Yaşanan virüs salgını ve alınan tedbirler doğrultusunda uygulanan izolasyon süreci, doğaya ve çevreye büyük bir avantaj kazandırdı. Özellikle deniz ve hava kirliliğinin büyük ölçüde azaldığı yapılan araştırmalar sonucunda tüm dünya tarafından biliniyor. Türkiye Tabiatı Koruma Derneği Ayvalık Temsilcisi, İstanbul Çevre Konseyi Danışman Kurul Üyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İklim Değişikliği Uzman havuzunda bulunan Bülent Özgen, korona virüs sürecinin göründüğü gibi yalnızca negatif bir durum olmadığını, dünya ve çevre adına olumlu sonuçları olduğunu söyledi. Korona virüs geçtikten sonra bakanlığın daveti ile iklim değişikliği çalışmaları yapılacağını söyleyen Özgen, “İklim değişikliği çok önemli bir konu. Biz önümüzdeki 10 sene içerisinde gereken tedbirleri almazsak, daha sonra alınan tedbirler dahi işe yaramayacak” dedi. İklim ile ilgili değişim ve dönüşümlerin öncelikli olarak yerel yönetimlerden başlaması gerektiğini vurgulayan Özgen, “Özellikle yerel yönetimlerin şapkalarını önüne koyup düşünmeleri lazım. Çünkü her şey yereller ile başlıyor. Türkiye’de hükümetin de adım atması gereken noktalar var. Belediyelerde İklim Değişikliği Şubeleri yok. Yerinde say marş yapıyoruz. Bu konuya daha sıcak bakılmalı, daha ciddi bir şekilde çalışılmalı” diyerek çağrıda bulundu.

'DAHA FAZLASI VAR...'

İklim değişikliğine gereken özen gösterilmediği durumda, daha fazla salgın ve felaketin bizleri beklediğini söyleyen Özgen, “ Yarattığımız hasarları, durduğumuz kısa sürede doğa yeniledi. Ozon tabakası buna en güzel örnektir. Korona etkisi hava ve deniz kirliliğinin azalmasına yol açtı. Doğa sizler benim misafirimsiniz, sahibim değilsiniz diyor. İklim değişikliğine gereken özeni göstermediğimiz takdirde, daha fazla salgına gebeyiz. Antarktika'ya giden ekip Türkiye’ye döndü, ‘6 haftada geçtiğimiz denizi 12 saatte geçtik’ dediler, buzlar erimiş. Ege ve Akdeniz kıyılarında kara likenler türemiş, balon balıkları dışında. Doğa bir şekilde intikamını alıyor. Tedbir almazsak, daha fazla sorunla mücadele etmek zorunda kalacağız” dedi.

‘ÇÖZÜMLER BASİT’

Konuya dikkat edilmesi için maddi destek olması gerektiğini söyleyen Özgen, çok basit işlemlerle büyük etkiler yaratılabileceğini belirtti. Özgen, “Çiftçiyi desteklemek gerek. Yağmur hasadı yapılmalı. Yağmur suyunu toplamalıyız. Kuraklık Türkiye’nin kapısında bir tehlike olarak görülüyor. Barajlar çare değil, yer altı sularını eksiltiyor ve bölgeye topluyor. Uzun vadede çok büyük problem. Salda Gölü dünyanın en derin göllerinden bir tanesi, mavi rengi ve beyaz kumsalı var. Millet bahçesi yapılıyor. O zaman halk gelecek, sonra gölün kirliliğini göreceğiz. Diğer bir çözüm ise şu an yaşanan süreçten edinilen bilgilerin faydalı bir biçimde kullanmak. Bakıldığında hava kirliliği azaldı, fosil yakıtları kullanmadığımızdan atmosfer kirlenmiyor. Sera etkisi yaratan bizleriz zaten. Bu konuda yerel yönetimlerden başlanarak, başkanların eğitim alması gerekiyor. Şube açılması gerekiyor. ‘İklim Değişikliği Daire Başkanlığı’ açması gerekiyor. Para harcayacak, yeşil düzene geçmeleri gerekiyor. Yani temiz enerji kaynaklarını kullanmamız gerek. Yenilenebilir. Ülkemizde çok enerjiye ihtiyaç yok ama durmadan termik santral yapıyoruz. Zonguldak’ta temiz hava alamadıkları için insanlar ağlıyor. Havayı kirletiyoruz. Aynı zamanda tabii ki yatay imar planları üzerine durulmalı. Korona bir bahane oldu insanlık için. Bu sayede doğaya verilen zararı gözler önüne serdik. Şimdi umuyorum bu yaşananlardan insanlık olarak ders alır ve doğaya daha saygılı bir yaşam biçimi içerisinde bulunuruz” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber