İzmir'de yaşanan büyük depremin ardından neredeyse 45 gün geçti ancak tartışmalar bir türlü bitmek bilmedi. Yüzü aşkın vatandaşın yaşamını yitirdiği ve yüzlerce evin yıkıldığı ya da ağır hasar gördüğü 6,9'luk depremin ardından İzmirliler "Daha büyük bir deprem olacak mı?" sorusuna yanıt arıyor. Konuya dair Ege Telgraf'ın sorularını yanıtlayan TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Sinancan Öziçer, vatandaşların tedirgin olmamalarını, depremin ardından ilk bir aylık kritik sürecin atlatıldığını belirterek yüreklere su serpti, kritik uyarılarda bulunmayı da ihmal etmedi. Oda Başkanı Öziçer, kenti bekleyen asıl tehlikenin karadaki İzmir Fayı üzerinde değil, Ege Denizi'nde olduğunu belirterek, körfezde yapılacak araştırmalara vakit kaybedilmeden başlanması gerektiğini dile getirdi. Büyük depremden sonra yaklaşık 45 gün geride kaldı. İzmir artık deprem tehlikesini atlattı mı? Büyük depremden sonra o kritik eşiği aştık. Artçı depremler de büyük ölçüde son buldu. Şu anda daha kamuoyunda bundan daha büyük bir deprem olacağı konuşuluyor. Son otuz yıla baktığımızda, İzmir 1992 yılında esas bir depremle tanışmış. Doğanbey'deki bu depremin ardından 2003'te, 2005'te, 2017'de ve son olarak da geçtiğimiz ay Seferihisar'da 6 ve üzerindeki depremleri yaşadık. Bu depremlerin hepsi de denizdeki fayların olduğu kısımda gerçekleşti. Afet Komisyonu'nda yaptığımız toplantılarda da bunu dile getirdik. Herkes şu anda karadaki faylardan bahsediyor. İzmir fayı kırılırsa diye, sanki 6,9 şiddetinden daha büyük bir deprem meydana gelecekmiş gibi bir izlenim yaratmaya çalışıyorlar. Esas incelenmesi gereken denizde İzmir açıklarındaki faylardır. Yani esas tehlike karada değil de denizde mi? Karadakinden ziyade bizim denizlerdeki fayların geometrisini çıkartmamız gerekiyor. Bu çok basit bir olay. Bizim Deniz Bilimleri Enstitü'müz var. İzmir'in kendisine ait Piri Reis sismik tarama gemisi var. Ege sahilini ve İzmir Körfezi'ni tarayarak, denizde depremleri üretebilecek fayları ortaya çıkartabilir. Gömülü fay, aktif fay, pasif fay, bunların hepsinin uzunluğunu ve derinliğini ortaya çıkartabilir. Biz hep fayların uzunluğunu konuşuyoruz, ama derinliğinin de ortaya çıkartılması lazım. Çünkü bu büyüklükte deprem üretebilecek potansiyele sahip diyebilmemiz için bunu öğrenmeliyiz. Deprem konusunda alınacak ilk üç tedbirden birisi denizlerdeki fay hatlarının incelenmesi olmalıdır. Son otuz yılda hem can kaybı, hem de mal kaybı açısından baktığımızda en büyük depremler hep denizlerde olmuş. Karadaki faylar deprem üretmeyecek demiyoruz. Çünkü bundan 60 yıl önce Torbalı ve Dikili'de 6,5 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş ve can kayıpları yaşanmış. Bunlar da araştırılmalı. Ama öncelik İzmir Körfezi'ne verilmeli. Önümüzdeki süreçte bundan daha büyük bir deprem yaşayacak mıyız? Kamuoyunda yapılan son açıklamalar neticesinde bu konuda büyük bir tedirginlik yaşandı, bunu nasıl yorumluyorsunuz? Tüm bunlara ilave olarak şimdi bir de İzmir fayı sıkça gündeme geliyor. 1999 yılında bir deprem master planı ve bir senaryo hazırlandı. Yapılaşma durumu, zemin durumu ve fayların haritası çıkartıldı. O senaryoda İzmir fayını ele aldılar. İzmir fayı 6,5'tan daha büyük bir deprem üretirse kentte durum ne olur diye bir senaryo hazırlandı. Ondan dolayı da İzmir'deki en uzun fay olan, 40 kilometrelik İzmir fayı gündemde. Bu fay 7-8 parçadan oluşuyor, tek parça halinde değil. Bu fay hattında bugüne dek çok ciddi can kaybı üretecek bir deprem meydana gelmemiş. Deprem dalgalarının ölçülmeye başladığı 1903 yılından bu yana, yani 120 yıldır İzmir fayı bu kadar büyük bir deprem üretmemiş. Maalesef bu konuda son dönemde biraz fazla felaket tellallığı yapılıyor. Ayrıca, depremin şiddeti ve büyüklüğü birbirine karışıyor. 6,9 büyüklüğünde meydana gelen son depremin şiddeti aslında 8'di. Çünkü yıkılan binalar oldu. Şiddet tarihsel dönemde açıklanan bir skala. Yani, 1903 yılından önce olan depremler için söylenen bir birim. Bu birim büyüklük gibi değil. 5,3, 6,4, 3,9 gibi kavramlar büyüklük. Ondalık bir sayıya tekabül ediyor. Şiddet ise tam bir sayı olarak söylenir. 