Kızılırmak Havzası’nın İç Anadolu iklimine, Yeşilırmak’ın Karadeniz’e, Fırat Havzası’nın ise Doğu Anadolu’ya bağladığı Sivas’ta bu üç farklı havza, üç farklı kültürü temsil ediyor. Kuzeyden Kelkit Vadisi, doğuda Köse Dağları’nın uzantısı olan Kuruçay Vadisi ve Yaman Dağı, güneyde Kulmaç Dağı, Tahtalı Dağları’nın uzantıları ve Hezanlı Dağı, batıda Karababa, Akdağlar ve İncebel Dağları Sivas’ın doğal sınırlarını çiziyor. Roma Dönemi’nde Sebasteia adıyla anılan şehrin günümüzdeki isminin bu isimden türediği konusunda yaygın bir görüş birliği bulunuyor. Farklı kaynaklarda Tabura veya Talavra, Megalopolis, Karama gibi isimlerle de yer alan Sivas, MÖ 1. yüzyılda Romalı komutan ve devlet adamı Pompeius’un verdiği Diopolis ismiyle de tanınıyordu. Bazı tarihi kaynaklar ise Sivas isminin Hititlerin bir kolu olan Sibasip kavminden geldiğini dile getiriyor. Selçuklular Dönemi’nde Anadolu’nun en önemli bilim ve ticaret merkezlerinden biri olan Sivas, zaman zaman başkent görevini de üstlenmiş. Osmanlı Dönemi’nde Eyalet-i Rum’un Eyalet-i Sivas kimliğiyle yönetsel bir merkezi olan kent, Cumhuriyet Devrinde Sivas adıyla il merkezine dönüştürüldü. GEZİLECEK YERLER Çifte Minareli Medrese: İlhanlı Veziri Sahip Şemseddin tarafından 1271’de yaptırılan Çifte Minareli Medrese, Sivas’ın en önemli sembollerinden. Yapının günümüze ulaşan tek özgün yanı Anadolu’nun en yüksek taç kapısına sahip ön cephesi. Taç kapı üzerinde yükselen iki minare ise hem yapıya ismini veriyor hem de Sivas’ı temsil eden birçok görsel ve logoda kentin sembolü olarak yer alıyor. Dârü’l-hadis adıyla da bilinen medrese halen sağlam durumda ve ziyarete açık. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası: Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Mengücek Beyliği’nin başında olan Ahmet Şah’ın eşi Melike Turan Melek tarafından 1228’de inşa ettirilen Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, üç boyutlu geometrik stilleri ve bitkisel bezemeleriyle dünyada bir eşi daha olmayan mimarlık tarihi açısından büyük önem taşıyan bir yapı. Dört kapısı olan cami ve Darüşşifa’nın isimleri Şifahane Taç Kapısı, Kuzey Taç Kapısı, Şah Mahfili Taç Kapısı ve Cami Batı Taç Kapısı olarak geçiyor. Anadolu Elhamrası gibi benzetmelerle dünyaca da tanınan yapı 1985’ten bu yana UNESCO Dünya Kültürel Mirası Listesi’nde bulunuyor. Şifaiye Medresesi: Anadolu Selçuklu sultanlarından I. İzzettin Keykavus tarafından 1217’de yaptırılan Şifaiye Medresesi, hem tıp eğitimi verilen hem de hastane olarak şifa dağıtan bir özelliğe sahipti. Sivas Çifte Minareli Medrese’nin tam karşısında yer alan yapının taç kapısı üzerindeki figürler dikkat çekici. Gök Medrese (Sahibiye Medresesi): Türk mimarlık tarihinde süsleme sanatı ile geleneksel mimarinin buluştuğu en önemli yapılardan biri olarak kabul edilen Gök Medrese, Sahibiye Medresesi ismiyle de anılıyor. IV. Kılıçarslan’ın oğlu III. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Vezir Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından, 1271 yılında yaptırılan medresenin mermer taş kapısı ışık-gölge oyununu yaşatan zengin bir görünüme sahip. Açıldığı dönemden Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar dini eğitimlerin yapıldığı yapı 1926’da müzeye dönüştürüldü. Gökpınar Gölü: Sivas’ın Gürün ilçesi sınırlarında, ilçe merkezine 10 km uzaklıkta bulunan Gökpınar Gölü, belli bölümlerinde derinliğin 17-20 metreye ulaşmasına rağmen berrak ve tertemiz yapısıyla her bir noktası gözle görülebilen bir güzellikte. Güneşin açısına göre ton değiştiren gölün ismi mavi-gök renginden geliyor. Yaslandığı kayaların dibinden ve yer yer tabandan beslenen göl iki parçadan oluşuyor. Küçük Göl olarak anılan gölde alabalık üretimi yapılıyor. Büyük Göl ise turistik amaca hizmet ediyor. Aşık Veysel Müzesi: Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Sivrialan Köyü’nde bulunan halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu’nun evi Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırılarak 1982 yılında müzeye dönüştürülmüş. Müzede Aşık Veysel’in kişisel eşyaları, fotoğrafları, şiirleri ve kendisi hakkında yayımlanan eserler sergileniyor. Aşık Veysel’in anısını yaşatmak için her yıl 9-11 Temmuz tarihleri arasında Sivrialan Köyü’nde anma törenleri ve Aşık Veysel Aşıklar Bayramı Festivali düzenleniyor. Müze her gün 08.00-17.00 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edilebiliyor. Sivas geniş yüzölçümü ile Türkiye’nin en büyük illerinden biri. Her bir ilçesinde bambaşka bir dünyanın kapılarını açan Sivas’ı tam anlamıyla keşfetmek için birkaç günden daha fazlasına ihtiyaç var. A. BUĞRA TOKMAKOĞLU / ÖZEL HABER