Üzerine uzun yıllar araştırma yapılmış, filmler çekilmiş, yetmemiş hakkında yüzlerce kitap yazılmış bir soru: Kadınlar ne ister? Ömrü hayatını psikanaliz incelemelere adayan Avustralyalı bilim insanı Sigmund Freud’un, ‘Otuz yıldır insan ruhunu araştırıyorum, yine de kadınların ne istediğini anlamadım’ demesine bakmayın… Veyahut, birçok erkeğin ‘Övülmek, sevilmek, pahalı bir mücevher ya da sadece ilgi görmek’ gibi klişe cümlelerine… Aslında bu istekleri sadece ‘kadınlar’ diye ayırmazsak cevaba hemen ulaşacağız… Çünkü toplumdaki her insan gibi kadınlar da sadece özgürlük, her kesimle eşit haklara sahip olmak, saygı duyulmak ve yaşamak ister… 290 kadının cinayete kurban gittiği, 162 kadının şüpheli ölümlerinin kayıtlara geçtiği ve nicelerinin zorluklara göğüs germek zorunda bırakıldığı 2020 yılının ardından 2021 yılına adım attığımız ilk günde Ege Telgraf, İzmirli kadınlara o çok merak edilen soruyu sordu… İşte, sivil toplum liderlerinden ev hanımına, medya yöneticilerinden yeni doğum yapmış annelere, siyaset temsilcilerinden çiçeği burnunda evlilere kadar; İzmirli kadınların ne istediğinin cevabı…

‘ANLAŞILMAK’ İSTER…

Yeni doğum yapmış, anneliğinin daha tadına varamadan lohusa baskılarıyla yüzleşmek zorunda kalmış Büşra Can, “Yeni anneyim yani lohusayım. Toplumdan bugüne kadar en çok anlayış bekledim. Çünkü çok anlayışsızlığa maruz kaldım. İçinde bulunduğum durumu daha önce yaşayanın da yaşamayanın da anlamadığını fark ettim. Doğum yapmak ve sonrasında başına gelenler yaşamadan önce tahmin edilecek şeyler değil. Daha önce neler olduğunu duyduğumda kadınların abarttıklarını düşünürdüm ancak ciddi ciddi tuhaf bir psikolojiye giriyorsunuz. İnsanların akıl vermesine asla dayanamıyorsunuz. Çocuğunu öyle büyüt ya da şöyle giydir dediklerinde gerçekten çok sinirleniyorum. Ne olursa olsun yaralı oluyorsun, ağrıların oluyor. Ancak annelik içgüdüsel bir mesele. Sonuç olarak bu süreçte kadınlar kimseden akıl almak istemiyor, yeni bir yaşamı kendi keşfetmek istiyor” dedi.

‘GÜÇLENEN TOPLUM’ İSTER!

‘‘Kadınlar her şeyden önce hem toplumdan hem de aileden özgürlük ve güven ister” diyen AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, “Bu özgürlük sayesinde kadın, kendine olan özgüvenini kazanır ve her alanda iyi işler yapmaya başlar. İyi işler yaparak güçlenen kadın aileyi, güçlenen aile de toplumu yüceltir. Zira kadın toplumdan beklediği hasletleri tekrardan topluma kazandırabilecek yetide olan tek varlıktır” dedi.

‘ÇAĞDAŞ DÜNYA’ İSTER!

Eşinden boşandıktan sonra hayat mücadelesi verse de gücünü asla yitirmediğini belirten Buket Kınalı, ‘Ne istersin?’ sorusuna yanıt olarak şu ifadeleri kullandı: “Hayatta kalabilmek adına bütün ay çalışırken tek hedefimin faturaları ödemek, kirayı denklemek olmadığı, bunun yerine kendimi geliştirmek adına bütçe ayırabildiğim bir yaşam istiyorum. Karnımı doyurabilmek için her şeyin ucuzunu ve kalitesizini almak zorunda kalmadığım, iki lira daha uygununu bulmak için market market gezmek zorunda olmadığım refah bir hayat istiyorum. Bütün bu çalışmaların içinde sırf yalnız yaşıyorum diye ‘Eksik etek’ muamelesi görmediğim; çağdaş bir dünya istiyorum. Eğer bir gün yeniden evleneceksem bunun ihtiyaçtan değil, sevgiden olmasını istiyorum. Çünkü biliyorum ki ancak sevgi ile harmanlanmış bir çocuk dünyaya getirirsek o gün gerçekten güneş doğar…”

‘DİL ADALETİ’ İSTER!

