Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcıları Gülizar Biçer Karaca ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağdurlarının yaşadığı sorunları görüşmek üzere başlattıkları şehir gezilerinin ilkini İzmir’de düzenledi. Alsancak Tarihi Havagazı Fabrikası’nda düzenlenen toplantıda, “CHP olarak KHK mağdurlarının, hak, hukuk, adalet, demokrasi mücadelesinde birlikte yürüyeceğiz” mesajı verildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, “Türkiye’nin üstüne hukuksuzluk, adaletsizlik, intikam alma ve şeytanlaştırma dönemi olarak çöken OHAL döneminde temel hak ve hürriyetler askıya alınıp ortadan kaldırılmıştır. Sorgusuz sualsiz tutuklamaların yapıldığı karanlık bir dönem. Bugün KHK ile hedef gösterilen ve itibarsızlaştırılan on binlerce insanın ahı AKP’nin üzerindedir. Mahkemelerin işe dönüş kararlarını uygulamayan, kurulan komisyonları mahkemelerden üstün gören bu anlayışın gözü öylesine kör olmuş ki insanların mağduriyetlerini görmez haldeler. KHK ile işlerinden uzaklaştırılan KHK mağdurlarının sorunu yarını beklemeyecek kadar acildir. Bozuk saat gibi günde iki kez doğruyu gösterir umuduyla AKP iktidarına sizler adına bir kez daha çağrı yapmak için buradayız. Adalet sağlanıncaya, KHK ile yaratılan mağduriyetleriniz giderilinceye kadar yanınızda olmaya ve sesinizi duyurmaya devam edeceğiz” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Biçer Karaca da, “Maalesef ülkemizde darbe fırsatçılığıyla, bir hesap görme, intikam alma duygularıyla hareket eden, aslında suçsuz suçlu ayrımı yapmadan 20 Temmuz Sivil Darbesinin ardından toplumun ve çalışma yaşamının birçok alanından ihraçlarla, işsiz aşsız, hukuka, bağımsız yargıya devlete adalete olan inançlarını törpületen bir anlayışın bugün ülkemizi getirdiği noktada 4 buçuk yıldır hak arayan siz değerli KHK ihracı ile bu hukuksuzluklara dur diyebilmek için sizlerle bir araya gelmek istedik. Daha önce de bir video-konferans toplantısıyla Türkiye’nin dört bir yanındaki KHK platformlarıyla, KESK bileşenleriyle yaptığımız birçok toplantılarda KHK ihraçlarının ve KHK’ların ülkemizde yarattığı toplumsal, tramvayı, sivil ölüme sevk edilen ve layık görülen yurttaşlarımızın ailecek yaşadıkları hak ve hürriyetlerden mahrum bırakıldığı bu süreci dinlemek ve kamuoyuna bilgi sunarak farkındalık yaratmak, gündemde tutmak, aynı zamanda da hukuksuzluğun, adaletsizliğin zirveye ulaştığı bu süreci raporlandırarak tarihe not düşmek için her ilde toplantı talebi geldi. Sayın Genel Başkanımız ile bu talebi paylaştığımızda, Genel Başkan Yardımcımız Yüksel Taşkın ile illerde mümkün olduğunca KHK ile ihraç edilen ve hala çoklu hak ihlalleri yaşamaya devam eden toplumsal, ekonomik, siyasi anlamda ve her alanda hak ihlalleri ile boğuşurken maalesef hak ihlalleriyle boğuşurken yalnızlaştırılmaya çalışılan siz değerli yurttaşlarımızın sesi olmak için İzmir’den ilk toplantımızı gerçekleştiriyoruz” açıklamalarında bulundu.

İHRAÇ EDİLENLERİN SESİ’

İzmir’den sonra toplantılarını başta Adana ve İstanbul olmak üzere ülkenin dört bir yanında gerçekleştirerek KHK mağdurlarıyla görüşeceklerinin altını çizen CHP’li Biçer Karaca, “Bizlere ulaşamayanlar da genel merkezimizin kurumsal mail hesabımıza yaşadıkları hak ihlallerini ileterek bu raporun mümkün olduğunca toplumdaki tüm kesimleri kapsayacak, tüm KHK ile ihraç edilenlerin sesi olabilecek ve taleplerini CHP olarak önümüzdeki ilk seçimde iktidara gelecek bir siyasi parti olarak sizlere neler vaat edeceğimizi paylaşacağız. Lütfen, bunu bir seçim vaadi olarak algılamayın. Biz bunu anayasaya, adalete, hukuka, bağımsız yargıya ve Cumhuriyet’in 100’üncü yılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırma kararındaki bir siyasi partinin 84 milyonun sesi olarak bu hukuksuzlukları durdurma adına vereceği bir mücadele olarak yola çıktık” dedi.

