Nihat Ak-ÖZEL HABER- Sigorta sayesinde büyük meblağlardaki mal, bina veya demirbaşlardaki hasarlar aynen veya büyük oranda yerine konabiliyor. Daha düşük prim ödemesi için evlerin metrekarelerinin poliçeye birebir işlenmemiş olduğuna dikkat çeken sigorta uzmanlarına göre maalesef poliçelerin bir kısmı gerçek poliçe bile değil.

NE KADARI GERÇEK?’

Her depremde gündeme gelen sigorta konusunun çabuk unutulduğuna dikkat çeken 30 yıllık bir deneyime sahip olan Sigorta Danışmanı Rüstem Güngör, “Her büyük depremin ardından ilk konuştuğumuz konuların başında sigorta geliyor. En çabuk unuttuğumuz konuların başında ise yine sigorta yer alıyor. İzmir’de yaşanan depremin ardından sigorta oranı yükseldi. DASK resmi verilere göre İzmir’de 60, 80. Kaçak yapıları da dikkate aldığımızda her iki konuttan birinde yok. Bu haliyle kentimizde bilinç düzeyenin yüksek olduğunu söylüyoruz. Ama daha düşük prim ödemesi için evlerin metrekareleri poliçeye birebir işlenmemiş durumda. Böylesi bir durumda poliçelerin ne kadarının gerçekliğinden bahsedebiliriz?” dedi.

ACENTELER SUÇLANIYOR’

Tüm sigorta türleri için farkındalığın arttırılmasına ihtiyaç olduğun vurgulayan Sigorta Danışmanı Rüstem Güngör, “Türkiye genelinde tüm türlerini dikkate aldığımızda sigortalatma oranı yüzde 6-10 civarında. İzmir tüm sigortaları yaptırma ortalaması yüzde 40’ı buluyor. İzmir’de karşımıza çıkan en büyük problem yüksek poliçeye rağmen bildirilen metrekarelerin düşük olması. Bu en doğru tabirle insanların kendi kendini kandırmasıdır. Poliçe yaptırmak için acenteye gidiliyor. Bin liralarda çıkması gereken bedelin düşürülmesi isteniyor. Yüz yüz elli liralarda olması isteniyor. Konudan komşudan kulaktan dolma bilgilerle 100 metrekareliklik bir konut maalesef 20 metrekare gösteriliyor. Bu belge ile elektrik su bağlanıyor. Felakete dönüşebilecek bir afet hesaba katılmıyor. Deprem sonrası ortaya çıkan yaraların en hızlı şekilde sarılmasında en önemli güvence olarak karşımıza sigorta çıkıyor. Sigortanın her türünde en ucuzu isteniyor. Kazasından depremine problem yaşandığında acenteler suçlanıyor” dedi.

POLİÇE YÜKSEK METREKARE DÜŞÜK

Poliçe yaptırırken büyük bir yanlışlığa düşüldüğüne dikkat çeken Sigorta Danışmanı Rüstem Güngör, “Türkiye genelinde 20 milyonun üzerinde konut var. Zorunlu Deprem Sigortası yaptıranların sayısı 11 milyon kadar. Ülke genelindeki oran yüzde 55 düzeyinde. Depremin bölgesindeki 11 ilde ise Zorunlu Deprem Sigortası oranı ortalama yüzde 49 düzeyinde. Deprem bölgesindeki yapıların Kahramanmaraş’da yüzde 53.8’i, Hatay’da yüzde 40.1’i,Osmaniye’de yüzde 42,4’ü, Elazığ’da yüzde 58,60’ı, Gaziantep’te yüzde 64,5’i, Kilis’te yüzde 59,7’si, Şanlıurfa’da yüzde 52,9’u, Adana’da yüzde 45,9’u, Malatya’da yüzde 52,1’i, Adıyaman’da yüzde 44,9’u, Diyarbakır’da yüzde 33’ü Zorunlu Deprem Sigortası poliçesine sahip. En fazla yaşanan sorun bu kadar poliçenin yüksek olduğu yerlerde sigortaya bildirilen metrekare düşük olması” diye konuştu.

SİGORTA BİLİNCİ ŞART’

Bilincin yükseltilebilmesi için sigortanın ders olarak okutulması gerektiğini belirten Sigorta Danışmanı Rüstem Güngör, “Sigorta bir dünya gerçeği. Kurumlarla sağlanan bir anlaşma türü olan sigorta, kişinin yaşamının, sağlığının veya mallarının karşılaşabileceği zararları en aza indirme konusunda kişilere yardımcı olur. Karşılaşacağınız zararlarda tazminat alma hakkı önceden ödemiş olduğunuz primle elde edilir. Sigorta, belirli bir prim karşılığında gelecekte yaşanabilecek olumsuz durumların teminat altına alındığı bir tür sözleşmedir. Sigorta, risklerin gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkabilecek zararları giderebilmek adına kullanılan bir mali araçtır. Çok çeşitleri ve detayları olduğu için genellikle geçiştiriliyor. Sigorta bir ders olarak okullarımızda müfredata konulmalıdır. İlk, orta ve lisede genel sigorta olarak gösterilmelidir. Veterinerlik ve Ziraat fakültelerinde tarım sigortaları anlatılmalı. Makine bölümünde makine kırılmaları ve problemlerine yönelik olanları anlatılmalı. Yani kısacası üniversite eğitimlerinde kişilerin uzmanlık alanlarını ilgilendiren sigorta alanlarında bilgi verilmelidir” şeklinde konuştu.

SİGORTACIK ZORDA’

Sigorta şirketlerinin bazı alanlarda poliçe kesmekte gönülsüz davrandığına dikkat çeken Sigorta Danışmanı Rüstem Güngör, “Sağlık, konut, tarım sigortaları vb. branşların toplam üretim içinde payı artıyor. Trafik sigortasındaki artan hasar maliyetleri, primlerdeki sınırlı artış, ilave rezervler ve öz kaynakların ciddi şekilde erimesi oto sigortalardaki kârsızlık problemini de beraberinde getirdi. Pandemi döneminde normalleşme ile birlikte frekanslar arttı; hasar/prim oranları yükseldi. Sektör trafik branşında zarar ediyor. Kurdaki ve asgari ücretteki artış, yüksek enflasyon hasar maliyetlerini artırdı. Sigorta şirketleri poliçe kesmekte gönülsüz davranıyor” dedi.

FİYATLAR ARTACAK’

Risklerin yükselmesiyle poliçe bedellerinin de artışa geçeceğini belirten Danışman Güngör, “Araç sigortalarında firmaların bir gönülsüzlüğü vardı. Yaşanan depremlerle poliçe bedellerinde bir artış yaşanacak. Depremler Türkiye’nin fay hatları üzerinde riskleri yüksek olduğunu bir kez daha hatırlattı. Depremler çok sayıda sigorta türünü doğrudan ilgilendiriyor. Önümüzdeki dönemde fiyatlar güncellenecektir. Türkiye’de sigorta işlemleri yapan sigorta firmalarının da kendilerini sigortalatması kaçınılmaz bir gerçektir. Uluslararası finans kuruluşları Türkiye’deki depremleri gördü. Sigorta firmalarının da kendilerini sigortalatma masrafı artacağı için bu poliçe bedellerini de artıracaktır” dedi.