Kadınların “Herkes için daha çok adalet” istediğini belirten Köy-Koop İzmir Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer, “Adalet ve eşitliği sağlarsak bu soruyu sadece ‘Kadın ne ister?’ diye sormaya da gerek kalmayacak. ‘İzmirli ne ister?’ diye sorarız ve hepimiz için güzel bir dünya inşa etmek adına el ele çalışırız. Ancak bir kadın eşitlik ister, ben dünyada eşitlik istiyorum. Çünkü dünyaya baktığımızda da kadınların eşitsizliklere maruz kaldığını görüyoruz. Şiddete karşı kadın ve erkek el ele her türlü mücadeleyi vermemiz lazım. Çocuklarımızı, öğrencilerimizi bu şekilde yetiştirmemiz lazım. Dilimizi değiştirmemiz lazım. ‘Kadın’ diyerek ayrı bir tanımlama yapmadan, ‘iş insanı’, ‘bilim insanı’ gibi bütüncül kelimeleri hayatımıza sokmamız lazım. Mutlaka bu gerçekten hayata oturana kadar uygulamalar yapmak lazım. Buna bazen ‘pozitif ayrımcılık’ deniliyor ama ben buna ‘olumlu uygulamalar’ demek istiyorum. Bunu mecliste, iş hayatında, yaşadığımız mahallede hemen her yerde uygulamalıyız. Dil adaleti sağlarsak işte o zaman biz olacağız” diye konuştu.

‘KİMSE KARIŞMASIN’ İSTER!

Çalışarak kendi ayakları üzerinde durmayı başaran bir kadın Gizem Karadağlı, istediklerini şu sözlerle anlattı: “Yaşadığım yer, sevdiklerim, sevmediklerim hayatımda olan her şey benim bir parçamdır, bölünmesin isterim. Hakkımda karar vermeye veya beni bir kalıba sokmaya çalışan herkese karşı ayak direrim, aykırıyım; kararlarıma saygı duyulsun isterim. Şehrin ortasında yalınayak yürürüm, kimse dönüp bakmasın, herkes işine baksın isterim. Giydiğime, yediğime, içtiğime kimse karışmasın, yaptıklarım kimseyi ilgilendirmesin isterim. Siyasetten sanata eğitimden bilime her konuda topuklu ayakkabıların sesi duyulsun isterim. Çünkü tüm kadınların aslında tek kadın olduğunu da bilirim, bir kadın ağladığında ise tüm kainatın acı çektiğini de… 2020 saat: 24.00’te tüm kadınların gökyüzüne bakıp güçlerinin ne denli büyük olduğunu ve ne kadar değerli olduklarını fark etmelerini dilerim.”

‘MESLEKTE EŞİTLİK’ İSTER!

İzmir’de medya yöneticiliği yapan Ege Telgraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aylin Suphandağlı, hem kadınların toplumsal hayattaki yeri hem de medya ve kadın kavramını değerlendirdi ve şu açıklamaları yaptı: “Kadınlar öncelikle sevgi ister, incelik ister. Şiddetsiz bir yaşam ister… Şiddetin olmadığı, sağlık içerisinde yaşamak ister. Basında çalışan kadınlar da ne kadar çalışma koşulları zor da olsa, meslekte eşitlik ister, adalet ister. Yeri gelir, bir fotoğraf için omuz omuza meslektaşlarıyla çarpışır ama yine de kadın olduğu için herhangi bir ayrıcalıkla karşılaşmak istemez… Çünkü biz farklı değiliz. En zorlu şartlarda bile eğilmeden, bükülmeden hareket edebiliriz. Kadınlar her şeyden önce engellenmemek ister. Ve yeri gelip engellenseler bile o engelleri kolaylıkla aşabilir. İşte, kadınlar artık herkes tarafından anlaşılmasını ister.”

