Karabağlar'de Cennetçeşme ve Limontepe semtlerinde toplam 16 mahalleyi kapsayan kentsel dönüşüm için süreçte tekrardan başa dönüldü. 9 yıl önce riskli alan ilan edilen 540 hektarlık dönüşüm bölgesinin 101 hektarlık birinci etabını kapsayan ve imar planlarının da tamamlayıcı olan parselasyon planları bir ay süreyle askıya çıkartıldı. Gözler bu gelişmelerin ardından projeye karşı çıkan yöre halkının atacağı adıma çevrildi. Düzenlemenin içeriğini Ege Telgraf’a anlatan ve projeye ilişkin son durumu yorumlayan Karabağlar Kentsel Dönüşüm Hak Arayanlar Derneği (HAK-DER) Başkanı Halil Ecevit, "Bu düzenleme aslında hazırlanan ve daha önceden defalarca itiraz edip mahkemeye giderek iptal davası açtığımız ana imar planlarının tamamlayıcısı niteliğinde. Kentsel dönüşümün içerisinde akaryakıt istasyonu, otel, rezidans, iş merkezi ve alışveriş merkezi gibi ticari projeler de vardı. Onların için de birtakım değişikliklere gidilmiş. İmar payları yani kamuya giden kesintiler yeniden düzenlenmiş. Planlama ile ne yapılmaya çalışılıyor anlamak gerçekten çok güç. Burada ticari projelerden yapılacak imar kesintileri azaltılmış ve dolayısı ile kamunun payı eksilmiş. Kanunda kamu yüzde 2 ile yüzde 40 arası alınır denmekte. Ama böyle bir kesinti yapılmamış. Burada kamunun bir zararı söz konusu. Hal böyle olunca burada uğradığı kaybı da vatandaştan almaya çalışıyor” dedi.

İMTİYAZ VATANDAŞA DEĞİL

“Yani bizlerin elindeki tapulu arazisinden bu kayıp karşılanmaya çalışılıyor, bizden daha fazla kesinti yapılıyor” diyen Ecevit, “Biz bu işten bir şey anlamadık. Şimdi vatandaşın malını elinden mi alınacak? Parselasyon demek aslında sürecin yani planlamanın bittiği ve arsa paylarının belirlendiği aşamadır. Fakat burada hem Bakanlar Kurulu'nun almış olduğu riskli alan kararı, hem birinci ve ikinci etap planları mahkemelik olmuş durumda ve açılan davalar da sürüyor. Defalarca mahkemeye giden bu projenin sanki her şeyi tamammış, hiç dava açılmamış da imar planları yürürlüğe girmiş gibi bitti sayılarak bu düzenlemenin hayata geçirilmek istenmesi hukuka aykırıdır. Bunun yanında projeyle alakası olmasa dahi, kentsel dönüşümde yeni konutların yapımını üstlenecek yüklenici firmalara yüzde 10 oranında fazladan imar hakkı veriliyor, o değişmiş. Aslında ufak bir rakam gibi gözüküyor ama söz konusu değişiklik milyonlarca liralık bir rakama karşılık geliyor. Aslında bu imtiyaz vatandaşa değil, şirketlere getirilen bir muafiyet, ayrıcalıktır. Yöredeki hak sahipleri olarak önümüzdeki günlerde hukukçularımızla görüşerek izleyeceğimiz yolu belirleyeceğiz. Mevzuata göre karar verip itiraz eder ya da yeniden dava açabiliriz. 21 Aralık'a kadar bir süremiz var" dedi.

CANIMIZIN DERDİNDEYİZ

İzmir'de bulundukları bölgeden daha acil planlanması gereken alanlar ve deprem riski teşkil eden yapılar olduğunu da hatırlatan HAK-DER Başkanı Ecevit sözlerini şöyle sürdürdü: "Mevzuata göre imar planı süreci tamamlanmadan parselasyon planı çıkartılamıyordu. Ancak belli ki bir kararname ile bu da değiştirilmiş. İmar planlarıyla uğraşırken şimdi bir de bu son düzenlemeyle mücadele edeceğiz. Demek ki vatandaş olarak bizim de çekeceğimiz varmış. Bakanlık plan yapmaktan yorulmadı, biz itiraz etmekten, mahkemelere koşmaktan yorulduk. Her şey bir yana, vatandaş ekmek kavgasındayken, halk canının derdine düşmüşken bunlarla uğraşılması manidardır. İnsanlar evlerinden çıkmaya korkuyor. Zaten toplu etkinlikler de yasaklandı. Şimdi burada yaşayan halk nasıl itiraz edecek? Nasıl dilekçe vermeye gidecek? Adeta fırsattan istifade edip bu düzenlemeyi çıkarttılar. Biz sadece adalet ve insaf bekliyoruz. Ama ne yazık ki bunu göremiyoruz. Korona bahane, rant ise şahane oldu. Bir de deprem yaşadık. Deprem sonrasında hasar tespit ekipleri mahallelerimize gelip evleri geziyorlar. Bizim evlerimiz ya tek katlı, ya iki katlı ve bahçeli yapılar. Neyin hasarına bakıyorlar? Daha bir tane bile şikayet yok. Biz bu işten anlayamadık. Bu dönüşümün bu bölgede ne kadar gereksiz olduğunu kendileri mahalleleri gezince görürler, belki anlarlar dedik ama o da olmadı. İzmir'de yüz binlerce çürük bina varken ısrarla buranın üzerinde durulması gerçekten komiktir. Şehirlerin nasıl talan edildiği, nasıl deprem riskine açık hale getirildiği ortada. Bari burada aynı şeyi yapmayın diyoruz, derdimizi anlatamıyoruz. Biz 8-9 yıldır burada bunu anlatabilmek için çırpınıyoruz. Ama tüm sözlerimiz nafile. Umarız bu yanlıştan bir an önce dönülür. Bizim haklı mücadelemiz aynen sürecektir." Erman Şentürk / Özel Haber