İzmir'deki depremin ardından aradan geçen bir aylık süreci ve yapılan icraatları Ege Telgraf'a değerlendiren Demokratik Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Karakülçe, "Depremin 1999 yılında meydana gelen depremde bizi uyumakla suçlayanlar muhakkak ki şu anda kendileri uyuyordur. İzmir'de de bundan yaklaşık bir ay önce büyük bir deprem yaşadık. 1999 yılındaki deprem dünyanın görmüş ve göreceği en büyük depremlerden bir tanesiydi. Çok geniş bir alanda, aynı anca çok büyük yıkımlar yaşanmıştır. O günkü şartlarda, o koşullarda hükümet gece yarısında ülkeyi seferber etmiş ve elindeki her türlü imkansızlığa rağmen yardım bekleyen tüm vatandaşlarımıza ulaşmıştır. Hem de o bölgede yaşayan tüm vatandaşlarımıza en kısa zamanda bedelsiz şekilde yeni evleri yapılmış ve teslim edilmiştir. O günden beri iktidar muhalefeti, muhalefeti iktidarı suçlamaktadır. İzmir'de son depremde kaybolan canlarımızın hesabı ortada kalmıştır. Bu hesabı birilerinin vermesi gerekmektedir. Yıkılan ağır hasarlı binaların olduğu, bunların üzerine gidilmesi gerektiği müfettişler tarafından tespit edilmiştir. Buna karşın, ne belediyeler, ne de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gereğini yapmamıştır. Herkes suçu yetki onda diyerek birbirine atmaktadır. Adeta pinpon oynanmakta ve vatandaşımız da mağdur edilmektedir. Elbette iyi niyetle sarf edilen çabalar vardır. 1999'daki yıkımı düşündüğümüzde İzmir'deki yıkılan onu aşkın bina varken bunun bile altından zor kalkmışlardır. Eğer Marmara Depremi gibi bir deprem olsaydı, bugün tamamen bu sorumluluğun altında kalırlardı. Kimse işini yapmaktan kaçmasın. Demokratik Sol Parti ve o günkü iktidara laf edeceklerine bugünkü imkanları kullanarak gereğini yapsın. Bugünkü koşullarda vatandaşlarımız daha evlerinden eşyalarını bile alamadı" dedi.

‘ZAMAN DOLDURULUYOR’

DSP'li Karakülçe, depreme hazırlık noktasında halen somut bir adım atılamadığını ve birçok şey için geç kalındığını hatırlatarak şunları ifade etti: "Bugün belediye başkanları halen yapı stoku çıkartmaktan bahsediyor. Marmara Depremi olalı yirmi yılı aşkın bir zaman geçti. Artık lafla zaman geçirme dönemi bitmiştir. Bundan sonra çürük yapılarda yaşam sürmemiz mümkün değildir. Belediyelerin bir an önce bu işe el atmaları gerekmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile koordine olarak kentsel dönüşümü hayata geçirmek zorundalar. Her geçen gün vatandaşın aleyhine işliyor. Arka sokaklardaki mağduriyetten kimsenin haberi yok. Bir an önce bu kentsel dönüşüm vatandaşla uzlaşı yoluyla hayata geçirilmelidir. Bugün halen hem yerel iktidar, hem de genel iktidar bulundukları koltuklarda lafla zaman doldurmanın peşinde. Belediye başkanları seçimden bu yana iki yılı geride bıraktı. Geriye üç yıl kaldı. Şu kentsel dönüşüm projelerini önümüzdeki üç yılda bitireceğiz diyen yok. Maalesef bu durum üzüntü verici ve yaşanan bu durumu DSP olarak kaygı ile izliyoruz. Dünya nereye gidiyor, biz nereye gidiyoruz? 1999'dan sonra deprem vergileri toplanmaya başladı. Bu paralar ne oldu diye defalarca sorulmasına rağmen hep unutuluyor. Bugünkü iktidar maalesef her şeyi alt üst edip karanlık bir tabloya çevirdiği gibi hesap vermemekte de sınır tanımıyor. Ne yazık ki halka ne bir açıklama yapıldı, ne de nereye ne kadar harcandığına cevap verilemedi. Vatandaş olarak sadece bu vergileri verdiğimizle kalıyoruz. Bu para kentsel dönüşüm için kullanılabilirdi. Bugün Türkiye çapında yapılan kentsel dönüşüm uygulamaları ihtiyaç duyulan yapı stokunun yüzde 10'luk kısmını bile bulmuyor. İzmir'i bıraktık, Türkiye'de dahi bir şey yapılmadı. Gerek iktidarı, gerekse muhalefeti ile Türkiye bir yirmi yılını kaybetti. Bundan sonra önümüzdeki yirmi yılı kaybetmeye hiçbirimizin tahammülü yok." Erman Şentürk / Özel Haber