‘EĞİTİMLİ TOPLUM’ İSTER!

İnsan haklarına gereken önem verilirse kimsenin ‘kadın hakları’ diye ayrı bir mücadele vermek zorunda kalmayacağını belirten Tülay Aktaş Gönüllü Kuruluşlar Güç Birliği Sözcüsü Fatoş Dayıoğlu da, “Kadınlar önce barış, sağlık ve eşitlik istiyor. Kadınların karşılaştığı şiddet ve ölüm oranları insanlığa yakışmayan ve olmaması gereken bir şey… Neden kadınlar bu kötülüğe maruz kalıyor? Bunun özellikle kız çocuklarının okutulmaması ve genel anlamda eğitimin toplumda yeterli öneme sahip olmamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Bunların artık değişmesi gerekiyor. Özellikle yönetimlerde söz sahibi olan kadınlarımızın daha fazla çoğalması gerekiyor” diye konuştu.

‘UÇURUMA İTİLMEMEK’ İSTER!

Kadınlar cinsiyet ayrımcılığından önce insanca yaşamayı istediğini söyleyen Ege Telgraf Gazetesi Haber Müdürü Esra Kapar, “Hayatıyla ilgili kararları kendinin alabildiği, nasıl mutluysa öyle yaşayabileceği bir hayat ister. Fakat toplumumuzun sosyolojik yapısı gereği okulunuz bittiyse, mesleğinizi icra ediyorsanız artık evlenmek zorundaymışsınız gibi bir baskı kaçınılmaz hale geliyor. Boşanma oranlarının evlilik oranlarını geçtiği, evliliklerin çoğunun başta çocuklar ve kadının ekonomik özgürlüğünün olmamasından dolayı sürdüğü düşünüldüğünde çalışan ve 35 yaşında bir kadın olarak sadece evlenmek için ya da vakti geldi diye evlenmek sonu görünmeyen bir uçurumdan atlamak gibi... O yüzden kadınlar ne isterden ziyade, bence kadınlar en çok da başkaları yüzünden ucu görünmeyen bir uçuruma itilmek istemez. İnsanca, gönlünün alabildiğince, içinde sevgiden başka bir şey barındırmayan bir hayat ister. O sevgiyi de çoğaltarak hayata geri katar ki yer yüzünü cennete çevirir. Kadınlar anlaşılmayı ister, nedenlerden ziyade nasıl sorusu ruhuna can katar” dedi.

‘SAĞLIKLI YAŞAM’ İSTER!

Kadın Haklarını Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı Engin Demir, kadınların en büyük beklentisinin toplumsal eşitlik olduğuna dikkatli çekti. Başkan Demir, “Kadınlar eşit bir yaşam istiyor. Kadınlar artık sağlıklı bir yaşam istiyor. Kadınlar özellikle Türkiye’nin imzaladığı ve anayasasında yer bulan uluslararası anlaşmaların mutlaka uygulanmasını istiyor. Kadınlar iş konumunda, girişimci konumunda eşit bir biçimde yer almak istiyor. Özellikle gelecek nesilleri yetiştiren kadınlar eğitim hakkından sonuna kadar yararlanmak istiyor” açıklamalarında bulundu.

‘AİLENİN YÜCELİĞİNİ’ İSTER!

