Anadolu Otizm Vakfı Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Nüvit Uyar, Ege Telgraf Web TV’nin canlı yayın konuğu oldu. Gündem Özel programında otizm ve vakfın çalışmalarını anlatan Uyar, ileriki günlerde hayata geçirecekleri projelerin de müjdesini verdi. Vakfın kuruluş amacını anlatarak sözlerine başlayan Uyar, “İlkokulda Yurttaşlık Bilgisi adında bir ders vardı. Orada ‘Millet olmak, dertte ve kıvançta birlik olmaktır’ deniliyordu. Bizde inandığımız meseleyi işte tam da bu anlayışla örgütlemeye çalıştık. Hakikaten de çok hızlı bir gelişme göstermemizin nedenlerinden biri de budur. Dertte bir arada olmayı, toplumun her kesiminden birbirinden değerli hayırsever ve duyarlı kişileri bir araya getirmeyi başardık. Bunlar bazen siyasi olarak birbirinin rakibi insanlar da olabildi. Sayın Binali Yıldırım, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Sayın Tunç Soyer, Sayın Bekir Pakdemirli, Sayın Hamza Dağ… Hepsi bizim mütevelli heyetimizde. Hepsi bu konuda duyarlılıkları ve hassasiyetlikleri yüksek, ‘Böylesi konularda el ele veririz’ diyebilecek insanlar. Projelerimizden etkilendiler ve vakıfta mütevelli üyesi olarak yerlerini aldılar. Vakfın iyi ve güvenilir bir görünüm almasında siyaset üstü bir şekilde meseleye yaklaşıp ‘Dertte bir millet’ anlayışı ile çözüm üretmek konusunda ellerinden geleni yaparak konunun ‘İyilik Hareketi’ne dönüşmesine katkı koydular. Zaten bizim amacımız da buydu… Ben bir otizmli babasıyım. Bu vakfı eşimle beraber kurduk. Anadolu Otizm Vakfı, şimdi topluma ait bir vakıf haline dönüştü. Her ne kadar biz bunu kendimiz başlatmış olsak da artık bu vakıf milletin malı” dedi. Bu doğrultuda ‘Kamuya Yararlı’ statüsünü de aldıklarını söyleyen Uyar, “Kolay elde edilen bir şey değil. Bu kadar kısa bir sürede bir vakfın böylesi bir teveccühe mazhar olması çok değerli bir şey. Vakıf bir sivil toplum örgütü… Dernekler de bunun belirli bir ölçüde yapabiliyor fakat sürdürülebilirlik açısından baktığınızda arkasının ve devamının gelebilmesi, gelecek kuşaklara ve topluma mal olabilmesi için mutlaka vakıflaşmak gerekiyor. Vakıflar esasında gelir elde edebilmeyle de ilgili bir yapı… Hayırseverler bağışlayacak ve onların destekleriyle vakıflar, kendi misyonuna uygun hayır hareketini yerine getirecek. Bunu da toplumda ihtiyacı olanlara olabildiğince karşılıksız bir şekilde ulaştıracak. Vakfın, düsturu şudur: İmkanı olanlar bedelini ödeyecek, imkanı olmayanlara da kaynak üreteceğiz” ifadelerini kullandı.

DEVLET TOPLUM EL ELE

Bu konunun vakıflarla da bitmeyeceğinin altını çizen Uyar, esasında bu işin çok ağır ve yoğun bir eğitim gerektiren maliyetli bir süreç olduğunu belirtti. Otizmin ömür boyu devam ettiğini hatırlatan Uyar, “O yüzden bu mesele doğal olarak devletin görevi. İşi sadece devlete de bırakmak doğru değil. Sivil toplum olarak dertten mustarip insanların bilinç ve empati ile bu yapıların içinde yer almasını örgütleyecek bir model ortaya çıkarmak gerekiyor. Bizim amacımız tam da bu: Devlet ile sivil toplumun rasyonel bir şekilde bir araya gelerek hizmet ve bilgi üretmesini, bunun da toplumda yaygınlaşmasını amaçlıyoruz” dedi. Devlet ve sivil toplum işbirliği için birkaç yıl önce tarafları bir araya getirecek bir oluşuma imza attıklarını da sözlerine ekleyen Uyar, “Yapılan beyin fırtınaları sonrası Türkiye Otizm Meclisi’ni kurduk. Şu anda aramızda 107 tane sivil toplum örgütü var. Devletin doğru bir politika üretmesi için doğru bir geri bildirim ve ortak bir bilimsel rapor hazırlanması gerektiğini düşündük. Bu yapı sivil bir toplum örgütlenmesi, bir platform… İki yılda bir seçim yapıyoruz. Biz de seçimle yürütme kurulunun başında ‘sekreterya’ görevini üstleniyoruz. Bunu sürekli bizim yapmamız da doğru değil, bir bayrak yarışı gibi düşünün. 20 yıllık devam eden otizm ve sivil toplum hareketinin bir miladıdır, Türkiye Otizm Meclisi. Bugüne kadar 55 toplantı, 5 genel kurul, çalıştaylar yaptık. Bunun sonucunda da devletin de harekete geçmesini teşvik edici adımlar attığımızı söyleyebilirim. Çabalarımız sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir komisyon kuruldu. Toplantılar sonunda çok güzel bir iletişim ortamı doğdu. Sürecin sonunda kendi çalışmalarımızı da tamamlayıp 200 kadar öneriyi bir rapor haline getirip otizm komisyonuna sunduk. Bu işin sonucunda devletin otizm hakkında yeni ve sağlam politikalar üretmesini amaçlıyoruz. Bu komisyondan çıkacak raporun hayata geçirilmesi ve politikaya dönüşmesi çok önemli” diye konuştu.

