CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, "Adalet Ağaoğlu’nu kaybettik. Edebiyat dünyamızın ve hepimizin başı sağ olsun. Sadece bugüne değil yarına da kalemleriyle ışık tutan edebiyat dünyası her zaman bizim için çok değerlidir. Patlamamış enkazın başka bir yere taşınması gündeme. Kim aldı bu kararı bilmiyoruz. Hiçbir önlem alınmıyor. Oradaki patlamada da üç askerimiz şehit oluyor. Bunların hakkını ve hukukunu aramak bizim namus borcumuzdur. Bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat, hayatını kaybeden işçilerin ailelerini değil, 11 yılda beş kez fabrikasında patlaması olan patronu arıyor. Devletin kimlere teslim edildiğini Sakaryalılar’ın da bilmesi gerek.

"Saray zevatı"

11 büyükşehir belediye başkanımızla bir toplantı yaptık. Bunlar 5 maske dağıtamazken bütün vatandaşlara maske dağıtmak için neler yaptıklarını dinledim. Onlar 24 saat durmadan çalıştılar. Saray’daki beyler aş evi için toplanan paraya bile el koyarken, onlar günün 24 saati çalıştılar. CHP gelirse yardım kesilir dediler. Ama baktılar ki daha fazla yardım yapılıyor. Herkese ön koşulsuz yardım yapılıyor. Saray zevatının ezberi bozuldu. Ankara Büyükşehir Belediyesi, daha önce 60 dolardan aldığı asfaltı şimdi aynı firmadan 25 dolardan alıyor. Şimdi Saray’ın sorması gerekmiyor mu burada malı kim götürdü diye. Onlar sormaz ama biz soracağız Yolsuzluğu yapanlar yolsuzluğu soruşturamaz. Dedik ki yaptığınız her ihaleyi dijital ortamda yayınlayın. Biz diğerleri gibi olmayacağız. Biz dürüst insanlarız. Biz kul hakkı yemeğiz. Diğer belediye başkanlarımızla da toplantılarımız olacak. İl ve ilçe belediyelerimizin de güzel çalışmaları var 2013 yılında bir yasa çıktı. Engelliler, kamuda taşıtlara ücret ödemiyorlar. Parlamentodan bir yasa çıktı. Kamuya ait olan yerlerde ücretsiz ulaşımın yolu açıldı. Pandemi döneminde yasak geldi. Ama pandemi başladı, engelliye sen binemezsin dediler. Bunu bütün engelli kardeşlerimizin bilmesini isterim. Bizim belediyelerimzde bir sorun yok. Ama TCDD’nin araçlarına gelince parasıyla bine binemiyorlar. Saray’a sormak istiyorum. Dünya kadar boş kadro var engellilerin atanması gereken. 18 yıldır bu kadrolar boş kaldı.

“50 BİN DOLARLIK ÇANTAYA OY”

