Korona virüs salgını süreciyle ilgili konuştuğumuz organizasyon, emlak sektörü mensupları ve mali müşavirler ülke ekonomisinin ve sosyal hayatın darbe aldığı görüşünde birleşti Dünyayı etkileyen sa...

Korona virüs salgını süreciyle ilgili konuştuğumuz organizasyon, emlak sektörü mensupları ve mali müşavirler ülke ekonomisinin ve sosyal hayatın darbe aldığı görüşünde birleşti Dünyayı etkileyen salgından bütün sektörler nasibini alıyor. Sürecinden ardından neler olabileceği konuşuluyor. Ege Girişimci Sanayi ve Yatırımcı İş İnsanları Derneği Başkanı (EGSİYAD) Zeki Karatay, “Eski alışkanlıklarla hareket etmemiz mümkün değil” derken, İzmir Emlak Komisyoncuları Odası (İZEKO) Yönetim Kurulu Üyesi Bedi Yazıcıoğlu, “Emlakçılıkta bir daralma yaşayacağımızı öngörüyoruz” dedi. Mali Müşavir Serdar Soysal ise, meslektaşlarının risk altında olduğunu söyledi. “HİZMET SEKTÖRÜ ” İzmir’de organizasyon sektörünün önemli isimlerinden Zeki Karatay, “Hizmet sektörü salgın günlerinde büyük yara alıyor. Devletin can suyu vermesi lazım” dedi. Uzun yıllar İZFAŞ’ta üst düzeyde görevler alan Zeki Karatay, organizasyon sektörünün durumunu anlattı. Ege Girişimci Sanayi ve Yatırımcı İş İnsanları Derneği (EGSİYAD) Başkanlığı da yapan Karatay, “Bu salgın sonrasında elbette sıkıntılar hafifleyecektir ama en son normalleşecek alan fuar, konser gibi toplu etkinlikleri de içeren organizasyon dünyasıdır” dedi. Karatay, korona virüs salgınının Türkiye’ye girmeden önce de sektörün etkilendiğinin altını çizerek, “Çünkü organizasyon uluslararası yönü olan bir alan. Dolayısıyla ilk etkilenen alan hizmet oldu. Bu gidişle en son kendine gelecek alan olarak görülüyor. Çünkü insanlar bir araya gelmekten çekinmeye devam edecek” sözlerine yer verdi. ‘BİLDİKLERİMİZİ UNUTACAĞIZ’ Salgın süreci bittikten sonra fuarcılık başta olmak üzere toplu etkinliklerle ilgili bütün bildiklerimizi unutabileceğimizi ifade eden Karatay, “Bu yaşanalar eski yöntemlerle etkinlik düzenlemenin mümkün olmayacağını gösterdi. Bu durumdan elbette hepimiz ders alacağız. Organizasyon alanlarında tıbbi hizmetin daha da artması bunun başında geliyor” diye konuştu. Salgın günlerinde sanal ortamda yapılan etkinliklerin alternatif organizasyon fikrini geliştirdiğini anlatan Karatay, “Bunlar geçmişte de denenen çalışmalardı. Ancak, panayır kültürü başta olmak üzere bir araya gelmekle ilgili olan etkinlikler neredeyse binlerce yıllık insanlık tarihi kadar eski. Bir araya gelmek bir ihtiyaç. O nedenle organizasyonla ilgili daha geniş düşünmemiz gerekecek” görüşünü aktardı. 15 ŞİRKET Türkiye’de kayıtlı 250 civarında İzmir’de de 15 kadar organizasyon şirketi olduğunu vurgulayan Karatay şöyle konuştu: “Tabii bu şirketlerin içinde çalışan insan sayısıyla sınırlı bir etkimiz yok. Havaalanında bekleyen taksici esnafından oteline, restoranından stant çalışanlarına kadar hemen hemen her alanı etkileyen bir hizmetin içindeyiz. Sözünü ettiğimiz şey sadece organizasyon yapmak da değil. Bakın, restoranlar da bir araya gelme alanları. Yani bu şehirde hiçbir organizasyon olamasa da toplu yaşamı içeren bütün sektörler bundan etkilenmeye devam edecek. Bu hizmet alanlara bu gidişe ne kadar dayanacak? Açıkçası etkin önlemler ve destekler sağlanmasa insanların önlemleri bir kenara bırakıp işinin başına geçeceğini düşünmek bile istemiyorum.” DEVLET DESTEĞİ Karatay, bütün sektörler gibi organizasyon sektörünün de ülke ekonomisine katma değer sağlayan bir alan olduğunun altını çizerek şunları söyledi: “Devlet can suyu desteği vermeli. Ülke ekonomisine katma değer üretenlere devletin de ihtiyacı var. En azından hizmetin üretilmesi için destek verilmeli. Altın üret ama satış yapamıyorsan anlamı yok. Hepimiz çarkın dişlisiyiz. Üretim sektörü de güçlü olmalı. Devlet bir güvence yaratarak alan sağlamalı. Kısa- orta