LEKELENMEME HAKKI

“Aslında hepimizin yaşadığı, yaşananlara tanıklık ettiği adalete olan inancın yok olmaya yüz tuttuğu Anayasanın 2’nci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri sayılırken hukuk devleti denilirken bir hukukçu olarak acı acı gülümsememe neden olan olaylar yaşıyoruz” sözleriyle açıklamalarını sürdüren Biçer Karaca, şu ifadeleri kullandı: “20 Temmuz Sivil Darbesinin ardından KHK ile ihraçların gündeme geldiği, insanların sabah uyandığından ihraç edildiği gerçeğiyle o şoku yaşayarak ne yapacağını bilmeden, neyle suçlandığından dahi 4 buçuk yılın sonunda bilgi sahibi olamadığı bir süreci yaşıyoruz. Oysaki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi; ‘Herkes suçlandığı suçu, neden suçlandığını bilmek ve en kısa sürede kendisine bildirilmesi hakkı vardır’ der. Ama bizim ülkemizde birçok yurttaşımız ihraç edildi ve hala hakkında yasal bir süreç başlatılmadı. Neyle, hangi suçlamayla ihraç edildiğini bilmeden o girdabın içerisinde hem maddi hem psikolojik tramvayla baş etmek zorunda kalıyor. İnsanların lekelenmeme hakkı vardır. Adil yargılanma hakkı vardır. Yasaların geçmişe uygulanma yasağı vardır. Bugün çıkan kanunlar geçmişe uygulanmaz. Ama sizlere dendi ki ‘yeşil ışık yanıyor, o yeşil ışıktan geçebilirsin’, sonra gün geldi sizleri ihraç ettiler ve verdiğiniz hukuk mücadelesinde; ‘o yeşildi ama kırmızımsı bir yeşildi’ dendi. Ucube bir anlayışıyla işinizden ettiler. KHK ile ihraç edilen birçok vatandaşımız işlerini aşlarını talep etme mücadelesi vermiyor aynı zamanda ülkemizde yok edilmiş bulunan ve saraydaki tek kişilik şahsım hükümetinin 2 dudağı arasına bırakılmış bağımsız yargının, hakkın, hukukun, adaletin ve toplumdaki bireyin özgürce yaşayabileceği, düşüncelerini özgürce ifade edebileceği demokratik bir Türkiye mücadelesi veriyorsunuz. Bu mücadelenizde CHP olarak hep yanınızda olmaya gayret gösterdik. Ve bugünden itibaren de yaşanan 4 buçuk yıllık hukuksuzlukta sizlerle birlikte sesimizi daha da gürleştirerek, adalet ve demokrasi mücadelenizi sizlerle birlikte güçlendireceğiz.”

‘KAPILARDA BEKLETİLMEMELİ’

OHAL Komisyonunun, 28 Mayıs 2021 tarihinde hala 11 bin 500 civarında dosyanın ellerinde bulunduğunu, İlk OHAL komisyonu kurulduğunda haftada 700 dosya kararı alınırken 2020 yılında ayda 700 dosya, 2021’de karara bağlanana dosya sayısı ayda 500’ün altına düştüğünü ileri süren CHP’li Gülizar Biçer Karaca, “Yani, 11 bin 500 dosya belki 2-3 yıl daha hak mücadelesini, yargıya başvuru hakkını elde edebilmek için yurttaşlarımız OHAL komisyonunu kapısında sivili ölüme terk edilmiş bir vaziyette bekletilmeye devam edilecek gibi görünüyor. Hakkında terör örgütleriyle irtibat ya da iltisak bulunmadığını için takipsizlik kararı alınan, beraat kararı alınan ya da Anayasa Mahkemesi’nce hak ihlaline uğradıkları net bir şekilde karar verilen barış akademisyenleri ya da ihraç edilip haklarında hiçbir yasal kavuşturma olmadan bugün işsizlikle, ötekileştirmeyle hem kendileri hem ailelerine vurulan o damga ile yaşamak zorunda bırakılan ve lekelenmeme haklarını kullanmayan yurttaşlarımız OHAL komisyonunun kapılarında bekletilmemeli. OHAL kalktıysa OHAL komisyonu neden devam ediyor? Devletin mahkemelerince aklanan, aklanma kararları kesinleşen yurttaşlarımız ya da yasal kovuşturmaya uğramamış arkadaşlarımız neden OHAL komisyonunun insafına terk edilmiştir? OHAL komisyonu derhal lav edilmelidir. OHAL komisyonunun verdiği hukuksuz kararların derhal yok sayılması gerekir” dedi.

