Turgut Özal… Gençlik yıllarımızın unutulmaz politikacısı idi… 1983-1989 arasında Başbakan, 1989-1993 arasında Cumhurbaşkanlığı yapmış; görevi sırasında geçirdiği yürek vurgunu nedeniyle yaşamını yit...

Turgut Özal… Gençlik yıllarımızın unutulmaz politikacısı idi… 1983-1989 arasında Başbakan, 1989-1993 arasında Cumhurbaşkanlığı yapmış; görevi sırasında geçirdiği yürek vurgunu nedeniyle yaşamını yitirmişti. “Anayasa’yı bir kez delmekle bir şey olmaz.”, “Benim memurum işini bilir.”, “Sen onu küçük Turgut’a anlat.” gibi vecizelerin sahibiydi. Bana göre en az bunlar kadar “veciz” bir sözü daha vardı. Turgut Özal’a göre “Türkiye’ye iki buçuk parti yeterli” idi.

119 PARTİMİZ VAR

14 Mayıs seçimlerine koşar adım ilerleyen Türkiye’ye ve siyasi ittifaklara bakınca, neredeyse Özal’ı doğrulayan bir manzarayı görmek mümkün. İçişleri Bakanlığı kayıtlarına göre, Ocak 2023 itibarıyla, memleketimizde tam 119 siyasi parti faaliyet gösteriyor. Bu partilerin pek çoğunun adını bile bilmiyoruz. Siyasi gündemi izlemeye çalışan bir gazeteci olarak, birkaç gün öncesine kadar merhum Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal’ın “Tek Parti” adında bir siyasi partinin Genel Başkanı olduğunu bilmiyordum. Ahmet Bey’in, 8 partiden oluşan (Anadolu Birliği Partisi, Bağımsız Cumhuriyet Partisi, Osmanlı Partisi, Teknoloji ve Kalkınma Partisi, Vatanseverler Partisi, Yeni Anavatan Partisi, Yeni Yol Partisi, Tek Parti) Türkiye İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı imiş. Bu bilgiyi de geçen hafta edinmiş olduk. Türkiye’de Kemalizm’in teorisyenlerinden merhum Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın kurucusu olduğu Bağımsız Cumhuriyet Partisi’nin, nasıl olup da Ahmet Özal’ın Cumhurbaşkanlığını desteklediği ise gerçekten izah muhtaç bir tutum.

İMZADAN DAHA AZ OY

Siyasi partilerin çağdaş demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğu gerçeğini teslim etmekle birlikte, “Bu kadar siyasi partiye gerek var mı?” diye düşünmeden edemiyorum… Bu partilerin yurdun dört bir yanına dağılan binaları, çalışanları, genel giderleri, kiraları vs ödeniyor. Adeta bir “siyasi parti sektörü” oluşmuş görüntüsü veriliyor. Ne için, kim için yapılıyor bunlar? Bu 119 partinin en az 110’unun seçimleri kazanmak bir yana, seçim sonuçlarına etki edecek güçleri dahi yok. Sözgelimi Vatan Partisi… Partinin “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez” Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek, 2018 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bağımsız aday olarak katılmak istemiş, gerekli olan 100 bin imza sayısını son gün ite kaka ulaşmıştı. Perinçek’in adaylığına imza verenlerin pek çoğu Vatan Partisi üyesi ya da sempatizanı da değildi. “Demokrasinin bir rengi olarak yarışsın” düşüncesi ile kendisine oy verilmişti. İşin kara mizah tarafı şuydu: Sayın Perinçek 100 bin imza ile Cumhurbaşkanı adayı olmuştu. Ancak Cumhurbaşkanlığı seçiminde 100 bin oy bile alamamıştı.

PARTİ ÇOK DEMOKRASİ YOK

Bir başka ilginçlik ise altı partiden oluşan Millet İttifakı’nda… CHP ve İYİ Parti dışında yer alan dört partinin oy oranının toplamı ne kadar belli değil. Bu partilerden ikisi (Gelecek Partisi ve DEVA) ilk kez seçime girecek. Saadet Partisi en çok yüzde 2-3 oranında oy alırken, Demokrat Parti’nin oy oranı ise bindelik rakamlarla ölçülüyor. 60’lı yıllarda vatandaşın diline pelesenk olan “Erken kalkan darbe yapıyor” cümlesine benzer şekilde, “Canı sıkılan parti kuruyor” demek mümkün günümüz Türkiye’sinde. Merhum Özal’a istemesem de hak vermek zorundayım. Ve hepimiz için on puanlık sınav sorusu: 119 siyasi partiye sahip olmamıza rağmen, Cumhuriyetin 100’üncü yılında çağdaş ve uluslararası standartlarda bir demokrasiyi kurmayı neden hâlâ beceremedik? +++++++++

HAFTANIN SÖZÜ

Sağır kulağa sözüm yok, köre ne göstereyim. Duymazlıktan, görmezlikten gelenler; bir de size sormalı ya ben nereye gideyim. Metin Altıok +++++++++

Serkan Aksüyek

E-posta: [email protected]