Türk Sağlık Sen, İzmir'de artan vaka sayıları karşısında mevcut sağlık personelinin ve yatak kapasitesinin ihtiyaca cevap vermekte güçlük çekmeye başladığını duyurdu. Türk Sağlık Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Barış Koçak, önlem alınmadığı takdirde İzmir'in dev bir açık hava hastanesine döneceğini söyledi ve sağlık alanında acilen 30 bin personel atamasına ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Koçak, yaşanan bu tablonun ciddiyetini ise "Eğer mevziimiz düşerse ülke düşer" sözleriyle özetledi.

'30 BİN İHTİYAÇ VAR’

Koçak, gelinen noktayı sağlıkçılar cephesinden değerlendirdi: "Yakın zamanda 12 bin sağlıkçının atanacağı açıklanmıştı ancak henüz bu atamalar yapılmadı. Acilen personel alınması gerekiyor. En son yaz aylarında personel alımı yapıldı ancak şu anda ikinci ve üçüncü dalgayı konuşuyoruz. Özellikle acil servislere acil olarak personel ihtiyacı var. Sağlık alanında en az 30 bin personel ataması yapılması gerekiyor. Sağlık çalışanlarının izinleri, istifa hakları ve emeklilikleri kaldırıldı. Sağlık çalışanları da çok büyük sıkıntı çekiyor. En son sağlık çalışanları için yeni bir düzenleme yayınlandı. Buna göre, bir sağlıkçı virüse yakalandıysa 7 günün sonunda teste tabi tutuluyor ve sonuç negatif çıkarsa görevinin başına dönüyor. Eğer hastalık belirtileri devam ediyorsa, iyileşme süreci tüm belirtiler ortadan kalkana kadar sürüyor. Bu süre eskiden 10 gündü. Diğer kamu çalışanları ise eğer temaslı durumdaysa sadece 14 gün izolasyon altında kalıyor. Pozitif ise bir 14 gün daha süresi oluyor ve bu da neredeyse bir aya tekabül ediyor. Sağlık çalışanlarında esnek çalışma ya da evden çalışma yok. Bizim için olayın özeti şudur; ölmediysen gel çalış. Sağlık çalışanları maruz kaldığı virüs yükünden dolayı artık daha fazla risk altında. Tüm Türkiye'deki korona vakalarının yüzde 5-6'sı sağlık çalışanı. Bu rakam İzmir'deki sağlık çalışanları için ise yüzde 10 oranında. Yani on sağlık çalışanından bir tanesi pozitif vaka. Bu durumu şöyle okumak lazım. Bir serviste on doktor çalışıyor ise, bir kişi bile virüsü kaptığında diğer dokuz kişi de temaslı duruma düşüyor ve dolayısı ile onlar da risk altına giriyor. Başka bir devlet kurumunda bu tarz bir durum yaşandığında gerekirse o birimi tümden kapatıp herkesi eve izolasyona gönderiyorlar. Bizde sadece pozitif vakalar izolasyona gidiyor. Tamam, biz gelelim, çalışalım ama bizim sorunlarımız çözülmüyor. Evet, sağlık çalışanlarında korona virüs meslek hastalığı sayıldı şehitliğin önü açıldı. Ama bizim derdimiz para değil. Herkes bizim derdimizin para olduğunu sanıyor. Hayır, bizim esas mücadelemiz özlük haklarımızın iyileştirilmesidir. 3600 ek gösterge, tüm çalışanlara kadro, daha fazla istihdam, liyakatı esas alan bir sistem, her hastaneye bir kreş, sağlıkta şiddete karşı daha etkin mücadele gibi taleplerimiz var. Aldığımız ücretler aslında çok komik rakamlar. Sağlık çalışanları öyle çok da iyi ücretler almıyor. Biz bu yüzden adil bir ek ödeme sistemi istiyoruz. Pandemi süresi boyunca maaşlarımıza seyyanen zam ya da çift maaş olacak şekilde yeniden düzenleme istiyoruz." baris-kocak-virus

RİSK ARTIYOR’

Sağlıkçıların yaşadığı riskin gün geçtikçe arttığına da dikkat çeken Şube Başkanı Koçak, şunları ifade etti: "İzmir'de çalışan sağlıkçılar ayda ortalama 60 saat kadar fazla mesai yaparken ve normal mesaisi de 168 saat kadarken, şu anda bu rakam 100 saat ve üstüne yükseldi. Ayda en az 260 saat çalışıyoruz. Biz ne zaman dinleneceğiz, ne zaman yemek yiyeceğiz, evimize ne zaman gideceğiz, insani ihtiyaçlarımızı ne zaman karşılayacağız? Hasta olsak nasıl iyileşeceğiz? Bizler de hasta olursak vatandaşlara kim bakacak? Şu anda herkes hastalanıyor. Vatandaş günde 1 sefer virüse maruz kalıyorsa, sağlıkçılarda bu oran 7-8 kat daha fazla. Sağlıkçılar artık neredeyse yarı kapasite daha fazla çalışıyor. Sağlık işi bir ekip işidir. Beş kişilik ekipte biri hasta olduğunda diğer dördü arkadaşları iyileşene kadar onun işini de yapıyor. Avrupa'da iki yoğun bakım hastasına 1 hemşire düşerken, Türkiye'de bu sayı 3-4 yoğun bakım hastasına 1 hemşire düşüyor. Bu rakamlar giderek de artmaya devam edecek. İzmir'in bir yatak kapasitesi ve yoğun bakım kapasitesi var. Sağlık Bakanı kendisi söyledi, İzmir'de durum ciddi. İzmir'deki yoğun bakımlar dolmak üzere. Şimdi bu ortamda yeni hastaneler dolduğu ve sağlıkçıların ataması geciktiği takdirde, İzmir'in dev bir pandemi hastanesine döner. Bu gidişle ya stadyumları, fuar alanlarını açarız. Hastaları başka türlü tedavi edemeyiz. Çok çaresiz bir durum yaşıyoruz. Kapasitenin üzerine çıkıyoruz. Hem hastaya bakacak sağlıkçı açısından, hem de hastalar açısından zor durumdayız. Bu hızla devam ederse sadece yatak kapasitesi ve personel değil, cihazlarımız da yetmeyecek. Özellikle son depremden sonra İzmir'deki vaka sayısı üç kat birden arttı. Vaka sayısı hızla artıyor ama sağlık personeli sayısı artmıyor. Hastalıktan ötürü vefatlarımız var. Sağlıkçıların sayısı artmadığı gibi giderek düşüyor. Eğer bu mevzi düşerse ülke gider." Erman Şentürk/ özel haber