‘TEK BİR TALEP VAR’

Son olarak, “CHP olarak sizlerle, hak, hukuk, adalet, demokrasi mücadelemizde birlikte yürüyeceğiz” diyen Biçer Karaca, “Tüm hak ihlallerinin yaralarını birlikte saracağız. Hakkında yargı süreci olmayan ihraç edilmiş yurttaşlarımızın, hakkında beraat ya da takipsizlik kararı verilen yurttaşlarımızın tamamını işlerine iade edeceğiz. Barış akademisyenleri Anayasa Mahkemesi’nce ifade özgürlüğü haklarını kullanmıştır, iktidar eleştirilere objektif olarak yaklaşmalıdır. ‘Akademisyenlerin temsil ettikleri görev nedeniyle toplumda farklı düşünceleri, demokrasiyi güçlendirmek adına ifade etmeleri zaten onların görevidir’ diyen Anayasa Mahkemesi kararı iktidarımızda ilk 1 hafta içinde uygulanacak ve barış bildirisine imza atan ve barış akademisyeni olarak ifade edilen tüm bilim insanları görevine iade edilecektir. Hepimizin tek bir talebi var. Hepimiz, bir kişinin 2 dudağı arasındaki yönetim şekline ‘Hayır’ diyoruz. Eşit ve adil bir ülkede yaşamak istiyoruz. Milletimizin, önüne konan ilk sandıkta tüm adaletsizliklerin ve insan hakkı ihlallerinin bedelini göstereceği günler yakındır” açıklamalarında bulundu.

‘DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK’

KHK ihraçlarından etkilenenlerin sayısının 2 milyonu bulduğunun altını çizen CHP Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın, demokrasi için vatandaşların harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Kendisi de Barış Akademisyeni olan Taşkın, Barış Bildirisi’ne imza atan akademisyenlerin durumumun hala belirsizliğini koruduğunu ve siyasi çıkarla uğruna dosyalarının ötelendiğini ifade etti ve şunları söyledi; “Ben Barış Bildirisi’ne imza attım hayatım değişti. Biraz adrenalin iyidir ama bizim yaşadığımız süreçler çok fazla heyecan, endişen ve kaygının olduğu süreçler. Ben üstüne para verdikleri hobimi yapıyordum. Burada böyle çok fala inan olduğunu biliyorum. Hepimiz, demokrasinin ekmek ve su kadar gerekli olduğunu kavradık. Ben kimseyi düşman olarak tanımlamıyorum Bana karşı zulümle yaklaşanlara adaletle yaklaşacağım. Bize karşı olanlara benzememek onlara en büyük cezadır. Çok büyük bir toplumsal sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunu görmezlikten gelmek sorunu çözmüyor. Sorunları çözmek için faal olmak zorundayız. Demokrasi sabırlı karıncaların rejimidir. Dünyada bu tür bir siyasal tasfiye yok. İran devriminde kendileri kaçan insanlar var, tasfiye yok. Bu utanç verici. Bunun gündeme gelmemesi de utanç verici. Demokrasi ancak insanların faal olarak harekete geçmesiyle oluyor. Bir de iktidarı denetlemeyi öğrenmemiz gerekiyor” dedi.

‘NEYİ BEKLİYORSUNUZ?’

“Kimseyi kahramanlaştırmayın. Demokrasi, kurumların olduğu bir rejimdir” sözleriyle açıklamalarını sürdüren Taşkın, “130 bin kişi KHK’larla işten atıldı ama toplamda 2 milyon kişi etkileniyor. Bizim KHK’lı iki milletvekilimiz var. Öte yandan OHAL komisyonunun asla dayanağı yoktur bunun la bugünden itibaren hesaplaşmaya başlamamız lazım Böyle bir yapı olmaz. Dolayısıyla biz bunu kaldırıp hukuk mekanizmasıyla ilerleyeceğiz. 10 bin dosyada KESK ve Barış akademisyenlerin dosyaları en sona bırakılıyor. Siyasi rüzgara göre karar verilecek. Şunu da ekleyeyim. OHAL komisyonu zar atarak da karar verebilirdi. Masumiyet karinesi hiçe sayılıyor. Dolayısıyla gecikmiş adalet adale değildir. Barış akademisyenlerinden bahsetmiştim. Ortada bir belirsizlik var ve ben de bunu kemiklerime kadar hissediyorum. Bunu bir insana nasıl yaşatırsınız. Barış Bildirisi ya… Zaten Anayasa Mahkemesi, kararını vermiş. Tek kararı bütün dosyaya uygulayacaksın. Neyi bekliyorsun? Bir de şöyle bir durum var. Ben bugün iade edildim diyelim. Ama bana diyor ki seni eski kurumuna göndermiyorum. Neden dönemiyorum? İade edilenler cennete gidiyor gibi bir algı var. O yok. Bizim hak etmediğimiz bu süreçlerden ders çıkaralım ve yozlaşmadan uzlaşmayı öğrenelim” diye konuştu. Yağmur Gülü