Oldum olası yüksek yapıları sevmem. Hele İzmir’e hiç yakıştıramam. Sadece mantar gibi kentin dört bir yanına dikilen binaları değil, Karşıyaka’dan Alsancak’a, oradan da Üçkuyular’a kadar uzanan apar...

Oldum olası yüksek yapıları sevmem. Hele İzmir’e hiç yakıştıramam. Sadece mantar gibi kentin dört bir yanına dikilen binaları değil, Karşıyaka’dan Alsancak’a, oradan da Üçkuyular’a kadar uzanan apartmanları da… Bana göre Körfez’i çevreleyen, o sur gibi sıralanan bloklar, İzmir’le İmbat arasına giren kara çalıdan farksız. Bakıyorum da geçmişte çok katlı yapılaşmayı gelişmişlik olarak kabul eden çağdışı düşüncenin ürünü olan bu ucube anlayış kendini geliştirerek devam ediyor. Hatta neredeyse moda olmuş durumda. Adına da “gökdelen” deniyor. Hiç içime sinmese de, kentin yeni planlanan bölgelerinde yükselen binaları hoş gördük diyelim. Ama, o bölgeler yeni planlandığı için gerek trafik, gerekse alt yapı anlamında sıkıntı yaşanmayacağını varsayımıyla hoş gördük diyorum. Yoksa içim onları da almıyor. Tam da bunlara alışmaya başlamışken İzmir’in gündemine 250 metrelik bir kazık düştü. Hani şu Pasaport’ta yapılmaya çalışılan ve Kadifekale’den bile yüksek olacağı söylenen Gökdelen’den söz ediyorum. Öyle veya böyle, mülk sahipleri vakti zamanında inşaat ruhsatlarını almışlar. Yerel yönetimleriyle, meslek odaları ile sivil toplum kuruluşları ile topyekün o yatırımın ne kadar yanlış olduğu tartışılırken adamlar aslanlar gibi inşaata başladılar. Bir kere bölgede o kadar olmasa da yüksek yapılaşma mevcut olsa da sonuncunun kent dokusunda yaratacağı tahribat ortada. Önemli olan “Atı alan Üsküdar’ı geçmeden” bir şeyler yapabilmek. Ama hukuki hamlelerle, ama oluşturulacak kamuoyu baskısıyla. Neticede ne yapılıp edilip o projenin bu haliyle hayata geçirilmesine engel olmak gerek. Peki bu mümkün mü? Elbette. Ancak böyle bir sonuç elde edebilmek için öncelikle kentin tüm dinamiklerinin omuz omuza vermesi gerek. “O suçlu, ruhsatı o verdi, izin şuradan çıktı” gibi kısır çekişmelerin kimseye bir faydası yok. İzmir kenetlendikten, böyle bir algı yaratıldıktan sonra o projeye kimsenin destek olacağını sanmıyorum. Hatırlasanıza… Bundan yıllar önce dünyanın en hızlı tüketilen markası Coca Cola beklenmedik bir zam yapmıştı. İzmir o dönemde öyle bir boykot başlattı ki, akıllara zarar. Koskoca Cola Cola dalga dalga büyüyen boykotun önüne geçemeyince çaresiz geri adım attı ve zammı geri çekti. Bugün o projenin sahibi Zorlu Holding’in de dünya kadar markası var. Ortada yaşanmış bir örnek varken, böyle bir riski göze alabilir mi? Dedim ya… Yeter ki İzmir tek yumruk olsun. Kimse kıvırtmasın, mazeretlerin arkasına saklanmasın.