24 saat esasına göre ifa edilen, kesintisiz hizmet verilen ve hayatı erteleten bir meslek polislik. Toplumun güvenliği ve huzuru, devletin bölünmez birliği için gece gündüz çalışan ve bu uğurda canını feda etmekten çekinmeyen polislerimiz, korona virüs günlerinde daha zor ve uzayan mesai saatleriyle ‘Yeter ki siz evden çıkmayın’ diyen meslek gruplarının başında gelenlerden. Türk Polis Teşkilatı’nın 175’inci yılının kutlandığı bugün hem mesleğin zorlu şartlarını, hem de korona günlerini ve İzmir’i bir de İl Emniyet Müdürü Hüseyin Aşkın’a sorduk. Sorularımızı içtenlikle yanıtlayan ve basınla her zaman iç içe olan Aşkın, hem 10 Nisan Polis Günü’nü kutladı hem de İzmirliler’e “Sıkı önlemler alın. Virüs bizden güçlü değil!” mesajı verdi.

  • Bugün 10 Nisan Türk Polis Teşkilatı’nın kuruluş günü… Bu yıl içinizde buruk bir kutlama sevinci olduğu gözlemleniyor. Bize mesleğinizi anlatır mısınız?
Teşkilatımızın 175’inci yılını böyle tüm dünyanın içinde olduğu bir salgın hastalık tehdidi içinde idrak edeceğiz. Tüm toplumlarda kamu düzeninin sağlanması devletin en asli görevlerinin başında geliyor. Kamu düzeninin olmadığı yerlerde devletin varlığından da bahsetmek çok mümkün değil. Toplum açısından da dünyada olduğu gibi Polis Teşkilatı, kamu düzeninin sağlanması noktasında yaptığı çok önemli görevle büyük bir önem arz ediyor. İnsanların toplu halde yaşamaya başladıklarından beri toplumda bir düzen sağlama isteği olmuştur. Zaten insanların kendilerine ait olan bir takım hakları bir üstün otoriteye devredip vermelerinin nedeni de bu. İnsanlar güven içinde olmak istiyorlar. Güvenlik de insanların ihtiyaçlarının en başında gelir. O yüzden polis tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de toplumun güven ve huzuru açısından büyük bir önem arz ediyor. 175 YILLIK GURUR
  • 175 yıllık bir kuruluş Türk Polis Teşkilatı… 10 Nisan’a dair neler söylemek istersiniz?
Cumhuriyet öncesinde kurulmuş, çok köklü bir teşkilat… Cumhuriyet’in temel değerlerine sahip çıkma noktasında da, kamu düzeni sağlama noktasında da, vatandaşımızın huzurlu, devletimizin bölünmez bütünlüğünü sağlama noktasında Emniyet Teşkilatı, 175 yıldır çok önemli görevler yapıyor. Şu anda da tüm teşkilatımız milletine, devletine bağlı olarak görevlerini layıkıyla yerine getirmeye çalışıyor. Ben bu süreçte bu görevi yerine getirirken başta kahraman şehidimiz Fethi Sekin olmak üzere tüm şehit arkadaşlarımızı ve ebediyete intikal etmiş tüm şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. Emniyet Teşkilatı’nın memleketine hizmet noktasında canını esirgemediğini, gözünü kırpmadan şehadete koştuğunu tüm dünya 5 Ocak 2017’de bir kez daha gördü. Aynı şekilde biz yine milletimizin huzuru için, vatandaşımızın güveni için, devletimizi korumak için elimizden geleni yapacağız. Bu salgın döneminde görevini ‘Off!’ bile demeden gerçekleştiren, gecesini gündüzüne katarak çalışan, samimi olarak vatandaşın yanında olan tüm İzmir polisininin, kahraman olarak nitelendirdiğim arkadaşlarımın, tüm Emniyet Teşkilatı’nın Polis Günü’nü kutluyorum. Görevimizi fedakarca yapmamızdaki en büyük desteğimiz milletimiz. Bu güzel kentin güzel insanları bize hep kucak açtı, hep samimiyetle destekledi. Onlara da çok teşekkür ediyorum. Polislik zor bir meslek. Polislik görevini yerine getirirken ailelerinizi, çocuklarınızı, eşlerinizi, anne-babalarınızı ihmal ediyorsunuz; çünkü göreviniz çok ağır. Polis aileleri gerçekten cefakardır. Eşlerine çok destek olurlar. Polis kadınlarımız ve erkeklerimiz sokaklarda çalışırken onların eşleri çocuklarına bakar, anne-babalarıyla ve diğer sorunlarla ilgilenir. Ben polis çocuklarının, ailelerinin ve eşlerinin de Polis Günü’nü kutluyorum. Çünkü onların desteği ile biz Allah’a şükür bugün vatandaşımızın huzurunu temin ediyoruz. 10 Nisan Polis Günü’nün tüm teşkilatımıza ve ülkemize güzellikler getirmesini ve bir an önce şu sıkıntılı dönemden çıkıp millet olarak huzura kavuşmamızı diliyorum.