“Kadınlar her zaman güzel şeyler ister ancak en çok istenilen şey sanırım güvenlik” diyen MHP İzmir Kadın Kolları Başkanı Sibel Arat da, “Huzurlu ve sağlıklı bir hayat istiyoruz. Kadınlar eğitimli olmanın özgürlüğünü istiyor. Seçme ve seçilme hakkının sözde değil uygulamada da yer almasını istiyor. Kimsenin kravat taktığı için iyi halden faydalanmasını istemiyor mesela… Aile kavramının toplumda hak ettiği değeri bulmasını istiyoruz” diye konuştu.

‘SESİ DUYULSUN’ İSTER!

Kadınların öncelikle insan hakları kapsamında ayrımcılık görmek istemediğini söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Başkan ve CHP Grup Sözcüsü Av. Nilay Kökkılınç, “Ekonomi, hukuk, sağlık, iletişim, girişimcilik, kooperatifçilik… Kadınlar, hemen hemen aklınıza gelebilecek her alanda eşit erişim yolları talep eder; fırsat eşitliği ister. Yönetimlerde, karar organlarında sesinin duyulmasını ister… Özgür olmayı ister. Kendi üzerinde, bedeninde hiçbir şekilde mülkiyet hakkı edinilmesini istemez. Saygı görmek ister. Ekonomik özgürlüğü olsun ister. Ve tabi ki de en önemlisi yaşam hakkının korunmasını ister” ifadelerini kullandı.

‘KALIPLARA SIĞMAMAK’ İSTER!

Yeni evli biri olarak evliliğe hazırlık süreci ve daha öncesinde yaşadığı sorunları anlatan Tuğçe Güler, “Evlilik sürecinde ne yazık ki toplumdan birtakım baskılara maruz kaldım. Aslında insanlar kötü niyetli olmasa da, ‘Düğün yapmayacak mısın?’, ‘Kına gecesi olmayacak mı?’, ‘Bindallı giymeyecek misin?’ diye sürekli sorular soruyordu. Toplumda belli kalıplar ve kişiler sizin de o kalıplara girmenizi bekliyor. Ancak ben hiçbir zaman o düşüncelere sıcak bakmadım ve nikah yaparak evlendim. Evlenmeden önce de eşimle birlikte yaşadığımız için birtakım olumsuz eleştirilerle karşılaştım. Örneğin, ‘Neden evlenmeden birlikte yaşıyorsunuz?’ diyen çok insan oldu. Ancak eşimin hiç böyle bir soruyla karşılaştığını duymadım… Toplum, kadınlara bazı görevler yüklüyor. Evde iş paylaşımı yapılmadığı ve bazı yüklerin sadece kadınlara özel olduğu kanısı hakim… Ben bir kadın olarak en çok bana dayatılan kalıplara sığmamak istiyorum” dedi.

‘HAK, HUKUK, ADALET’ İSTER!

“Kadınlar ne ister?” sorusuna Balçova Belediye Başkanı Fatma Güçlü Çalkaya da yanıt verdi. “Öncelikle çocukların yatağa aç girmediği bir dünya istiyorum” diyen Çalkaya, “Yine her çocuğun eşit ve kaliteli eğitim aldığı bir Türkiye istiyorum. Kadınların şiddet görmediği, her kadının sosyal hayatın içinde kendini özgürce ifade edebildiği bir Türkiye istiyorum. İşsizliğin son bulduğu, hayvanlara işkence edilmediği, doğanın korunduğu bir ülke istiyorum. Çocuklarımızın; Kutuplaşmanın olmadığı, insanların birbirine hoşgörü ile yaklaştığı, hak, hukuk ve adaletin egemen olduğu yarınlarda yaşamasını diliyorum” açıklamalarında bulundu.

‘SINIRLARI ÇEKMEK’ İSTER!

