Şubat Ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda konuşan İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Covid-19 salgını ile sağlıklı beslenmenin öneminin bir kat daha arttığını belirterek, “Bu süreçte, anavatanı Anadolu olan bakliyat grubu ürünler ciddi anlamda öne çıktı.  Ülkemizde de üretimi ve tüketimi yüksek olan bakliyatlar, protein, lif ve mikro besin açısından zengin, güvenli ve besleyici bir besin grubu. Bakliyat ayrıca mutfak kültürümüzün temel parçası olması sebebiyle bir emtianın çok ötesinde, sahip çıkmak zorunda olduğumuz bir gastronomi mirası özelliğini taşıyor. FAO Genel müdürü Qu Dongyu, 10 Şubat Dünya Bakliyat Günü etkinliğinde bu ürün grubunun tarımdaki faydalarını da çok çarpıcı sözlerle ifade etti. Dongyu’ya göre; bakliyat tarımı toprakta yüksek kaliteli organik madde salınmasını sağlıyor, toprak besinlerinin dolaşımını ve su tutulmasını kolaylaştırıyor, daha az gübre, daha küçük su ayak izi ve daha az enerji kullanımı ile çok daha düşük sera gazı emisyonu üretiyor. Ancak sofralarımızın geleneksek tadı olan bakliyat gençler arasında maalesef yeterince ilgi görmüyor. Pandemi döneminde küresel bakliyat tüketimi yüzde 9 oranında artış gösterse de değişen yeme-içme alışkanlıkları başta genç nesil olmak üzere insanları ayak üstü beslenmeye yöneltiyor. Bir başka önemli konu da ülke olarak bir dönem net ihracatçı olduğumuz bu ürün grubunda son yıllarda ithalatın giderek daha baskın hale gelmesi” dedi. 2020 yılının bütün dünyada pandemi mücadelesi ile geçtiğini dile getiren Işınsu Kestelli, “Bu dönemde ihracatımız yüzde 6 oranında gerileyerek 170 milyar dolar, ithalatımız ise yüzde 4 oranında artarak 194 milyar doların üzerine çıktı. Tarımsal ürünlerin toplam ithalattaki payı yüzde 8 olurken, ihracat içerisindeki payı ise yüzde 12’ye ulaştı. Tarım ve gıda alanında halen ihracat fazlası veriyoruz ancak makas giderek daralıyor. Sahip olduğumuz potansiyeli yeterince değerlendiremediğimiz, modern üretim tekniklerini yaygınlaştıramadığımız için de üretim miktarı ve verimlilik alanında geri kaldığımız çok net. Borsa olarak İzmir Tarım Teknoloji Merkezi’ni bir an önce ete kemiğe büründürme arayışımızın ardında da bu gerçek yatıyor. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıl fizibilite çalışmasını tamamlamıştık. Pandemi döneminde İTTM’nin kurumsal yapılanması, çalışma modeli üzerinde son iyileştirmelerimizi yaptık. Bakanlıklara, kamu kurumlarına, meslek odalarına, üniversitelere, yerli ve yabancı tarım teknolojileri ekosistemlerine projemizi anlatmaya başladık. Şubat ayı başında İzmir Kalkınma Ajansı’na güdümlü proje başvurumuzu gerçekleştirdik. Ajans yönetim kurulumuz projeyi büyük bir beğeni ile kabul ederek onayladı. Şimdi önümüzde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın onay süreci bulunuyor. Bu süreci de kısa zamanda sonlandırıp proje faaliyetlerine bu yılın birinci yarıyılı dolmadan başlamayı ümit ediyoruz. Yaşanan pandemi sürecinin her alanda olduğu gibi iş yapış şekillerinde de değişikliklere neden olduğunu vurgulayan Işınsu Kestelli, “130. yılımızı kutlayacağımız 2021 yılını Borsanın dönüşüm yılı ilan ettik. Kabuğumuzu değiştirirken, yani binamızı yenilerken iş yapma şekillerimiz de yeni dünya kurallarına ayak uyduruyor. Elektronik salon işlemlerinde önemli bir mesafe kat ettik. E-tescil, üyelik işlemleri ilgili online hizmetlerin gelişmesi yönünde çalışmalarımız son hızla devam ediyor. Pandemi sürecinin zorluklarını aşmak için hizmetlerimizi mümkün olduğunca online ortamda da gerçekleştirmek için çaba sarf etmeye devam ediyoruz.” diye konuştu. İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Barış Kocagöz ise tüm dünyada ve ülkemizde ekonomik ve sosyal hayatın normale dönme umutlarının giderek artmaya başladığını, bununla birlikte temkinli bir rahatlamaya geçişin daha sağlıklı olacağının görüldüğüne değinerek, “Bu anlamda, mart sonu nisana