''Diyarbakır'a giden ağlayarak gider, ağlayarak döner'' diye kalıplaşmış bir söz vardır. Herkese göre değil. Yarısı göreceli, yarısı doğru. Vatani görevimi Diyarbakır'da 600 Yataklı Asker Hastane...

''Diyarbakır'a giden ağlayarak gider, ağlayarak döner'' diye kalıplaşmış bir söz vardır. Herkese göre değil. Yarısı göreceli, yarısı doğru. Vatani görevimi Diyarbakır'da 600 Yataklı Asker Hastanesi'nde 14 ay süresince yaptım. Asteğmen yaptılar, teğmen rütbesiyle gönderdiler. Dışarda hükmü olmadı. Acemilik de 38 gün Samsun'da. Sahra Sıhhiye Eğitim Komutanlığı'nda. İklim olarak, konum, yer İzmir'in kopyası. Diyarbakır'a ağlayarak gitmedim. Tam tersi gönüllü gittim. Kura çekimi yapılırken İzmirli hekim arkadaşım vardı İzmirli, evli 2 çocuklu. Ben ise bekar, sultandım. İkimiz kaldık sona. Ya Diyarbakır ya İzmir. İki kişiyiz. Komutana söyledim, yazdım da verdim imzalı, yer değişikliği. Becayiş diyorlar adına. Kura çekmeye bile gerek kalmadı. Diyarbakır'a adım yazıldı. Hiç de pişman değilim. O arkadaş mı o gün sarıldı. Bir daha ne aradı ne de sordu. Sağlık olsun. Yok mu şu içimdeki insan sevgisi ve empati. Allah'a havale. Önce insanlık, önce can diye. Laf olsun diye yazmıyoruz. Uygulamalı. Düşünmekle iş bitmiyor.
DİYARBAKIR'IM İKİNCİ MEMLEKETİM
Gülümseyerek gittim, ağlayarak döndüm. Hayatımın en güzel 14 ayı geçti. Valla, hiçbir hesabım, beklentim yok. Yalan yazmam, aynen böyle. 'Hakemlik yapma, maça çıkma' diyen çok oldu. Lisansımı dondurmadım. Tam tersi TFF Hakem İşleri'ne dilekçeyi hem faksla hem de APS ile yolladım. Dosyamı Diyarbakır'a aldırdım. Yaşasın, artık Diyarbakır hakemiydim. Çok güzel anılarım oldu. Doğu'da ve Güneydoğu Anadolu'da her yere gittim. Bir daha gidemem, trilyonlar versem de. Anı yaşadım. Ege'de saldırıya uğradım. Ancak, fakat, lakin. Tek kötü bir olumsuzluk yaşamadım Diyarbakır ve çevresinde. Yaşamadım ki. Seversen, sevilirsin. Sevilirsen seversin. Veya. 'Seviş ile geviş berabermiş' derdi rahmeti babam Mehmet Aydınoğlu. Bu böyle. İlk amatör ve profesyonel maçıma, ayıptır yazması. Koca buket çiçekle çıktım. Parama kıydım. Hatta sert bakışlı kaptan dedi ki, 'Hocam ben ömrüm boyunca kimseden çiçek almadım' Hata yapmadım mı, yaptım. Yapmayan var mı ? Herkes hata yapar. İlla ki de olmuştur, katılmadıkları kararım da olmuştur. Olay beklenen maçlar kartsız bitti. Önce saygı, sevgi, insanız hepimiz.
OFİS'İN BAĞLAR'IN GÜZEL İNSANLARI
Sadece maçlarda mı, sokakta, mahallede. Her yerde güzel insanlar gördüm. Güvenlik önlemi için cebimde, ceketimde o hiç sevmediğim soğuk, metal insanlık düşmanı aleti kabul etmedim. İmza karşılığı vermek istediler, reddettim. Eşrefpaşalılığıma, insanlara olan sevgimi, saygıma güvendim. Gecenin 2'sinde çorba içmeye de gittim. Güneş daha doğmadan da. Ciğer, açıkta ayranı gömdüm. Hasta filan da olmadım. Korkarsan, çekinirsen başına gelir. Diyarbakır doğumlu, oralı dostlarım var. 25 yıl geçti halen görüşürüm. Bir de 'hakemlik sayesinde' tanımaktan onur duyduğum güzel insanlar var. Muvazzaf asker olan da var, öğretmen, memur, öğrenci olan da.