BAŞKAN’A TEŞEKKÜR…

Konuşmasının devamında Anadolu Otizm Vakfı’nın ürettiği projeleri de anlatan Nüvit Uyar, şu açıklamalarda bulundu: “Otizm Erken Müdahale Temel Eğitim Takip, Araştırma Mükemmellik Merkezi isimli bir projemiz var. Bu projemizi Sayın Hüseyin Aslan’ın da başında bulunduğu Ege Koop tarafından Güzelbahçe’de bize bağışlanmış 5 dönümlük arazi ve onun yanındaki Güzelbahçe Belediyesi’ne ait arazi üzerinde yapmayı öngörüyorduk. Fakat Güzelbahçe Belediyesi’ne ait arazinin bize verilmemesi sonucunda projenin orada yapılma imkanı kalmadı. Her şerde bir hayır vardır… İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer bu durumu gördü ve kayıtsız kalmadı. Kendisi zaten bizim vakfımızın mütevelli heyetinde ve yönetim kurulumuzda. Büyükşehir Belediyeleri’nin de kanunla böyle bir görevi var. İşte, İzmir belki de yine bir ilke imza atıyor. Tunç Başkan bize Güzelbahçe Yelki’de 14 dönümlük bir araziyi 49 yıllığına tahsis ediyor. Kendisine bu hassasiyeti için çok teşekkür ediyoruz. Biz kamuya yararlı bir vakıfız ve bu mal yine kamunun… Biz bir kampanya düzenleyecek ve süratle bu otizm merkezini hayata geçirecek ve bunu Türkiye’ye örnek olacak bir proje haline getireceğiz.”

PROJEDE NELER VAR?

Projenin içinde neler olacağı bilgisini de veren Uyar, “Bu okula kabaca ‘3 dönem okulu’ diyebiliriz. 0-6, 6-18 ve 6-18 yaş. Yani otizmin temel eğitiminin verileceği temel bir okul. Otizmle ilgili davranışların düzenlenebilecek ve çocuğun örgün eğitimle ilgili davranışı düzenleyecek bir şekilde olan esas okul bu. Çocukların hepsi bu eğitimle kurtuluyor mu? Maalesef hayır… Örgün eğitim içinde tamamen olabilecek bir durumları olamayabiliyor. Davranışı düzenliyorsunuz ve kısmen onları örgün eğitim içine alabiliyorsunuz ama onların otizmle ilgili destek eğitim ve rehabilitasyonları devam ediyor. 12-18 arasında da ergenlik eğitimi, güvenli yaşam becerileri ve meslek eğitimleri gibi bir düzen sağlıyoruz. Her birinin hazırlayacağımız mükemmeliyet merkezinde olmasını arzu ediyoruz. Bunun dışında mükemmeliyet merkezi içinde doğumundan bütün hayat aşamaları sürecinde yaşamın sonuna kadar takip edilebileceği bir sosyal merkez olacak” dedi.

‘EL ELE VERECEĞİZ…’

“Ayrıca Anadolu Otizm Vakfı olarak Özelleştirme İdaresi’nden de bir yer talep ettik” diyen Uyar, “Burada da başka projelerimizi hayata geçireceğiz. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan da bir yer talep ettik. Otizm ve Down sendromlular için ‘Engelsiz kamp’ isimli projemiz için bir yer tahsisi süreci yaşanıyor. Gördüğünüz gibi Büyükşehir’den, Özelleştirme İdaresi’nden, bakanlıktan yerler talep ediyoruz. Yani dertte yine bir aradayız. El ele vererek bu mücadelenin yolunu açıyorlar. Biz ‘biziz’ hep beraberiz. Zor bir konu ama yaptığımız işler bize hüznün içinde bir mutluluk veriyor. Geçtiğimiz günlerde, otizmli bireyler için mükemmel ve etkili bilimsel müdahale hizmetlerinin korunması, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla kurulan Alliance for Scientific Autism Intervention (Otizm Bilimsel Müdahale Birliği) ASAI’ın bir parçası olduk. Çok gurur duyduğumuz bir adım oldu. İzmir Büyükşehir Belediyemizin bize desteği de mutluluğumuzu pekiştirdi. İleriki günlerde Özelleştirme İdaresi ve bakanlığımızdan da müjdeli haberlerin geleceğine inanıyoruz ve diyoruz ki: El ele vereceğiz, otizmi yeneceğiz!” diye konuştu.

EĞİTİM VE EV SENKRONU

Otizmle mücadelenin başında eğitim geldiğine de dikkati çeken Uyar, şu açıklamalarda bulundu: “Sürekli bir eğitim şart. Peki, bu ülkemizde ne düzeyde yapılabiliyor? Çok sınırlı… Ağır maliyetli bir eğitimde doğru zamanda müdahale gerektiren bir süreç olduğu için devletin bu konuda zamanında yatırım yapması gerekiyor. Otizm eğitimi, otizmli bireylerin yarısını normal hayata çekebilecek bir istatistik yaratıyor. Örgün eğitim içerisinde otizmli bireylerin kendi yeteneklerini de ortaya koyabileceği bir ortamda hayatına devam etmesi, üretken olması, topluma katkı vermesini kastediyoruz. Otizm temel eğitiminde en iyi yöntem davranışçıl bir ekol olan davranış terapisi… Bununla ilgili olarak davranışı düzenleyen bir eğitim vermediğiniz takdirde çocuk toparlayamıyor. Bu eğitim de ancak uzmanlar tarafından veriliyor ve evle senkron yakalandığı zaman sonuç alınabiliyor.” Yağmur GÜLÜ / Özel Haber