doğru esnafımızı da rahatlatacak kademeli açılma haberlerini bekliyoruz. Şu kesin ki bir dönem daha turizm sektörünün kapalı olması ne ülkemizin ne de esnafımızın kaldırabileceği bir durum değil gibi görünüyor.” dedi. Yeni dönemde ülkedeki refahın çaresinin insanlarımızın kırsaldan şehre göçmesi ile değil, tersine şehre göçenlerin kırsala dönüp çalışıp üretebilmesinden geçeceğini ifade eden Barış Kocagöz, “Bu nedenle, yeni dönemde tarımda istihdamı daha da arttırmanın yollarını aramalıyız. Diğer taraftan hepimiz biliyoruz ki ülkemiz, tarımsal üretimi arttırma potansiyeli sıralaması yapsanız dünyanın ilk üç ülkesi arasındadır. Öyle ki; neredeyse her türlü gıdanın yetişebildiği topraklarımız ve iklimimiz var. O halde doğru planlama ve politikaları uygularsak bunun mümkün olmaması için bir neden yok. Dolayısıyla; doğru büyüklükte, doğru bölgelerde, doğru çeşitlerle önce verimi, sonra da doğru işletmelerle üretimdeki kaliteyi arttırmalıyız. Bunu yaparken üretimde en yeni teknoloji ve akıllı tarım uygulamalarından yararlanmak zorundayız. Ürettiğimiz ürünlerin üreticilerimize kazanç getirmesi ise en önemli amaç olmalı. Çünkü bu olmazsa, planladığınız ürünün üretiminin sürdürülebilir hale gelmesi pek mümkün olamıyor. Bunu da ancak ürünlerimizi değerlendirirken çağdaş pazarlama tekniklerini kullanarak sağlayabiliriz. Tarımsal üretimde çoğu üründe kendi kendimize yeter olmanın yanında stratejik ürünlerde de dünyanın ambarı olup ihracat ile ülkemize girdi sağlamalıyız. Bildiğiniz üzere, bazı krizler fırsatları da yanında getirir. İşte biz de ülkemize gülen bu fırsatı değerlendirerek; pandemiden sonraki dönemin bizim için tarımda toparlanma, hatta şahlanma dönemi olmasını sağlamalıyız. Covid-19 pandemisinin olumsuz etkilerinin hemen yok olmayacağı, etkisinin birçok alanda hissedilmeye devam edeceğini belirten Kocagöz, “Bu nedenle bu dönemin verimli pazarlama dönemi olması için ürünlerimizi tanıttığımız, pazarladığımız fuarlardan uzak kalmamamız gerek. Bunun çok zor olduğunu biliyoruz. Ancak önümüzdeki dönemde sanal gıda ve tarım fuarları ister istemez gelişecek ve mecburen birkaç dönem bu fuarlarda insanlar birbirleri ile anlaşacaklar. Bu nedenle biz de Borsa olarak sanal tarım ve gıda fuarları düzenlemek adına çaba göstermeliyiz. Diğer taraftan daha önce de önerdiğimiz üzere; şehrimiz İzmir’in iklim avantajını bir yana koyarsak, güzel havaların en az 6 ay eksik olmadığı bu şehirde yeni bir açık alan fuarı düzenlenmelidir. Bu dönemde kapalı olmayan ortamlarda fuar yapabilmek bir ayrıcalık olacaktır. Üstelik üç tarafı açık olacak stantların çok büyük bir yatırım gerektirmediği de açıktır. Bu anlamda şehrimizde uygun alanların mevcut olduğuna inanıyorum. Yapılacak böyle bir girişimde Borsamızın da canla başla destek olacağına eminim.” diye konuştu.

Belirsizlik pamuk ekim alanlarını azalttı

Toplantı açılış konuşmalarının ardından Meclis üyelerinin söz aldığı serbest kürsü bölümünde pamuk sektör temsilcisi üyeler söz alarak son gelişmelere ilişkin görüş ve önerilerini paylaştı. Borsa Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Bülent Uçak fiyatta yaşanan belirsizliğin üreticiyi fiyatı belli olan ürüne yönlendirdiğine dikkati çekerek, “Kaybedilen ekim alanları daha önce pamuk üretilen yerler. Pamuktaki destekleme fiyatının belirsiz olması üreticiyi destekleme miktarı belirli olan ürünü üretmeye yönlendiriyor.  Bu durumda biz önümüzdeki sene pamuğun fiyatına dair bir şey söyleyemiyoruz. Bu konu ile ilgili iplik üreticileriyle de oturup bir platform oluşturarak karar alamız gerekiyor” dedi. İTB Yönetim Kurulu Üyesi Şeref İyiuyarlar ise önümüzdeki sene de pamukta Ege bölgesi için Bakırçay havzasında dar alan ekimi olacağını belirterek, “Ne yazık ki şu an pamuğun dikildiği yerde ayçiçeği ve mısır ekilecek, dekar başına destekleme miktarının yüksek olması dolayısıyla üretici pamuk ekimi yerine bu ürünlere yöneliyor” dedi.