Evli ve çocuklu bir kadın olan Berna Arslan, toplumdan ‘empati’ istedi. Bir çocuktan sonra ‘İkincisini ne zaman yapacaksın?’ gibi soruların kendi sınırlarını ihlal ettiğini ve toplumun artık bu baskıdan vazgeçmesi gerektiğini söyleyen Arslan, “Çocuklarımın yeme içme gibi alışkanlıklarının her anne gibi en iyisini yapma isteğinin göz ardı edilip fikirlerinin yaptıklarının üstünün çizilmemesini ister. Kalıplaşmış toplum görüşündeki iki çocukla eve, çocuklarına, eşine yetişemediği durumlarda saygıyla karşılanmayı bekler. Her şeye yetişen annelerin kendine yetişmeye enerjisi kalmadığında yanında destek veren bir eş ister. Çok şükür ki ben bu konuda şanslıyım… Anneler, kadınlar sevgi, ilgi, teşekkür ister. Çünkü bizler sadece gülerek bize bakan bir çift göz ile dünyayı yerinden oynatabilecek mucize insanlarız. Tam da anne olunca ne demek istediğimi tüm kadınlar anlar… Her şeyden önce saygının ve anlaşılabilmenin ön planda olduğu bir hayat isteriz” diye konuştu. Evde dört erkekle yaşayan ev hanımı Sinem Yarar da, dünyadan beklentilerini şu sözlerle sıraladı: “Kadınlar kurduğu hayalleri gerçekleştirmek ister. Güçlü ve kararlı kendinden emin bir şekilde hayatı özgürce yaşamak ister. Özgürlükte sınırsız olmak ister. Zekasını kullanarak erkeklerden bir adım önde olmak ister.”

‘SAYGI DUYULMAK’ İSTER!

Hayatın zorluğu, bazen çekilmez oluyor ama pek çok kadın yılmadan savaşmasını biliyor… Gece kulübünde çalışarak hayatını idame ettirdiğini belirten Efsane Öz, “Yargılanmadan, kalıplara sokulmadan, istismar edilmeden yaşamak tüm kadınların hakkı diye düşünüyorum. Yanlış gözle bakılıp ‘Eteğin mini’, ‘Çok makyajlısın’, ‘Geceleri çalışıyorsun’ diyerek bunları eleştirmek kolay… Ama birçoğu sıcak yatağında güvende uyurken sen kelle koltukta ‘Başıma bir şey gelir mi?’ diye korkuyla yaşamak zorundasın… Yargılamadan önce topluma güven veren insanlar yetiştirin, ona iyi şartlar sunun ki kadınlara hayatı daha yaşanır kılın. Ve kadınlara bakışınızı düzeltin lütfen! Çünkü bir kadın seni doğurdu, saygı duyulmak hakkım!” dedi.

‘ROLLER EŞİT DAĞITILSIN’ İSTER!

“Kadınlar ne ister?” sorusuna “İş hayatında eşitlik ister, erkeklerle aynı şekilde aynı mecralarda eşit oranda ilerlemek ister” diyerek yanıtlayan Doç. Dr. Aslı Güneş Gölbey, şu ifadeleri kullandı: “Kadınlar cinsiyet ayrımcılığı istemez. Bilgiye ve emeğe değer veren bir ortam ister. Rollerin eşit paylaşıldığı bir hayat ister. Güven ortamında olduğu bir hayat ister. Belki de karşı cinsin anlamadığı kısım da bu. Bizim için güven her şeyden önemli… Onların hayattaki başarısını bizler ‘güvenilirlik’ işareti olarak alabiliyoruz. Bu yüzden de hayatımızda iş hayatında ve toplumda başarılı olan erkekler görmek istiyoruz. İş hayatındaki birçok ortamda kadınlar sadece cinsiyetlerinden dolayı tacizlerle, farklı yaklaşımlarla karşılaşabiliyorlar. Benim kadının da bir kadın olduğu için, insan olduğu için değer gördüğü bir hayat diliyorum.”

‘YÖNETİMİN YARISINI’ İSTER!