  • Gözlemlediğimiz kadarıyla salgın hastalık dolayısıyla çalışma şartları zorlaşanlardan biri de polisler. İzmir’de durum nasıl?
Yaklaşık 3 ay hatta daha fazla süredir dünya başlayan salgın hastalık tehdidi ile karşı karşıya; ülkemiz de bundan az da olsa etkilenen ülkelerden birisi. Bununla ilgili de daha kötü olmaması ve insanların daha az zarar görmesi için, sağlık çalışanlarıyla birlikte en önemli görev güvenlik görevlilerine yani bizlere düşüyor. Biz de bu süreçte hem Cumhurbaşkanlığımızın çıkartmış olduğu kararnameler hem İçişleri Bakanlığımız’ın çıkarttığı genelgelerle görev tanımımız arttı, sorumluluklarımız çoğaldı. Biz de bu görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. Tabi ki İzmir’de bu salgın hastalıktan etkilenme noktasında ülkemizde 2’nci sırada. Biz de bu riski çok ciddi şekilde değerlendiriyoruz. Önce bizim sağlam kalmamız lazım. Polisin riskten uzak kalması ve kendisini koruması lazım. Teşkilat olarak koruyucu malzemelerin hepsi Bakanlığımız’ın katkılarıyla da temin edildi. Personelimiz bu salgından korunma yönünde bilgilendirildi. Sonra da tabi ki şehirlerimizde sosyal mesafe olsun, 65 yaş üstünün dışarı çıkmaması olsun, mecbur kalmayanların dışarı çıkmaması olsun, sokakta insanların birbiriyle temasının kesilmesi konusunda çok ciddi görevler düştü bize.
  • Vatandaşın duyarlılığı noktasında artış var mı? İzmirliler ne kadar evinde?
Şu anda bakıldığında kalabalık sokaklarımızda, caddelerimizde bile insanlarımızın sayılarının az olduğunu görüyoruz. Tabi ki bununla ilgili de sağlık personelinden sonra ikinci grupta güvenlik görevlileri yani bizler emniyet Teşkilatı Personeli. Birkaç arkadaşımız da görev gereği bu virüse maruz kaldılar. O arkadaşlarımızın da tedavilerini şu anda yaptırıyoruz. Bazı arkadaşlarımızın tedavileri evde bazılarının da hastanede devam ediyor. O arkadaşlarımızın temas ettiği kişiler için de tabi ki tedbir almamız gerekti. Onları da yerine getirdik. Şu anda aslında bu salgına karşı bir sistem kurmuş durumdayız İzmir’de. Bütün personelimiz her noktada ne yapacağını biliyor. Allah vermesin krizin daha yaygın bir noktaya ulaşması durumunda da ne yapmamız gerektiğinin de planlarını yapmış durumdayız. Ama şu an itibariyle vatandaşımızın bu konuda duyarlılığının arttığını gördüğümüz için mutluyuz.
  • Kurallara uymayanlar da var?
Şehir giriş-çıkışlarında sıkı denetimler yapıyoruz. İnsanlara mecbur kalmadıkça evlerinden çıkmamaları gerektiğini söylüyoruz. Personelimizin bir kısmı idari izinli, sayımızda bir takım azalma olmasına rağmen büyük bir özveriyle ve emekle sistemi yürütüyoruz. Şu an da kentin hem merkezinde hem ilçelerinde bir sitem kurulmuş durumda. Korona kurallarına uymayanlar elbette var. Belki yüzlerce kişiye bu noktada cezalarla idari yaptırımlar da uyguladık. Uygulamaya da devam ediyoruz. Hala uymayanlar oluyor ama vatandaşımızın birçoğu bu konuda bilinçli. ‘VEFA DESTEK GRUBU’NDAYIZ’
  • 65 yaş üstü vatandaşların ihtiyaçlarını karşılama noktasında bir çalışmanız var mı?
