Yaz aylarının vazgeçilmez eğlencelerinden biri olan yüzme havuzları, diş sağlığı açısından önemli bir risk barındırıyor. Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, özellikle klorlu havuzlardaki pH dengesizliğinin diş minesine ciddi zararlar verdiğini vurguluyor. Son yıllarda artan “havuz erozyonu” vakalarının, genç yüzücülerde diş hassasiyetini artırdığı ve çürük oluşumuna zemin hazırladığı belirtiliyor.
Sağlık Bakanlığı’nın 2024 raporuna göre, denetlenen yüzme havuzlarının büyük bir kısmında pH değeri, diş minesi için güvenli sınırların dışında seyrediyor. Özellikle kapalı spor salonu havuzlarında pH 6.4 gibi asidik seviyelere kadar düşerek diş minesinin çözünmesine neden oluyor. Prof. Dr. Özkan, bu durumu “havuz suyunun sadece gözleri yakmakla kalmayıp, dişleri de aşındırdığı” şeklinde açıklıyor.
Bilimsel Çalışmalarla Desteklenen Tehlike
Uluslararası araştırmalar ve klinik veriler, yüzme alışkanlığı ile diş minesi erozyonu arasında doğrudan ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Journal of Dental Research dergisinde yayımlanan bir çalışmada, olimpik sporcularda diş minesi erozyonunun yüzde 74 oranında görüldüğü bildirildi. Haftada sekiz saatten fazla klorlu suya maruz kalan sporcularda, mine yüzeyinde mikroçatlakların çok hızlı oluştuğu tespit edildi. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nin verileri de 15-25 yaş arası yüzücülerde diş minesinde normal bireylere göre dört kat daha fazla aşınma olduğunu ortaya koydu.
Diş Minenizi Kaybetmek Geri Dönüşü Olmayan Bir Süreç
Prof. Dr. Özkan, diş minesinin kaybının telafi edilemeyen bir durum olduğunu vurgulayarak, “Dişlerin parlaması her zaman sağlık anlamına gelmez. Mine tabakası inceldikçe altında bulunan dentin ortaya çıkar ve diş savunmasız hale gelir” diyor. Çocuklarda bu süreç çok daha hızlı ilerlediği için 12 yaş altı yüzücüler, yetişkinlere göre iki kat daha yüksek risk altında bulunuyor. İstanbul’daki yüzme kurslarına katılan çocukların önemli bir kısmında diş minesi erozyonunun erken evrede görüldüğü de önemli bir uyarı olarak öne çıkıyor.
Yanlış Alışkanlıklar Dişlere Daha Fazla Zarar Veriyor
Havuzdan çıktıktan hemen sonra diş fırçalamak, asitle yumuşamış diş minesini mekanik olarak aşındırdığı için büyük hata olarak kabul ediliyor. Bu nedenle yüzme sonrası en az 30 dakika bekleyip, ardından florürlü ve aşındırıcı olmayan diş macunlarıyla fırçalama öneriliyor. Ayrıca klor kokusunun asıl sebebinin klor değil, diş minesini aşındıran asidik yapıyı tetikleyen kloramin birikimi olduğu belirtiliyor. Tuzlu su sistemlerinde ise elektroliz sonucu oluşan hidrojen peroksitin, klordan daha agresif diş erozyonuna neden olabileceği ifade ediliyor.
Koruyucu Önlemlerle Diş Sağlığınızı Korumak Mümkün
Uzmanlar, havuz suyunun pH değerinin düzenli olarak ölçülmesi ve 7.2’nin altındaysa yüzmekten kaçınılması gerektiğini belirtiyor. Yüzme sonrası ağız içini dengeleyen kalsiyum fosfat içerikli spreyler kullanmak, gece florür jeli uygulamak ve düzenli biyofilm temizliği yaptırmak diş minesi erozyonunu yavaşlatıyor. Ayrıca, önceden riskli durumda olan dişlerin uygun koruyucu tedavilerle güçlendirilmesi öneriliyor.
Havuz Hasarı Sessiz ve Tehlikeli Bir Sorun
Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, yaz aylarının diş hekimleri için “havuz hasarı onarma sezonu” haline geldiğini ifade ediyor. Diş minesi erozyonunun başlangıçta fark edilmeden ilerlediğini, sıcak içeceklerde veya gece uykusunda yaşanan diş hassasiyetlerinin bu sorunun habercisi olabileceğini söylüyor. Yaz aylarında sıkça havuza girenlerin, görünmeyen asidik saldırılarla dişlerinin savaş halinde olduğunu unutmaması gerektiğini belirterek, toplum sağlığı açısından bu konuda farkındalık yaratmanın önemine dikkat çekiyor.