İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, güçlü dayanışma modeli ve kapasitesiyle kentte tarımsal üretimin sürdürülebilirliğine önemli katkılar sunan tarımsal kalkınma kooperatifiyle 2021 yılı için ürün alım sözleşmesi imzaladı. Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) gerçekleşen imza törenine, CHP Parti Meclis Üyesi Devrim Barış Çelik, CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, CHP’li ilçe başkanları, belediye başkanları, tarımsal kalkınma kooperatifi başkan ve üyeleri katıldı. 28 kooperatifle imzalanan alım sözleşmesiyle ilgili İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 40 ayrı üründe alım yapılacağını duyurdu.

‘HIZLI VE EMİN ADIMLARLA’

Toplantının açılışını, en genç kooperatif başkanı Bergama Kozak Çamavlu Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mustafa Kocataş yaptı. “En yeni kurulan kooperatifin başkanı olarak; bir yıl önce başladığımız yolda hızlı ve emin adımlarla ilerliyoruz” diyen Başkan Kocataş, “Büyükşehir’in bize verdiği desteklerden dolayı birlik başkanımız Neptün Hanım’ın da dediği gibi ‘Ben değil, biz olarak’ ilerliyoruz. Bize verilen desteklerden dolayı çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

DİKKATLERİ ÇEKEN ÖRNEK

‘Başka bir tarım mümkün’ felsefesiyle uyguladıkları strateji çerçevesinde tarımsal kalkınma kooperatifleriyle iş birliği içinde çalışacakları vurgusuyla sözlerine başlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Geçtiğimiz hafta Ödemiş’te, aslında Küçük Menderes Havzası’nın tamamında belediyemizin üst düzey yönetici kadrosuyla birlikte altı başlıkta oluşturulan İzmir Tarımı projesini anlattık. Bu tarım stratejimizi Türkiye’deki benzerlerinden ayıran iki ana konu var; kuraklık ve yoksullukla mücadele. İzmir Tarımı ile tarımda kullanılan yüzde 77 oranındaki suyun yüzde 50 oranında azalmasını istiyoruz. Türkiye’de suyun yüzde 77’si tarımda tüketiliyor. Yüzde 10’u evde, yüzde 13’ü ise sanayide kullanılıyor. Dolayısıyla bizim burada yüzde 50’lerde gerçekleştireceğimiz tasarruf, suyun kullanımında çok büyük bir rahatlık getirecek. Bu strateji için Küçük Menderes’ten işe başladık. Çünkü Küçük Menderes İzmir sınırları içinde her şeyinden biz sorumluyuz. Burada çok çarpıcı bir rakam vereceğim; yaklaşık yeraltı rezervi 290 hektaton civarında. Biz ise 900 hektaton civarında su çekiyoruz. Yani yeraltı kaynağımızın üç misli su çekiyoruz. Ne kadar kaynak açarsanız açın su seviyesinde azalma kaçınılmaz. İşin ne kadar dramatik ve tehlikeli olduğunu vermek için bu rakamı verdim. Su kaynaklarını korumak için yegane çözümümüz ürün desenini değiştirmek ve suyun kullanımını azaltmak. Çok su tüketen ürünler yerine iklime, sıcağa ve toprağa uygun bir ürün tercih etmeliyiz” dedi.

İKİ KAT HEDEF BÜYÜTTÜ

Bu kuraklığın sadece İzmir’de değil, tüm Türkiye’de yaşandığının altını çizen Başkan Soyer, “Bu nedenle tarım politikamız sadece İzmir’de değil, Türkiye’ye de kullanılabilecek somut bir örnek oluyor” açıklamalarında bulundu. Tarımda, üretim, Ar-Ge, alım ve satımın bir bütün olduğunu söyleyerek, sözlerine devam eden Başkan Soyer, “Bugün üreticilerimize verdiğimiz alım garantisi sözünü sözleşmelerle yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Tarhana, bal, çiçek, lavanta gibi 40’a yakın ürünü üreticilerimizden satın alarak destek olmaya devam ediyoruz. 2019’da yaptığımız toplam alımların tutarı 125 milyon 375 bin lira. 2020 yılında toplamda 144 milyon 762 bin liralık alım gerçekleştirmişiz. 2021’de de bunu iki katına artıracağız. BAYSAN A.Ş’nin aracılığıyla alacağımız yem miktarının değeri 15 milyon olarak belirlendi. Beydağ’dan 100 ton kestane, Bayındır’dan 200 ton salçalık biber, Ödemiş’ten de 300 ton patates alımı gerçekleştireceğiz. 2020 ve 21 yılları içinde, geçen yıl gerçekleştirdiğimiz 144 milyon liralık alımı iki misline çıkararak 338 milyonluk alım yapmayı hedefliyoruz. Bunun 114 lira su süt, 97 milyonu et ürünlerine, 15 milyonu yem bitkilerine geri kalan 70 milyonu da diğer ürünler için kullanacağız” dedi.

KÖYLER İÇİN ÇAĞRI YAPTI

İzmir’den Türkiye’ye yerli bir tarım politikasının mümkün olduğunu göstereceklerini de belirten Başkan Soyer, şu ifadeleri kullandı: “Çiftçimiz hak ettiğini alamaz ve destek veremezse bize miras kalan bu topraklarda tarım yapılamaz hale geliyor. Nitekim rakamlar da tarımın git gide küçüldüğünü gösteriyor. Toplam tarım alanları 2001 yılından bu yana yüzde 8 oranında, işlenen tarım alanları ise yüzde 12 oranında azalmış durumda. 2008’de 1 milyon 107 binde olan çiftçi sayımız, 600 binlere kadar gerilemiş. Tüm bu rakamlar ülkemizde tarımda uygulanan yanlış politikaların özellikle Bütünşehir Yasası ile köylerin kapatılmasının bir sonucu olarak da gerçekleşti. O zaman sesimizi çok yükseltmiş, ‘Köyler kapatılmasın, onlar köktür. Aynı zamanda gelecektir’ demiştik. ‘Köy düğünü, köy sofrası çocuklarımızı anlatılan hikaye olmasın, bu kadim bir kültürün mirasıdır’ demiştik. Ne yazık ki o karardan dönmediler. Geçtiğimiz günlerde bu karardan dönüleceği konusunda yeni işaretler verildi. Buradan tüm köylerimize muhtarlarımıza sesleniyorum: Gelin, tekrar o kırsal mahalle statüsü olarak size tanınan hakkı kullanın. Bu birtakım avantajlar da getirecek. Evet, bir şeyler geri gelmeyecek, o ballar gitti. Ama hiç olmazsa şimdi olanlara sahip çıkacağız. Tüm Türkiye ‘Köylü milletin efendisidir’ diyene kadar devam edeceğiz.” Son olarak protokol imzalanan kooperatif yöneticilerine de seslenen Başkan Soyer, “Başarılı olmak zorundayız. Başarılı olmak zorundasınız. Bu sadece sizin kooperatiflerinizle ilgili değil, memleket meselesi. Bu memlekette şikayet ettiğiniz ne varsa bunu değiştirmek bizim boynumuzun borcudur. Bunu yapmaya tarımdan başlıyoruz. O yüzden başka bir tarım mümkün olduğunu tüm Türkiye’ye göstereceğiz” diye konuştu. Yağmur Gülü