Abdullah, 17’sine gireli, henüz 17 gün olmuştu. O gece, Abdullah, Şamil ve Emir isimli iki kardeşi ve babasıyla beraber restoranda yemek yiyip sohbet etti. Restorandan ayrılıp eve uğr...

Abdullah, 17’sine gireli, henüz 17 gün olmuştu. O gece, Abdullah, Şamil ve Emir isimli iki kardeşi ve babasıyla beraber restoranda yemek yiyip sohbet etti. Restorandan ayrılıp eve uğrayıp diğer iki kardeşini annesine bırakan Abdullah, altıncı katta oturan annesine el salladı.  Otomobile binip babasıyla beraber Kısıklı’ya doğru yola çıktı Çok uzun bir zaman geçmemişti ki annenin telefonu çaldı. Arayan kardeşiydi.Telaşlı bir ses tonuyla: -Abla, eniştem kalp krizi geçirmiş. Bilgin olsun. Hangi hastanede olduğunu araştırıyorum. Dondu kaldı bir süre. Sonra elinden düşen telefonu aldı, ısrarla aramaya başladı. Cevap veren olmadı. Oğlu Abdullah’ı aradı… Yanıt alamadı. Hem arıyor hem de bağırıyordu… -Hala kendini delikanlı sanıyorsun. Şamil ve Emir ise ne yapacağını bilmeden bekliyordu. Hazırlandı. Evden çıkmak istedi. Çocuklar ‘biz de geliyoruz’ dedi. Durdu… -Siz kalıyorsunuz dedi. Emir’in telefonu çaldı. Arayan bir kadındı… -Babanızla, abiniz vurulmuş. Doğru mu? O an her şey durdu. Atladığı gibi aracına yola koyuldu. Soluğu hastanede aldı. Bir kan birikintisiyle karşılaştı. Üstünden atladı. Hastane kan gölüne dönmüştü adeta. Öyle ki; doktor ve hemşirelerin, hasta bakıcıların bile ayakları kayıyor, kan pıhtılarının üzerine düşüyorlardı. Tarih, 15 Temmuz 2016 Cuma idi… Vatan hainleri darbeye kalkıştı. Eşi Erol Olçok ile oğlu Abdullah Tayyip Olçok’u 15 Temmuz’da şehit veren Nihal Olçok, bilinmeyen bir gerçeği, o hain gecede canını ortaya koyan bir travestinin yaptıklarını anlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın çalışma arkadaşı, AK Parti’nin kurulmasında büyük etkileri olan, partinin ismini, logosunu, sloganlarını bulan ve partinin kurumsal kimlik çalışmalarını hazırlayan Erol Olçok ile birlikte vatanı savunmak için Boğaz Köprüsü’ne giden oğlu Abdullah Tayyip şehit düştü. O gece 251 vatandaşımızı kaybettik.  2 bin 194 kişi de yaralandı, gazi oldu. 2016’nın Aralık ayında hain saldırıda oğlunu ve eşini kaybeden Nihal Olçok’un telefonu çaldı. Kendisini arayan bir travestiydi…  Tanışmak istediğini, o geceyle ilgili anlatacakları olduğunu söyledi. Nihal Olçok önce dinledi. Arayacağını söyleyip kapattı telefonu. Bir kaç gün sonra kendisini arayan numarayı arayıp buluşmak için randevulaştı. İlk karşılaştıklarında gözüne çarpan B.’nin olaydan 5 ay geçmesine rağmen izlerini taşıdığı geçmeyen yaraları oldu. Sohbet çok çok uzun sürdü. Nihal Olçok dinledi. Karşısında, dünyada yaşanan bütün kötülüklerin sorumlusu olarak kendisini gören biri vardı. Acıyı insandan daha çok hisseden bir kişilik ve duygusal bir travesti. O gece, hain saldırıyı yaşamış, kendine ait motosikletle kalkışmaya direnen dokuz vatandaşımızı defalarca gidip gelerek hastaneye yetiştirmiş bir travesti. Ve o gün, yüreğe oturacak son sözü söyledi Nihal Olçok’a… -O gece taşıdıklarımın içinde oğlunuz Abdullah’ın da olmasını isterdim Bu sözün üstüne ne söylene bilinir ki? Nihal Olçok ile travesti B.’nin görüşmeleri devam etti. Nihal Hanım ona Can, o ise Nihal Hanım’a Canan dedi… Bilinmeyen, hiç duymadığımız bir tarihi gerçeği anlattı Nihal Hanım… 15 Temmuz hain saldırıya direnen ve hainlere karşı mücadele eden üçüncü bir cinsiyetin olduğu gerçeğini ifade etti. Bilmediğimiz bir anekdot paylaştı… Ve o tarihten bir süre sonra B. yani Can silikonlarını çıkarttı. Erkek oldu. İstanbul’dan ayrıldı, Güney’e yerleşti… Eşi ve evladını şehit veren, Gelecek Partisi’nin kurucuları arasında yer alan, bir taraftan da hukuk fakültesi öğrencisi Nihal Olçok, Türkiye’ye kırgın olduğunu ifade etti. Son söz olarak şunu söyledi: Abdullah öldü ama Can doğdu…