Eğer parlamentodan bir yasa çıkmışsa o kadroların doldurulması gerekmiyor mu. Saray’ın engelli diye bir derdi yok. İhaleleri alanların bir eli yağda bir eli balda. Öyle olunca tüm ülke böyle sanıyorlar. Son 2 yılda tarımsal sulamada kullanılan elektiriğin bedeli yüzde 108 arttı. Mardin’de onlarca köyün elektiriği 14 mayıstan bu yana kesik. Aynı şekilde Şanlıurfa’da da çiftçiler perişan. Oturup Şanlıurfalıların düşünmesi lazım. İstanbul’da Ankara’da insanlar rahat ediyor. Peki Şanlıurfalı ne yaptı? Bütün oyları ak partiye verdi, elektirikleri kesiliyor. Onlar nasıl olsa sen bana oy vereceksin diyor. Bunu saray sosyetesi diyor. Urfalı kardeşim o hanımının elindeki çantanın değerini biliyor musun? 50 bin dolar. Sen alın terinin değerine değil, 50 bin dolarlık çantaya oy veriyorsun Sonra da ağlaşıyorsun. Çözümü belli. Sandığa gidip oy vereceksin. Artık kanmaycaksın, bu sefer sana oy vermiyorum diyeceksin. Göreceksin bu sefer onlar ayağına gelecek sen niye oy vermiyorsun diye. İnsanı yoksullaştırarak kendilerine bağımlı hale getirmeye çalışıyorlar. Bizim karşı çıktığımız nokta bu. Ispartalı da Urfalı da bu hakkını savunacak. Her sene olduğu gibi yine fındık tartışması başladı. Çünkü o bölgede halkın tek geçim kaynağı bu. Dünyada fındık üretiminde 1 numarayız. Fındık ihraç ettiğimizde para olduğu gibi buraya geliyor. Ama fındık üreticisi bir yabancı firmanın eline bıraktılar. Toprak Mahsulleri Ofisi geçen yıl 14 liradan fındık aldı. Sonra 24 liradan satışa çıkıtı, 400 bin ton fındık sattı. Şimdi yeni fındığın piyasa değerinin 18-20 lira arasında olduğu söyleniyor. Toprak Mahsulleri Ofisi bu fındığı 24 liradan satıyorsa üreticiden daha toprağa düşmeden en az 24 liradan almalı. Ordulu üreticilerin buna isyan etmesi lazım. Senin alın terini sömürüyorlar. O zaman bölge halkı itiraz etmeli ve taban fiyatı en az 25 lira olmalı.

“ÇOKLU BARO’YLA BİRLİĞİMİZE DİNAMİT KOYDULAR”

Beş gün 52 saat Çoklu Baro düzenlenmesine karşı çıkmak için çalışan tüm milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ederim. Bu yasa teklifine karşı çıkmak Cumhuriyet Halk Partisi’nin göreviydi. Vatanı bölmek değil, birleştirmek esastır. Çoklu Baro’yla Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne dinamit koydular. İki ayrı 15 Temmuz var. Bir, Sarayın 15 Temmuz’u. İki, Halkın 15 Temmuz’u. Halkın 15 Temmuz’unda sokağa çıkan 100 binler var, bedel ödeyenler var, demokrasi sevdalıları var. 15 Temmuz şehit ve gazileri için topladıkları paralar yok ortada! Bu paraları biz takip etmeseydik tamamen yok edeceklerdi. Bütün şehit yakınları ve gazilere sesleniyorum: Sizin için toplanan paralar nerede? 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu, AK Partiye oy verenlere seslenmek isterim; bu komisyona iki kişinin gelmesini Erdoğan yasakladı. Bu iki kişi çok önemliydi. Birisi MİT müsteşarı ötekisi dönemin genel kurmay başkanı. İkisi de olayın ayrıntılarını biliyor. Erdoğan bu iki isme neden yasak koydu? Milletin seçtiği milletvekillerinin önüne atamayla gelmiş iki kişiyi çıkartmadı. Darbe girişiminin perde arkası aydınlanmasın diye. Ama biz olabildiğince araştırdık. Rapor çıktı. 4 yıldır rapor yayımlanmıyor. Niçin? Neyden korkuyor, neyden çekiniyorlar? Millet gerçekleri görmesin diye."

“FETÖ’NÜN BİR NUMARALI SİYASİ AYAĞI”

“Bizzat kendisi FETÖ’nün bir numaralı ayağıdır. Bunları devletin kılcal damarlarına sen yerleştirdin. Yetmedi, bir de ayrıca kanun çıkardın. Toplu atamalar yaptın, Yargıtay’a yaptığın gibi. Yetmedi devletin kozmik odasını açtın. Siyasi ayağı sensin. Bunu anlamamak için beyinsiz olmak lazım. Erdoğan gider niye saklanır Marmaris’te? Yaverleri zaten FETÖ’cüymüş, biliyorlar. Sen neden Marmaris’te saklandın? Çünkü darbenin olacağını biliyorsun. Ne olur ne olmaz diye Marmaris’e gittin. Yaveri biliyor, fatura kime çıktı? Sözcü gazetesine. Vay efendim benim orada olduğumu niye yazdı. Yazar, o onun görevi." Tele1