Kemalpaşa Soğukpınar ve Atatürk Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Derneği Başkanı Yavuz Artuğ, ilçede beşinci yıla merdiven dayayan kentsel dönüşüm projesiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. - İki mahallede dönüşüm projesi ne zaman başladı, çalışmalar şu anda hangi aşamada? Bizim bölgemizdeki kentsel dönüşüm projesi 23 Şubat 2015 tarihinde başladı. Yani proje başlayalı toplam 5 yıl oldu. Biz de bunun üzerine aynı yılın Mayıs ayında derneğimizi kurduk. Bölgede yaklaşık 3 bin 600 hane ve 5 bin kadar da hak sahibi bulunuyor. Belediyede kayıtlı resmi rakamlar da böyle. Projeye aslında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başlamıştı, ardından ilçe belediyesine devredildi. Sürece baktığımızda şu anda başlanan bir şey yok. 2015’ten bu yana iki ayrı kez planlar askıya çıktı. Her iki plana da itiraz ettik ve dava açtık. Bu süreçte bakanlık ilk planı kendi iptal ederek yeni plan yapmayı seçti. İkinci planda da kısmen bazı değişikliklere gidildi. Dava sonrasında gelen bilirkişi heyeti kentsel dönüşüm için bu planlar burada uygulanamaz diyerek rapor hazırladı. Daha sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı mahkemeye itiraz etti ancak itirazları reddedildi. Süreç Karabağlar’daki 540 hektarlık alanda uygulanan proje ile benzerlik gösteriyor. Aramızdaki tek fark oradaki projenin bakanlık tarafından yürütülürken, buradaki dönüşüm çalışmalarının belediye tarafından yürütülmesi. - Kentsel dönüşüm projesinin bölge için önemi nedir? Dernek başkanı olarak bir şey diyemem ama hizmet bakımından bir değerlendirme yapabilirim. Bu soruya hak sahiplerinin vereceği yanıt daha önemli. Kentsel dönüşümü onlar istiyor mu, yoksa istemiyor mu? Türkiye genelinde yaşanan gerçeğin bir benzerine tanık oluyoruz. Proje başlamadan önce bize gelip bir şey soran kimse olmadı. Planlar askıya çıktıktan sonra halk olarak bizim bu projeden haberimiz oldu. En büyük sıkıntı hizmetlerle ilgili. Bölgemizde tapu sorunu gibi bir olay söz konusu değil. Halkın yüzde 90’dan fazlası tapu sahibi. Mülkiyet sorunu yaşayan kişi sayısı 100’ü geçmez. Zaten onlar da imar barışından yararlanmış. Sorunları kendi kendine çözülüyor. Bu iki mahallede yaklaşık 16 bin-20 bin arası nüfus yaşıyor. - Dernek kurma aşamasına nasıl geldiniz, örgütlenmek sizin için bir ihtiyaç mıydı? Ben eskiden Karabağlar’da oturuyordum. Oradaki durumu gördükten sonra burada benzer bir şeyle karşılaştık. Bilindiği üzere 540 hektarın riskli alan ilan edilmesi ile bir mücadele başladı ve biraz birikim elde ettik. Halen orada dostlarım ve akrabalarım oturuyor. Benzer sıkıntılarla burada da karşı karşıya kaldık ve dernekleşme ihtiyacı hissettik. Siyasetin yetişemediği bazı durumlar var. Haklarımıza sahip çıkabilmek adına bu derneği kurduk. Halk olarak ortak hareket ediyoruz. Şu anda iki mahalle riskli alan ilan edilmiş durumda. Kentsel dönüşümün hızlanması için bunun şart olduğu söylendi. 80 hektarlık bir riskli alan var ve Karabağlar ilçesinde yaşanan benzer şeylerle karşı karşıyayız. - 5 yıllık süreçte ne gibi durumlarla karşılaştınız? Kendimden örnek vermem gerekirse, oturduğum evin çatısını onarmam gerekiyor ama hiçbir şey yapamıyorum. Ancak evimize boya badana yapabiliyoruz. Ama 5-6 bin liralık bir tadilat yapmaya kalksak korkuyoruz. Projenin ne zaman başlayacağı, nasıl olacağı belli değil. Şimdi biz neye güvenip mutfağımızı nasıl yenileyelim? Bu iki mahallede evlerin yüzde 90’ı müstakil ya da 2 katlı yapılar. - Kentsel dönüşüm ile birlikte nasıl bir değişim bekliyorsunuz? Ne diyeceğimizi bilmiyoruz ki… Önümüzde yapılmış ya da bitmiş bir örnek yok ki. Türkiye’de kentsel dönüşüm alanı ilan edilen toplam 56 tane mahalle var. Bunların hiçbirinde bir kentsel dönüşüm yapılmadı ki bize örnek olsun. Hiçbir mahallede böyle bir şey yok. Bizim bugün örnektir diyebileceğimiz sadece Sarıyer Belediyesi’nin İstanbul’da yürüttüğü bir çalışma var. Halk ile birlikte görüşerek gelen talepler doğrultusunda kentsel dönüşüme başladılar. Biz aynı şeyin İzmir’de de yapılmasını bekliyoruz. - Önümüzdeki süreçte nasıl bir yol izleyeceksiniz? Kimsenin aklında dönüşüm olsun ya da olmasın diye bir şey yok. Çünkü süreç hakkında yeteri kadar bilgi sahibi değiliz. Evimizi satıp mahallemizden gitmek de istemiyoruz. İki mahallede yaşayan yüzde 95’i ile görüştüm. Hiç kimse evimi satayım da buradan gideyim demiyor. 