Instagram'ın "Genç Hesaplar" için duyurduğu yeni düzenlemeler, sosyal medya platformlarının çocuklara yönelik politikalarını yeniden gündeme taşıdı. Özellikle 16 yaş altındaki kullanıcıların ebeveyn izni olmadan canlı yayın açamayacak olması, ilk bakışta olumlu bir adım gibi görünse de uzmanlar bu kararın yüzeysel olduğunu ve gerçek riskleri ortadan kaldırmadığını savunuyor.

Sony’nin yeni akıllı telefonunun özellikleri FCC Sertifikasında ortaya çıktı Sony’nin yeni akıllı telefonunun özellikleri FCC Sertifikasında ortaya çıktı

Meta'nın kararının arkasında yatan asıl neden tartışılıyor

Instagram’ın bağlı olduğu Meta şirketi, yeni uygulamayı ilk etapta ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya’da test edecek. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Murat Kırık, bu kararı değerlendirirken Meta’nın geçmişte veri ihlalleri ve skandallarla anıldığını hatırlattı. Kırık’a göre, Meta’nın bu yeni hamlesi çocukları korumaktan çok şirketi olası cezalardan korumaya yönelik bir strateji. Özellikle Cambridge Analytica skandalı sonrası sosyal medya mecralarının yalnızca eğlence aracı olmaktan çıktığına dikkat çeken Kırık, platformların artık küresel çapta kitleleri manipüle edebilen yapılar haline geldiğini vurguladı.

2025 04 20250414 2 68568636 111726103

Yasağa rağmen çocuklar sistemleri kolaylıkla aşabiliyor

Prof. Dr. Kırık, 16 yaş altı bireylerin canlı yayın yapmasının engellenmesinin yeterli bir önlem olmadığını belirtiyor. Çünkü kullanıcılar yaşlarını yanlış beyan ederek bu engeli kolaylıkla aşabiliyor. Özellikle anonim hesaplar aracılığıyla kimliklerini gizleyen çocuklar, kimlerle iletişim kurduklarını bilemeden büyük risklerle karşı karşıya kalabiliyor. Pedofili, istismar, yasa dışı faaliyetler ve siber zorbalık gibi tehditler, bu dijital mecralarda çocukları doğrudan etkileyen tehlikeler arasında yer alıyor. Kırık, sosyal medya ve dijital oyunlar aracılığıyla çocukların kolaylıkla suça yönlendirilebildiğini ifade ediyor.

Ahlaki çöküşün eşiğinde bir dijital dünya

Sosyal medyada müstehcen içerikler, şiddet sahneleri ve yasa dışı bahis gibi olguların yaygınlaşması, özellikle genç kullanıcılar üzerinde ciddi bir ahlaki çöküntüye neden oluyor. Kırık, çocukların taklit yoluyla şiddet içeren davranışları sergilediğini, yapay zekâ kullanılarak görüntülerin manipüle edilip şantaj aracı haline getirilebildiğini ifade ediyor. Bu durumun çocukları ve ailelerini büyük bir tehditle karşı karşıya bıraktığını dile getiren Kırık, sosyal medya platformlarının aile yapısını bozan bir hale geldiğini belirtiyor.

Sosyal medya bağımlılığı milli güvenlik sorunu haline geliyor

Türkiye'de 57 milyona yakın sosyal medya kullanıcısı bulunduğuna ve günlük ortalama kullanım süresinin 2 saat 44 dakikayı bulduğuna dikkat çeken Kırık, bu tablonun artık milli güvenlik boyutuna taşındığını söylüyor. Sosyal medya fenomenleri ve influencer’ların toplumda kutuplaşmayı körüklediğine işaret eden Kırık, bu platformların sahiplerinin dahi siyasi etki yaratmaya başladığını ifade ediyor. Özellikle bot hesaplar aracılığıyla sosyal medya gündemlerinin şekillendirildiği, gençlerin ve çocukların siyasi söylemlerle yönlendirildiği görülüyor. Bu durumun, sosyal medyayı günümüzün en etkili “kitle imha silahı” haline getirdiğini savunuyor.

Dijital okuryazarlık eğitimi şart hale geldi

Sosyal medyadaki risklerden korunmak için ailelerin dijital farkındalık kazanmasının şart olduğunu vurgulayan Kırık, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni müfredat çalışmalarına dijital ve yapay zekâ okuryazarlığının mutlaka dahil edilmesi gerektiğini belirtiyor. Kırık’a göre, Türkiye’ye yönelik sosyal medya kaynaklı dış müdahaleler son dönemde artmış durumda. Bu nedenle dijital bilinç, yalnızca bireysel değil, toplumsal güvenliğin de bir parçası olarak ele alınmalı.

Vatansever: Sistemsel açıklar, alınan önlemleri anlamsızlaştırıyor

Global Bilişim Derneği Başkanı Şenol Vatansever ise Meta’nın yaş sınırlaması kararının teknik açıdan birçok eksiklik barındırdığına dikkat çekiyor. Vatansever, kullanıcıların doğum tarihi beyanı gibi basit yollarla sistemleri kandırabildiğini belirtiyor. Bu durum, alınan önlemlerin göstermelik olduğu algısını güçlendiriyor. Günümüzde yaş doğrulama teknolojilerinin geliştiğini söyleyen Vatansever, yapay zekâ destekli yüz analizleri ya da çipli kimlik kartlarıyla yaş doğrulamanın mümkün olduğunu dile getiriyor.

Veri güvenliği ve mahremiyet ön planda olmalı

Vatansever, yaş doğrulamada etkili olabilecek bir diğer sistemin e-Devlet entegrasyonu olduğunu belirtiyor. Ancak bu sistemlerin devreye girebilmesi için görüntü işleme izinleri, cihaz uyumluluğu ve yasal altyapıların da hazır olması gerektiğine dikkat çekiyor. Özellikle sıfır bilgi ispatı gibi mahremiyeti koruyan kriptografik sistemlerin yaş doğrulamada etkili olabileceğini ifade eden Vatansever, kullanıcı davranışlarını analiz ederek dolaylı yaş tahmini yapan algoritmaların da destekleyici rol oynayabileceğini ancak bunların henüz yüksek güvenilirlik düzeyine ulaşmadığını sözlerine ekliyor.

Uzmanlar, sosyal medya devlerinin çocukları korumaya yönelik aldığı önlemlerin yalnızca vitrin süsü olmaktan öteye gitmediğini, gerçek anlamda etkili koruma için çok daha sağlam, şeffaf ve denetlenebilir sistemlerin devreye girmesi gerektiğini vurguluyor.

Kaynak: AA