6 veya 7 şiddetinde diye söylenir. Eski yerbilimciler bunu yarattığı hasarı ifade etmek amacıyla kullanıyordu. Büyüklük rakamsal olarak küçük olabilir. Mesela 5 büyüklüğünde bir deprem yapının özelliğine göre yıkım yaratabilir, eski yapılarda hasar daha fazla olabilir. Yani aslında büyüklük verdiği hasarı, yıkımı ifade etmektedir. 1688 yılında İzmir'de 7 şiddetinde bir deprem olmuş ama şiddete göre, büyüklüğe göre değil. Yıkımı fazlaydı. O zamanki koşullarda binalar betonarme değildi, daha fazla yapı yıkıldı, haliyle büyüklüğü de daha fazla olarak ifade edildi. Bu kesinlikle İzmir'de, merkezde 7 büyüklüğünde deprem olacak anlamına gelmiyor. Ama ne yazık ki bunu belli bir noktaya çekmek amacıyla, bundan sonra 7 büyüklüğünde bir deprem olacak diyerek felaket tellallığına vardırıyorlar. Bunu kullanarak kendilerine proje kazandırmaya çalışan kimseler ve akademik hocalar var. İzmirliler’e bu konuda bir uyarınız var mı? Telaş hali halen sürüyor, bilimsel olarak takın süreçte bir kez daha bu ya da bundan daha büyük bir deprem görmemiz olası mı? Eğe büyük bir deprem olursa, yanarız, biteriz diyerek, hadi fayları araştıralım, kazı çalışması yapalım diyenler var. 3 metre çukur kazıp da deprem araştırılabilir mi? Yerin 7 kilometre, 12 kilometre altında depremler meydana geliyor. Buna göre nasıl, ne kadar bilimsel bir yorum yapılabilir? Yapılaşmaya ilgili, kesitle ilgili yaş tayini yapılabilir. Ama zeminin jeolojik olarak yorumunu yaparak, bu bir faydır, aktif faydır, şu büyüklükte deprem olacak demek söz konusu bile değildir. İzmir tarihindeki en büyük deprem bu 6,9'luk depremdi. Yurt dışındaki kimi kaynaklara göre 7 büyüklüğünde idi. Bu konu gündemde bile değildi. İzmir'de 13 tane fay hattı var, bunlar için projeler üretelim deniyordu. Şimdi ne oldu? 30 kilometre ötedeki Sisam fayı neden aklınıza gelmedi? Deprem karadan değil, denizden vurdu. 117 vatandaşımızın ölümüne yol açan, binlerce vatandaşımızı evsiz bırakan ve geleceğini yerle bir eden, binlerce kişiyi etkileyen ve halen kontrollü yıkımların ve taşınma seferberliğinin sürdüğü, hatta yolların bile değiştiği bir süreç yaşıyoruz. Bu depremin kaynağı Sisam Adası. İzmir'i tarihinde kenti en çok vuran deprem buradan çıkmadı, oradan geldi. Demek ki deniz araştırılmalı. Hatta bu araştırma sadece İzmir için değil, Ege için de yapılmalı. İki yıl önce Bodrum'da meydana gelen ve insanların bir ay boyunca sokakta yatmasına yol açan depremi bir hatırlayalım. Yakın süreçte Manisa'da uzun süren bir hareketlilik vardı. Herkes karadaki faylar için felaket tellallığı yaparken, bizi en çok vuran deprem denizden, açıktaki faylardan geldi. Şu anda Ege Denizi'nde fay hatlarını açıklayıcı bir haritamız yok. Daha önceden yapılmış bazı çalışmalar var, ancak onların da hangi teknolojiyle yapıldığı meçhul. Yapılaşmadan dolayı karadaki faylara da bakılmalı ancak denizdeki fayları bulmak daha kolay. Çünkü üzerinde hiçbir yapı yok. Sadece gemiyle tarama yapılacak. İzmir'in böyle imkanı da var. Peki, önümüzdeki dönemde İzmir Körfezi'nde ne gibi çalışmalar yapılmalı? İzmir Körfezi fokurduyor diye hep söylüyoruz. Ama ne yazık ki İzmir'de 7'den daha büyük deprem olacak diyip, ellerinde projeler ile Valilik ve belediyelere giderek depremi araştıralım fay hatlarını çıkartalım diyen felaket tellalları nedeniyle halkımız halen deprem tedirginliği yaşıyor. Hatta depremi önceden tahmin etmek için çalışmalar yapıyoruz diyorlar. Biz bunları duyunca ağzımız açık kalıyor. Vatandaşlarımız bunlara kulak asmasınlar. Bunlar bilime aykırı şeyler. Depremden sonra artçılar bir sürecek diye uyarmıştık. Ancak bundan daha büyük bir deprem görmeyiz demiştik, yine söylüyoruz. Ancak bu depremde binalar ayakta kalmıştır ancak belli bir eşiğe gelmiştir, fakat daha sonra bir artçı sarsıntıda yıkılabilir. Bu ihtimal hep var. Buna dikkat edilmeli. Van'da Bayram Oteli 7,2 şiddetinde depremde yıkılmadı. Ancak on gün sonra ufak bir artçı depremde yıkıldı. Biz depremin ardından ilk bir ay evlerinize girmeyin diye bu sebepten demiştik. Fay hatları enerjisini yeteri kadar boşalttı. Bundan daha büyük bir deprem öngörmüyoruz. Yine tedbirler elden bırakılmamalı, hazırlıklar ve araştırmalar sürdürülmelidir. Bu çalışmalar sürdürülmelidir. Bundan on yıl sonra buna yakın bir deprem olabilir. Önümüzdeki beş yıl süresince deprem araştırmaları ve hazırlıkları anlamında ciddi çalışmalar yapılabilir. Erman Şentürk / Özel Haber