İzmirli iş insanı ve Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen, ‘Kadınlar ne ister?’ sorusuna yönelik, “Kadınlar özgürlük ister. Siyasette, toplumda, gündelik hayatta, ekonomide erkeklerle eşit olmak ister. Çocuklarına daha güzel bir gelecek bırakmak, evlatlarını huzur ve güven içerisinde yetiştirmek ister. Kadın cinayetlerine ya da şiddete maruz kalmamak ister. Siyasete girdiklerinde eşit temsil hakkı ister. Kendilerinin giyimi üzerinden erkeklerin siyaset yapmamasını ister. Toplumun yarısını oluşturduğu için yönetimin de yarısını oluşturmak ister” ifadelerini kullandı.

‘İNANCA SAYGI’ İSTER!

Türbanlı bir kadın olarak toplum için kendisine önyargı ile yaklaşılmamasını istediğini belirten Dilek Müjde, “Bunun sıkıntısını bazen çok yaşıyoruz. İnsanlar türban taktığımız zaman sadece belirli bir partiye oy veren kişiler olduğumuzu düşüyor. Şu anda birçok hakka sahibiz ama gençliğimde sorun yaşadım. Vergi Dairelerine giremediğim için mesleğimden ayrılmak zorunda kalmıştım. Ben türbanımı sadece inancım için takıyorum ve türban takmanın siyaset meselesi olmadığı bir dünya istiyorum” dedi.

‘KATLEDİLMEMEK’ İSTER!

Bir kadın olarak gerek yaşadığım dünyada gerekse yaşamış olduğum ülkede en başta özgürce yaşamak ve vahşice katledilmemek istiyorum” diyen sivil toplum temsilcilerinden Selin Pehlivan, “Eğer ki doğumumla gelen yaşam hakkım cani bir varlık tarafından elimden alınmazsa, haklarımın ve isteklerimin devamını getirebileceğim. Sevgili, saygılı, medeni bir toplumda yaşamamız için gerek hane içinde gerekse toplum düzeyinde kadına yönelik bakış açılarının olumlu yönde düzeltilmesini istiyorum. Her kadının dinlenmeyi hak edecek, takdir görecek apayrı bir hikayesi olduğuna inanıyorum. Ve buna fırsat veren hemcinslerimi çok seviyorum” dedi.

‘2021 KADINLARIN YILI OLSUN’

Ve son olarak… 2020 yılının kadınlar için yine şiddet, ölüm, mobbing, fırsat eşitsizliği yılı olduğuna dikkati çeken İzmir Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Huriye Serter, “Kadınlar hem pandemi hem de depremden en çok etkilenen ve negatif anlamda yaşamı en çok değişen kesim olarak haksızlığa uğradılar… Bizler güçlü kadın hikayelerinin görünür olmasını isterken yılın son gününde maalesef kadınlar yine cinayetlerle anılır oldu. İzmir Kadın Kuruluşları Birliğindeki 50 derneğimizle birlikte 2021’de yasaların uygulanması diliyoruz. Çok güçlü yaptırımlar olsun istiyoruz. İstanbul sözleşmesi, 6284 sayılı yasa eğer gerçekten tüm maddeleri ile uygulanırsa bu işi yapan erkekler cesaret bulamaz diyoruz. 2021’de kadını eve ve sadece aileye hapsetmek isteyen zihniyet değişsin istiyoruz. İş dünyası kadının gücünün ve aklının farkına varsın ve 2021’de artık masalara kadınlar otursun istiyoruz. Kadınlar karar verici mekanizmalarda yer alsın, siyasette, bilimde, sanatta daha çok görünür olsunlar diyoruz. TBMM’de yüzde 50 kadın olmalı, yerel yönetimlere kadınlar daha çok liderlik etmeli, şehirleri yönetmeli diyoruz. Kız çocukları okusun, güçlü olsun istiyoruz. Erkekler kadınların potansiyelinin farkına varsın dünyayı erkekler ve kadınlar birlikte paylaşalım istiyoruz. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği bu dünyaya gelene kadar tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Atamızın bizlere bıraktığı kazanımlardan asla vazgeçmeyeceğiz. Ve bizden sonraki nesillere de iyi örnekler olacağız. Her şeye rağmen 2021 kadınların yılı olacak” diye konuştu. Yağmur Gülü / Özel Haber