Görevimiz tabi ki sadece bu da değil. 65 yaş üstü vatandaşımız zorunlu olarak evlerindeler. Bu insanların bir takım ihtiyaçları oluyor. Bun konuda da arkadaşlarımız Vefa Destek Grupları’nın içinde yer alarak bekçimizden polis memurlarına kadar tüm arkadaşlarımız destek oluyorlar. Bu anlamda bizim genel asayiş temin etmenin dışında farklı görevlerimiz de oluyor. Şehirde hala suç işleniyor. Asayişi sağlıyoruz, terörle mücadele ediyoruz. Uyuşturucu ile mücadele ediyoruz. Trafiği denetliyoruz bunların yanında virüs nedeniyle de birçok görevimiz daha oldu.
  • Vatandaşın evde kalması suç oranlarını nasıl etkiledi?
Korona virüs nedeniyle insanların evde olmasıyla birtakım suçlarda azalma oldu. Zaten İzmir’de hırsızlık diye bir sorunumuz kalmamıştı. Son 3-3.5 yıldır çok ciddi tedbirler aldık ve vatandaşımızın böyle bir sıkıntısı kalmamıştı. Sokakta meydana gelen kapkaç, yağma gibi suçlarda düşme geldi. Biraz aile içi şiddette minimum artışımız oldu İzmir özelinde. Onun dışında birkaç basit olayımız oldu ama genel itibariyle insanların evlerinde olması suç oranlarında düşmeye neden oldu. Böyle bir süreçte insanların bir arada kalmasından kaynaklı aile içi şiddetin olmasını değerlendirerek arkadaşlarımızı da bu konuda uyardık.
  • Diğer suçlar azalsa da aile içi şiddetin arttığını söyleyebilir miyiz?
Geçtiğimiz günlerde İzmir’de kadına şiddet noktasında kırmızı alarma geçiyoruz. Yani terör olaylarından sonra ikinci önceliğimiz kadına ve çocuğa şiddet. Aile içi şiddet noktasında bununla ilgili duyarlılığımız hala devam ediyor. Gelen ihbarlara dakikalar içinde yani en geç 4 dakikada ulaşmak istiyoruz. Çünkü bazen birkaç saniye bile bir kadının ya da bir çocuğun hayatı için çok kıymetli olabilir. Yani salgın hastalık görevlerimizin yanı sıra asayiş görevlerimizi de asla ihmal etmiyoruz. Görevlerimizi en iyi şekilde layıkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz.
  • Son olarak içinde bulunduğumuz zor günlerde İzmirliler’e söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Hepimiz her gün görsel medyada, sosyal medyada ve yazılı medyada ne yapmamız gerektiğini öğrendik. Zorunlu kalmadıkça insanlarla temas etmeyelim. Sokağa çıkmayalım. Çıkmak zorundaysak maske, eldiven ve benzeri tedbirleri alarak çıkalım. Sağlık görevlilerinim bize anlattığı öğrettiği gösterdiği şekilde önlemlerimizi uygulayalım. Biz eğer tedbirlerimizi sıkı tutarsak virüs bizden güçlü değil. Salgın hastalıkların hepsinin üstesinden geldiğimiz gibi bunun da üstesinden geleceğiz. Ben vatandaşlarımızdan daha çok hassasiyet istiyorum. Sokağa zorunlu kalmadıkça çıkmasınlar. Temas noktasında duyarlı olsunlar. Bunu yerine getirdiğimizde zaten çok kısa bir sürede yine İzmir’in dağlarında çiçekler açacak. İnsanlarımız sokakta olacak, kırlarda koşacak. Bunun için bir müddet daha sabretmemiz gerekiyor. Ben tüm İzmirliler’den bu konuda kendilerinin de çok iyi bildikleri kurallara uymalarını özellikle istirham ediyorum. Esra Kapar / Özel Haber