DEYSİH'TEN BİR İLK
İlk kez DEYSİH olarak toplandık. Öğretmen, Diyarbakırlı kardeşim Akif Gözmen ile planladık. Kollektif bir çalışma içine girdik. Güzelbahçe Belediyesi'ne bağlı Güzbel Cafe'de çalgılı çengili değil sade bir buluşma gerçekleştirdik. Gelemeyen kaybettiklerimiz de var. Katılım oldukça iyiydi. Elmas Arabacı Tatlıcı, Sadık İlhan, Satılmış Kavacıklı, Bedri Mutaf, Sabahattin Bitirim, Kazım Yeni ile Bülent Uzun mazeretleri nedeniyle katılamazken, Hasan Selvi hocamızı atladık. Affola hocam, hata benim, bilmeliydim. Daha geniş organizasyonda buluşmak üzere. Güzelbahçe Belediyesi Güzbel Cafe'de toplandık. Gelemeyenler üzülmesin ikincisi daha kapsamlı olacak. Bu acemilik işiydi. Sedat Çetinkaya kardeşimin doğum günüydü, 52'sini devirdi, onu da kutladık. Nice nice yıllara, iyi ki varsın delikanlı.
GÖREVLİLERE TEŞEKKÜRLER
Güzelbahçe'de güzel bir akşam yaşamamızda büyük katkıları olan Güzelbahçe'de ikamet eden yılların antrenörü, futbol yetiştiricisi Asım Çınarlıdağ hocama, bizlerle olmaktan mutluluklarını ifade eden aralarında maçına çıktığım sporcu kardeşlerim de var. Tesis sorumlusu Banu Tunçsiper Hanım ile emekçi kardeşlerim Berra Kılınç, Bilal Yılmaz, Halil Bekar ile Baran Yücel'e çok teşekkür ederim. Merkezi yerde, deniz kenarında. Güzel bir ortam, mekân. Tabii ki de ücret karşılığıyla. Yok öyle bir dünya, hakemiz diye. Beleş, avanta olması gerekmiyor. Hakem dediğin son nefesine kadar, sosyal yaşamına, hareketlerine, davranışlarına, sözlerine dikkat eder. Dikkatli, kılı kırk yaran olmak zorunda. Gün gelir, yediğin hurmalar tırmalar lafı gerçek olmasın diye.
ÖĞRETİM ÜYEMİZ MEHMET GENCER
Amatör ve profesyonel liglerin kahrını, yükünü çeken. MHK Üyesi, İHK Başkanı, İHK Üyesi olmuş. Gözlemcilik yapmış, sona erdirmiş. Ünlü, tanınmış isimler, emektarlar katıldı. Rıza Saraç, Ahmet Akçay, Yavuz Karaozan, Ahmet Marsil, Ercan İnegöllüler, Metin Aydınoğlu, Reha Biçici, Rüstem Kurt, İsmet Arzuman, Sami Şamar, Bülent Atak, Ali Tabak ile Süleyman Gencer. Diyarbakır Seyrantepe GSİM il çalışanları, Müdür Vahap Evinç ile Cüneyt Aksak. O zamanlar, 1997'de ufak bir çocuk olan şimdinin öğretim üyesi Mehmet Gencer. Süleyman Gencer kardeşimin oğlu. Bakırçay Üniversitesi Öğretim Görevlisi olmuş, yıllar vay be maşallah diyelim. Mehmet Gencer, Bilgisayar Uzmanı,  Yapay Zekâ, Optimizasyon, Çizge Teorisi, Dağtık Algoritmalar konusunda ihtisas sahibi. Dünya hali bu, katılanlara, katılamayanlara, katılmak isteyen Diyarbakır sevdalılarına selam olsun. Bir dahaki sefere görüşmek üzere. Dostlukla kalın.
SPOR MÜZELERİ GELİYOR
Konak ile beraber Karşıyaka'da da 'Spor Müzesi' müjdesi. Hoş Karşıyaka daha önceden çalışmalarını resmileştirerek başlatmıştı zaten. Konak Belediyesi de yılbaşına kadar açacak. Karşıyaka Belediyesi 19 Aralık 2022'de açıyor müzemizi. Dünya Karşıyakalılar Günü'nde. 'İmece usulü' ile. Herkes bir katkı sunarsa, daha nice 'Spor Müzeleri' açılır, her ilçemizde. Ödemiş, Tire, Çeşme, Bornova ve diğerleri neden olmasın ? Bu ilçelerimizde onlarca sporcu çıktı, yetişti. O güzelim hatıralar, fotoğraflar, kupalar, madalyalar. Her spor alanında ama. Çöpe gitmesin, çürümesin, küflenmesin. '2 leğen 30 mandal'a gitmesin, parolam da budur. Az emek harcamadı duayenlerimiz. İzmir Merkez değil sadece ilçelerimizde, köylerimizde. Ülkemizi İzmir'imizi çok iyi temsil ettiler. Bayrağımızı dalgalandırdılar, İstiklal Marşımızı çaldırdılar, şerefle onurla. Şimdi bu mümtaz kişilikler için, çalışma vakti. Haydi İzmir, uyuyan güzel silkelen. Şimdi tam zamanı, yarın çok geç olmadan.