanın durdurulması talebimizde ısrarcıyız. Hala sağlığımızı tehdit eden bir salgınla karşı karşıyayız. Kamuda bu iş daha rahat olsa da özel sektörde çalışanların herhangi bir güvencesi yok ‘Evde kal’ çağrısı yapılırken herkese evde kalma şansının da verilmesi lazım” diye konuştu.

‘SALGINA KRİZLE GİRDİK’

İnşaat ve emlak sektörünün son yıllarda ciddi bir krizden geçmekte olduğunu hatırlatan İzmir Ticaret Odası Meclis Üyesi Levent Bendeş salgın sürecine bu krizle girdiklerini aktardı. Son üç ayda sektörde yaprak kıpırdamıyor diyen Bendeş, “İnşaat biliyorsunuz krizlerin sektörü zaten. Her türlü krizden ilk etkilenenlerden. 2017, 2018, 2019 yıllarında Türkiye’de satış birincisi olan bir firmanın istatistiklerine göre İzmir genelinde 2019 Mart ve Nisan aylarına göre satışlarda yüzde 50, kiralama da ise yüzde 80 düşüş yaşanmış. Salgından hemen önceki birkaç haftada inşaat sektörünün toparlanma belirtileri göstermeye başlamış piyasa hareketlenmişti. Ancak virüs süreciyle tamamen durma noktasına geldik. Zaten yapamadığımız işlerde yüzde 50 azaldı. İnşaat firmalarının birçoğu şuan tabiri caizse cepten yiyor. Çünkü şu anda satış yok, yeni proje yok, dolayısıyla sürekli eksiye düşüyorsunuz” dedi.

‘2020 BİTTİ, 2021 UMUTSUZ’

Ruhsat alım süreçlerinde inşaat firmalarının ciddi orunlar yaşadığını belirten Bendeş, sektörün yarınına dair umutlarının olmadığını vurguladı. İZTO Meclis üyesi şunları söyledi : “Bu süreçte biliyorsunuz başta belediyeler olmak üzere kamu kurumları da vardiya sistemine geçti. Memurların birinin yaptığı iş yarım kaldığında tamamlaması için tekrar günler sonra vardiya başı yapmasını beklemeniz gerekiyor. Zaten uzun süren ruhsat alım süreçleri iyice uzamaya başladı. Elbette kurumları, çalışanları suçlayamayız bunun için. Kemelpaşa’da bir iş yapacağım örneğin, 45 gündür sadece belediye ayağı ile uğraşıyorum bürokrasi sürecinin ki daha bunun tapu ve kadastro ayağı var. Ancak bu da sektörümüzü ciddi etkileyen etmenlerden oldu. Süreç uzadıkça sektörde para dolaşımı kesiliyor. Para gelmezse de ayakta kalamayız haliyle. Bir takım kredi kolaylıkları sağlandı ancak insanların yarına dair ne olacağım kaygısında. İşimi kaybeder miyim diye düşünüyor. Haliyle kimse yatırım yapmak istemiyor. Sektör olarak koronadan mı işsizlikten mi öleceğiz diye düşünüyoruz desem yeridir. Sektörün yarınıyla ilgili de umudumuz azalmaya başladı. 2020’yi büyük oranda kapattık ancak 2021’de böyle giderse kapanacak gibi gözüküyor.” Yağmur Gülü - Utkucan Akkaş / Özel Haber