3-5 kişi haricinde kimse buradan kurtulayım, başka yere taşınayım, kaçayım da demez. Bizim yaşadığımız iki mahalle Kemalpaşa ilçesinin kuruluşuna tanıklık eden en eski yerleşim yerleri. En azından 150 yıllık bir tarihimiz var. Biz bu açıdan bölgemizin rant çevrelerinin eline geçmesine asla izin vermeyiz. Halkın bu noktada duruşu belli. Zaten aramızdaki bu birlik olmasaydı, bu bölge çoktan ranta açılırdı. Eğer halk bu planları kabul etmiyorsa ve ısrarla bize bu dayatılıyorsa, kabul etmiyoruz ve vatandaşlar olarak da haklıyız demektir. Demek ki halk burada daha güzel bir yaşantı bekliyor. Biz kentsel dönüşüme karşı değiliz. Kentleşme kavramının içi doldurulmalı. Biz bilim kurumları, odalar ve sivil toplum örgütleriyle çalışıyoruz. Şehirleşme olurken insanların canı yanmasın. Türkiye’nin neresinde doğru düzgün yapılaşma var ki? Rant düşünürseniz doğru şehircilik diye bir şey olmaz ki. Önce oturun halk ile konuşun. Bunun şehirleşmeye de katkısı olacaktır. Halkı ikna ettikten sonra sıkıntı olmaz. Türkiye’de kentsel dönüşüm zaten bu yüzden ilerlemiyor. Bugün Sulukule’de kaç kişi oturuyor? 16 sene sürdü, iptal oldu. Niye? Siz güzel bir şey yaparsanız biz neden karşı çıkalım ki? Devlet bana dese ki komşun da sen de mağdur olmayacaksınız ben buna neden karşı çıkayım ki? Süreç böyle ilerlediği takdirde, itirazlarımız ve yasal mücadelemiz de devam edecek. - Dönüşümle ilgili talepleriniz nelerdir? Eğer kentsel dönüşüm olacaksa, şehirleşmenin gerekleri de yerine getirilsin. İhtiyaçlarımız doğrultusunda park, yeşil alan, sosyal donatı alanları, kamusal alanlar doğru şekilde planlansın. İhtiyaçlarımıza göre proje üretilsin. Bunlar şu anda yok. Bunlar şehirleşmenin doğal gerekleri. Bunu halka yüklemek doğru olmaz. Şehirleşmenin yükünü biz çekmeyelim. Bulunduğumuz alan riskli diye malımızın değerini niye kaybedelim? Buradaki halka sorulması lazım. Daha önceden burada uzlaşma ofisleri de açıldı ama halk kabul etmiyor, çünkü geçerliliği yok. Halk ile uzlaşmaya çalışıyorlar ama vatandaş kabul etmiyor ki. Daha o aşamaya gelemedik. Ben sizin 50 bin liralık evinize 25 lira versem ve dışarıda 200 bin liranın altına da ev bulamayacak olsanız bunu kabul eder misiniz? Ama bugüne kadar gelip de kimse bizimle böyle bir şey konuşmadı. Hep diyoruz, gelin halkı ikna edin diye. Şu anda projeyi kabul eden kimse yok ki. Mahalleler Birliği olarak aynı görüşe sahibiz, halkımızın duruşu tavrı belli. - Yakın zamanda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ya da Kemalpaşa Belediyesi yetkilileriyle görüşüp bu taleplerinizi iletecek misiniz? Bizimle birlikte çalışan hukukçular ve şehir plancıları ile bir araya gelip vatandaşlarımızla birlikte dilekçeler hazırladık. Burada ortaya çıkan taleplerimizi Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyesine iletmek üzere bir imza kampanyasına devam ediyoruz. Bizim ana talebimiz halkın dinlenmesi. Kampanyamız sonuçlandığında bu imzaları kurumlara ileteceğiz ve bir araya gelip görüşmek istiyoruz. Doğru hizmet için önerilerimizi sunuyoruz. Seçimlerde belediyeyi yöneten parti değişti. Ama bizim taleplerimiz aynı. Partinin hangisi olduğu bizim için önemli değil ki… Aramızda her partiye oy veren insan var. - Meydana gelen son depremlerin ardından yaşadığınız bölgede bir tedirginlikle karşılaştınız mı? Böyle bir şey yaşamadık. Depremle ilgili bilim insanlarının ne dediği önemli. Bizim evlerimizde böyle bir sıkıntı yaşanacağını zannetmiyorum. Çünkü kayalık ve oldukça sağlam bir zeminde yaşıyoruz. Dolgu alanda ya da alüvyon zeminde, fay hattı üzerinde değiliz. Sağlam ya da değil demek bize değil bilime düşer. Ancak önemli olan bizim için yapılacak yapıların depreme ne derecede dayanıklı olup olmadığı. Şu anda yapılaşmaya müsait bir alanda oturuyoruz. Halen ilçede bizim bulunduğumuz yamaçların çevresine birçok yeni konut yapılıyor. Bunu sadece biz değil, belediye başkanları da söylüyor. Erman Şentürk / Özel Haber