///Uzun zamandan sonra İstanbul’a gittik. Bir düğün için. Söz konusu İstanbul olunca da keyfimize keyif kattık adeta....

///Uzun zamandan sonra İstanbul’a gittik. Bir düğün için. Söz konusu İstanbul olunca da keyfimize keyif kattık adeta. O muhteşem şehre gitmek söylemi bile heyecan verici Pek çok ülkeden bile büyük olan İstanbul’u ne gezmeye ömür yeter ne de gezilerek biter. Bir başkadır İstanbul. Bambaşkadır İstanbul, Çok kalabalık. Her yer dolu. Parklar, bahçeler, cafeler, sahil aklınıza neresi geliyorsa dopdolu. En son 15 milyondu. Ancak şimdi yirmilere dayalı. Adata başka bir şehir başka bir ülke. Tabii ki büyük zenginliklerle dopdolu. Tarihçesinden doğasına bambaşka… BİR ŞİİR GİBİ İstanbul, her zaman büyüleyici bir şehir oldu benim için. Her anlamda. Hem Anadolu hem Avrupa’lıyım orda. O boğaz, o manzara, denizde süzülen gemiler, tekneler ve karşınıza çıkan manzara. Hele bir de güneşi batırmak var ya. O günbatımı seyri anlatılamaz. Çok etkileyici, çok büyüleyici kısaca muhteşem İstanbul. GELELİM HİKAYEMİZE İki aile Cumartesi gerçekleşecek olan düğüne Perşembe sabahından çıktık. Güzel bir yuvanın kuruluşuna şahitlik yapıp, mutluluklarını paylaşmaya. İstanbul’da Sarıyer’de bulunan Hakim Evi’nde konakladık. Gelin ve damat hukukçu. Otelin manzarası ve çalışanların özeni ile büyülendik. Harika insanlardı. Tertemiz odalarımıza kavuştuk ve İstanbul’u keşfetmeye başladık hemen… Her geçen dakika heyecanımızı artırıyordu. Çünkü her anı başka güzel olan bu şehir artık bizim onu yaşamamızı bekliyordu. Üç günde gezebileceğimiz en üst performans ile gezdik. DÜĞÜNÜMÜZ VAR Cumartesi akşamı süslenmiş olarak düğünümüze gittik. Bu arada düğünde giyeceğim kıyafetimi unutmuş olmam da ayrı bir konu. Neyse ki yanımda akşam yemeklerinde giyerim dediğim abartısız sade bir elbisem vardı. Biraz makyaj ve fönlenmiş saçlarımla buluşunca çok güzel oldu. Keyifle düğünümüze gittik. Tabii ki orada yapılacak şey araç kiralamak. Otopark ve yollar bizi bayağı uğraştırıyordu. Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel Çok güzel bir yerde çok güzel bir otel. Çok güzel bir kokteyl, nikah seremonisi ve düğünümüz. Her şey çok güzeldi, çook. Güzel bir düğün ile Sevgili Tansu ve Sevgili Furkan’ın özel günlerinde mutluluklarını paylaştık. “Hep mutlu olsunlar.“ Her anı başka güzel dediğim İstanbul’da gece manzarasını da yanımıza alarak Sarıyer’e geri döndük. Işıklarla başka bir kimliği olan şehir adeta görsel bir şov gibiydi. KAPALIÇARŞI İstanbul’u hiç kimse tam olarak anlatamamış tabii ki ben de anlatamam. Kısaca gidin görün ve yaşayın diyebilirim o kadar. Allah’tan ben müzelerini, tarihi ve turistik yerlerini sık sık görüyordum pandemi öncesi. Ama yetmiyor yine de. İstanbul’daki ruh çok çekici. Çok bambaşka. Hep güzelliklerini yaşamadım elbette. İçimin burkulduğu yerler de gördüm. Örneğin o meşhur Kapalıçarşı’sına gidelim dedik. Gittik. Hatta oradan bir video paylaştım İstanbul -Kapalıçarşı diye. Sonra yazmışlar emin misin İstanbul’da olduğuna. Kendimizi Arabistan’da gibi hissettik. Çok az Türk vardı. Hatta çarşı Arap misafirlere uyarlanmış vaziyette. HA BİR DE TAKSİ Basından takip ettiğimiz kadarı ile bir taksi sorunu vardı biliyorduk. Ama yaşayınca şaşkınlıklar içinde kaldık hep. Kimse Türk müşteri almak istemiyor. Özellikle Arap müşteri bekliyorlar. Onlarca taksi ile görüştük. Onlarca bahane ürettiler. Yok trafik yoğun o bölgede, yok şu yok bu. Ve çaresizliğim karşısında bir saatlik mesafeleri yürümek zorunda kaldık hep. Kendi ülkemizde, kendi insanımızdan hizmet alamamaya gerçekten üzüldük. ÇOK GÜZEL MEKANLAR Aramızda İstanbul’u çok iyi bilen arkadaşımız imdadımıza yetişti sonra. Aracımızı kendisi kullanarak hiç taksi ihtiyacı duymadan güzelce gezdik. Ee İstanbul şoföru diye bir kavram da kendiliğinden çıkmadı tabii ki.. Hangi saatte nerden gidilir, güzel mekanlar nerede. Biz büyük bir şans elde ettik bu şekilde. Hep nokta atışlı yerlere gittik. Örneğin Sarıyer sahilindeki Uzunya, örneğin, Beşiktaş’daki The Market gibi pek çok güzel mekanda harika sunumlar ve müthiş lezzetler tattık. Bebekte dondurmamızı yedik. Balık ekmek yaptık. İstanbul’un o görkemi, ihtişamı, boğazı, larcivert suları ve ayrı bir atmosfer yaratan kalabalığı hepsi hepsi bir markaya İstanbul’u İstanbul yapmış. Bu arada Yoros Kalesi’nden İstanbul mutlaka seyredilmeli. YEDİ TEPESİ Biz bol sohbetli, çok keyifli bir yolculukla İstanbul’u keşfederken bilgilerimizi de paylaştık hep. Ama birden şu İstanbul’un yedi tepesi hangileriydi diye konuşunca orda sınıfta kaldık. İki tanesini bildik. Sonra tabii ki, Google amcadan öğrendik. Şimdi sizin de neydi o tepeler dediğinizi duyar gibiyim. Ve hemen yazıyorum. Bu yedi tepeli şehrin yedi tepesini Sarayburnu Tepesi Çemberlitaş Tepesi Süleymaniye ( Beyazıt ) Tepesi Fatih Tepesi Yavuz Selim Tepesi Edirnekapı Tepesi Kocamustafapaşa Tepesi Şarkılar, şiirler, romanlar bile seninle güzel Ey İstanbul, Ey Güzel İstanbul Sevgi ve sağlıkla kalın…