İzmir'deki yoğun bakım ünitelerinde doluluk oranı yüzde 80'e ulaştı. Türk Sağlık Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Barış Koçak, yaşanan vahim tabloyu Ege Telgraf’a değerlendirdi. İzmir'de hemen hemen her hastanede Kovid-19 hastalarının tedavi gördüğünü belirten Başkan Barış Koçak, “İlçelerde korona hastasının olmadığı bir hastane kalmadı. Yüz bin kişide 350 hastayı aştık. ‘Sonumuz hayrola!’ demekten başka bir şey kalmıyor. Hal böyleyken, vatandaşımız halen bir araya gelmekten çekinmiyor. Bu noktada sabretmemiz gerekiyor. Biz sağlık çalışanlarına da güç kuvvet gerekiyor. Sağlık personelinin büyük bölümü aşılandığından arkadaşlarımız arasında görülen ölüm oranı düştü. Ama en azından aşılanma tamamlanana kadar maske, mesafe, hijyen gibi temel kurallara uyulmalı. Vatandaşımızın tek ödevi budur. Halkımız buna dikkat ettiği takdirde, hem kendileri daha güvende olacak, hem de sağlıkçıların üzerinden büyük bir yük kalkacak. Yoksa bu hastalık böyle devam ettiği takdirde, esnaf dükkanını açamayacak, ticaret eski haline dönemeyecek. Düzelmediğimiz takdirde turizm sektörü bundan zarar görecek. Eğitim aynı şekilde sıkıntılardan nasibini aldı. Vaka sayılarında 60 binleri, ölüm olarak da 300'leri geçtik. Süreç tam kapanmaya doğru gidiyordu, bu sayılarda rekor kırdık. Bu tablonun esas yansımalarını 10-15 gün içerisinde göreceğiz. Yoğun bakımlar, acil servisler dolmak üzere. Bu Türkiye'nin kapasitesini düşündüğümüzde korkutucudur.” dedi.

‘EKMEK PASAPORT OLDU’

Hafta sonları uygulanan sokağa çıkma yasaklarını değerlendiren Başkan Koçak “Ekmeği eline alan elinde yeşil pasaport var gibi yasak uygulanan günlerde her yere gidip geliyor. Devletin koyduğu kurallara da uymuyoruz. İnsanlar markete ne yazık ki zaruri ihtiyaçları için çıkmıyor. Cumartesi ve pazar günlerinin yasak olduğu biliniyor. Ama buna rağmen alışverişlerimizi yasak günlerine bırakıyoruz. Kapalı alanlarda, marketlerde, virüsün bulaşabileceği ortamlarda kalabalıklar yaratıyoruz" diye konuştu. Ortaya çıkan yoğunluk oranlarının ve artan vaka sayılarının sağlıkçılara da olumsuz yansıdığını vurgulayan Koçak “Pandemide gelinen noktanın vatandaşlar kadar sağlıkçılar açısından da boyutu farklı. Yaşananlar iş yükümüzü artırıyor. Neredeyse bir senedir çok zor durumdayız. Gecemiz gündüzümüz kalmadı. Korkudan ailelerimizle görüşemez olduk. Kamu-Sen olarak yaptığımız ve 4 bini aşkın sağlıkçının yer aldığı araştırmaya göre; sağlık personelinin yüzde 75'i virüsü kapmaktan değil, bunu ailesine taşımaktan, hastalığı bulaştırmaktan korkuyor. Evet, aşı vurulduk ama potansiyel anlamda virüsün taşıyıcısı durumundayız. Sağlık çalışanları aşılandı ama aile bireyleri aşılanmadı. Biz hastalığı kapsak bile belki hafif şekilde atlatacağız ama eve gittiğimizde sevdiklerimize bunu bulaştırma riskimiz var. Bunun yanında sağlık çalışanlarının yüzde 17'si de tükenmişlik sendromu yaşıyor. Son dönemde artan bu vaka sayıları, yoğun bakımlarda, acil servislerde yaşanan doluluk oranları haliyle bizlere de olumsuz yansıyor. İzinlerimiz resmi olarak kaldırılmadı ama bu yoğunluk oranları varken bizim izin yapmamız düşünülemez bile. Bunun imkanı yok. Bu dönemde sağlık çalışanları bu özverilerine karşın takdir edilecekleri yerde itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor, şiddet görüyor.” ifadelerini kullandı.

‘SON DURAKTAYIZ!’

Türk Sağlık Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Barış Koçak, şöyle devam etti: Yine Konfederasyon olarak yaptığımız araştırmada “Sağlık çalışanlarına pandemi döneminde gereken değerin verildiğini düşünüyor musunuz?" sorusuna yüzde 80 oranında hiç düşünmüyorum yanıtı çıkmış. Maddi boyutunu ve ek ödemeleri geçtik ama halen öldürülüyoruz, halen dövülüyoruz, darp ediliyoruz. Son yayınlanan genelgede esnek çalışma, idari izin ve benzeri şeylerde kamu çalışanları ve sağlıkçılar olarak istisna bırakılan ender kesimlerden bir tanesiyiz. Biz görevden kaçmıyoruz ama yoğun bakımlar son kaledir. Mücadelenin son hattıdır. Yoğun bakım korona virüste gelinebilecek son noktadır. Bundan ötesi yok. Daha da ilerisi ölümdür. İşi buraya vardırmamak lazım. Vatandaşımızın tedbirlere uyması önlemini alması gerekiyor. Bugün dünyanın en büyük ülkelerinde bile en büyük sağlık sistemlerinde bile bu yükün kaldırılması mümkün değil. Yoğun bakımlar da dolduğunda ne yapacağız? Biz üzerimize düşen görevleri elbet sonuna kadar yapacağız ancak halkımızın da kendi sağlığını biraz daha fazla düşünüp dikkatli olması gerekiyor. Erman Şentürk / Özel Haber