Yağmur Daştan- EGE TELGRAF- Türkiye depremin yaralarını sarmaya devam ederken geleceğe yönelik atılması gereken adımlar üzerinde de çalışmalar yapılıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ‘Boşaltmamız gereken hastanelerimiz var’ diyerek deprem riski nedeniyle bazı hastanelerin taşınmasına yönelik çalışma yaptıklarını duyurdu. Bakan Koca’nın açıklamalarının ardından İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, İzmir’deki hastanelerin son durumu hakkında bilgiler verdi. Özellikle kentin büyük yükünü karşılayan bazı devlet hastanelerinin ve Aile Sağlığı Merkezleri’nin (ASM) binalarının 2000 yılı öncesinde yapıldığına dikkati çeken Başkan Kaynak, şu tespitleri yaptı. TEK TEK İSİM VERDİ “İzmir’deki hastanelerin çok önemli bir kısmı, özellikle Sağlık Bakanlığı’nın hastaneleri ve Ege Üniversitesi Hastanesi’nin binası nereden baksak 50 yaşın üzerinde” sözleriyle açıklamalarına başlayan Prof. Dr. Kaynak, “Örneğin Ege Üniversitesi Hastanesi’nin açılışı 1956 yılı ancak şu anki binalarının devreye girmesi 1972 yılına dayanıyor; birden fazla da binası var. Ayrıca Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi, Suat Seren Hastanesi, Behçet Uz Çocuk Hastanesi, İzmir Katip Çelebi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi… Bunların hepsi 50 yılını ve hatta bazısı ise 70 yılını doldurmuş binalar. İzmir gibi deprem riski taşıyan illerdeki hastanelerin ve binaların yapım sürelerinin üzerinden ortalama 60 yıl geçmesinin ardından bu binaların yeniden test edilmesi gerekiyor. Aynı binaların dayanıklılığını ölçmek için bir performans riski ölçümü şart. Çünkü bu bölgelerde 3 ila 4 şiddetinde depremler olabiliyor. Bu depremler de binaların ister istemez uzun vadede dayanıklılıklarında sorunlara yol açabiliyor. Bu, her bina için geçerli olmasa bile çoğu için geçerli” dedi. YENİLENME ÇAĞRISI 2000’den sonra yürürlüğe giren yeni deprem yönetmeliğine de dikkati çeken Prof. Dr. Kaynak, “Bu deprem yönetmeliği bazı şeyleri değiştirdi. İzmir’deki depremden sonra kentteki hastanelerin bir performans testi yapıldığına ilişkin bilgiler verilmişti. Ancak bu bilgilerin içerisinde az hasarlı binalar bildirilmedi. Hasarlı binalar olduğu gibi bu süreçte az da olsa hasar gören binalar da vardı. O günden bu yana herhangi bir yeni değerlendirme yapılmadı. O nedenle bizler de İzmir Tabip Odası ve TMMOB iş birliğiyle ilgili bakanlık ve yerel yönetimlere İzmir ile ilgili hastanelerin yeni bir performans testinden geçirilmesi ve riskli durumda olduğu kanaatine varılan binaların boşaltılarak hızlı bir şekilde yenilenmesi çağrısı yapıyoruz. Yenilenme derken; bu binaların aynı kimlikle, aynı tüzel kişilik, aynı isim ve fonksiyonla sadece binasının yenilenerek yola devamının sağlanması için önümüzdeki günlerde görüşlerimizi bildireceğiz. Şu anda bu noktada çalışmalarımız devam ediyor” açıklamalarında bulundu. “ASM’LER İÇLER ACISI” Yıkıma yol açan depremden alınan derslerden biri Aile Sağlığı Merkezleri (ASM), semt poliklinikleri ve hastanelerin kent içinde kalması, ulaşılabilir ve depreme dayanıklı olması gerektiği. Konuyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, “ASM’ler hepten içler acısı… Bu konudaki görüşümüz çok net. ASM’ler, Sağlık Bakanlığı’nın yani devletin binalarında ve standart özellikteki mekanlarda hizmet vermek zorundadır. Aile hekimlerine yer arattırmayı, apartman dairelerinde, binaların altında gayrinizami ve deprem açısından dayanıklılığının ne olduğunu tam olarak bilmediğimiz bazı mekanlarda hekimlerimize hizmet verdirmeyi doğru bulmuyoruz. Artık TOKİ mi yapar başka bir kurum mu yapar onu bilmiyoruz fakat ASM’lerin, aile hekimlerinin mutlaka devletin güvenli olarak oluşturmuş olduğu ve devlete ait mekanlarda hizmet vermeleri şarttır. Bu, temel bir kamu görevi; ücretsiz olarak vatandaşa verilmesi gereken Birinci Basamak Sağlık Hizmeti’dir. Dolayısıyla burada belirli sayıda insanlara bir ASM yapılmalı ve bu kurumlarda çalışanlara ihtiyaca göre lojman desteği verilmelidir. Bu noktada Türkiye çapında acilen genel bir proje yapılmalıdır” dedi. ‘POLİTİKA GELİŞTİRİLMELİ’ “Bir afet sırasında ASM’lerin ve hastanelerin mutlaka ayakta kalması lazım” vurgusu da yapan Prof. Dr. Süleyman Kaynak, “Ayrıca buralarda hizmet verecek hekimlerin mutlaka ayakta kalması lazım. Bu depremde son gelen rakamlara göre 105’e yakın meslektaşımız hayatını kaybetti. Bu o kadar büyük bir kayıptır ki… Depremden sonra belki de birçok insanın hayatını kaybetmesinin bir nedeni de bu kadar hekim kaybıdır. Çünkü orada hemen günübirlik hizmet verecek hekim ve hastane bulunamadı. Gerek hastane gerekse birinci basamak bazında yeni bir deprem politikası geliştirilmek zorundadır” diye konuştu.