vadede bir konsensüs olmalı.” Karatay, bu sürecin insanlar arasında dayanışma-imece duygusunu da güçlendirebileceğini ifade ederek, “Birbirini tanıyan insanların dayanışma içine girdiği, birbirinin işini ayakta tutacak bir takım işbirlikleri gelişecek. Buna mecbur olduğumuzu da gördük. İş dünyası arasındaki imece güçlüyse bu tür süreçler daha kolay atlatılır. Devletten beklenti içinde olmak yerinde ve haklı bir tutumdur. Ama kendi aramızdaki dayanışma da önemli” sözlerine yer verdi. ‘EMLAK SEKTÖRÜ’ İzmir Emlak Komisyoncuları Odası (İZEKO) Yönetim Kurulu Üyesi Bedi Yazıcıoğlu, “Emlak bürosu işleten üyelerimizin kira ve emlak portallarına yaptığı ödemeler sektörü zorluyor” dedi. Korona virüs salgını nedeniyle yaklaşık bir aydır ofislerini kapatıp evlerinden oturduklarının altını çizen Yazıcıoğlu, “Portallarda ilanlarımızın günleri gelmiş sıfırlanmış durumda” diye konuştu. Salgının yarattığı tehlikeden ötürü kiracıların da ev sahiplerinin de müşteri getirmeyin dediğini belirten Yazıcıoğlu, sektörün zor durumda olduğunu kaydetti. ‘PORTALLARDAN DESTEK’ İZEKO olarak bazı çalışmalar yaptıklarını da kaydeden Yazıcıoğlu, “İnternet sitelerine dilekçe yazdık. Bize destek versinler dedik. Bu sıkıntılı günlerde para almamalarını ve ya da zamana yaymalarını istedik. Açıkçası sadece bir siteden iyi bir destek gördük” açıklamasını yaptı. İZEKO olarak 65 yaş üstü tüm üyelerini aradıklarını ve tüm ihtiyaçlarıyla ilgilendiklerini belirten Yazıcıoğlu, “Başkanımız başta olmak üzere oda olarak hepimiz özveriyle hareket ediyoruz. Odada beş tane personelimiz var. Her gün iki kişi odada nöbet tutuyor” dedi. FATURALAR Büroların elektrik, doğalgaz, internet faturalarının gelmeye devam ettiğini ifade eden Yazıcıoğlu, “Faturaların son ödene tarihleri önümüzde duruyor. Devlet bize yardımcı oluyor; ama yeterli. 25 bin TL gibi kredi çıktı. Üç ay sonra ödenecek. Ama bu destek sektöre yetmiyor” sözlerine yer verdi. Emlak sektörünün salgın sürecinden sonra sıfırdan başlayacağını söyleyen Yazıcıoğlu, “Bir daralma olacağını şimdiden görüyoruz. Sektörün toparlanması zaman alacak. Birkaç ay gelirsiz olarak dayanmak durumunda kalabiliriz. El birliğiyle atlatacağız” dedi. ‘MALİ MÜŞAVİRLER’ Mali Müşavir Serdar Soysal, “Meslektaşlarımız risk altında” dedi. Süreçte ofislerinde hizmetlerine devam etmek zorunda kaldıklarını söyleyen Soysal, “Meslektaşlarımızın hepsi aynı durumda. Kurumlar vergisi uzamadı. 30 Nisan son gün. Mücbir sebebe girmeyen firmalar var. Onların işleri devam ediyor. Kısa dönem çalışma ödenekleri var. Bu iş de bizim omzumuzda” dedi. Soysal, büroda kalmak zorunda olduklarının altını çizerek, “Odamız bütün beyanların ertelenmesi için çağrıda bulundu; ancak bu çağrı üzerinde durulmadı. Biz çoktan risk altına girmiş bulunuyoruz” diye konuştu. Soysal, ofisinde çalışan dört personelden üçüne izin verdiğini ifade ederek, “Ofiste benimle beraber sadece bir personel var. Dezenfekte konusunda dikkatliyiz. Ancak, İstanbul’da meslektaşlarımız virüse yakalanarak, vefat etti. Bu virüsün şakası olmadığını gösteriyor. Sonuçta ofise gelen giden oluyor. Kimin virüslü olup olmadığını bilmiyoruz. Bir şey de diyemiyoruz” sözlerine yer verdi. Soysal, Şubat ayının işlerini tamamlamak için uğraştıklarını ancak yıllık gelir vergilerinin 30 Nisan’a uzatıldığını söyleyerek, “Şimdi işler başlayacak. Devletimizin bize ‘Bırak kardeşim kalemini Temmuz’un başında gel’ demeliydi. Herkes evine gitseydi daha iyiydi. Sonradan genelgeler yayımlandı. Ama biz burada o parçaları birleştirmek için uğraşıyoruz. Mükellefin beyannamesi kaçırmamak için çalıştık. Hükümet her şeyi görerek bir plan oluşturuyor. Ama biz de kendimizi ön görüyoruz. 120 bin kişiyiz. Bundan etkilenmemek mümkün değil. Ama herhalde hükümetin de bir bildiği var diyoruz” açıklamasını yaptı.