ABD’nin bu tutumu, terör destekçiliği ve terör seviciliği siyaseti devam ettikçe, Ortadoğu’dan ayağını çekmediği süre, ne Irak, ne Suriye, ne de Afganistan’daki bu durumlar son olmayacak! ABD Başkanl...

ABD’nin bu tutumu, terör destekçiliği ve terör seviciliği siyaseti devam ettikçe, Ortadoğu’dan ayağını çekmediği süre, ne Irak, ne Suriye, ne de Afganistan’daki bu durumlar son olmayacak! ABD Başkanlığına Biden’in seçilmesiyle birlikte dünya ülkelerinin siyasetinde yeni bir dönem başladı. 15 Ağustos 2021 Afganistan ve yakın çevredeki ülkeler için yeni bir dönüm noktası oldu. Bekleyelim bakalım daha neler olacak... Haberleri izliyorum. Aslında “Afganistan’daki durumun sorumlusu yıllarca dinci hegemonyayı desteklemiş Batılılardır”... Bazı çevrelerde “Afganistan’ın Başkenti Kabil’de halk Taliban’ı karşılamak için meydanlara çıktı” diye haberler aktarılıyor… Ancak ben izlediklerimin gördüklerimin arasında en anlamlısı ise Hamit Karzai Havaalanı’nda, ABD uçağına hücum eden Afganlılar ve tüyler ürperten kaçmak için uçağa tutunan ve havalanan uçaktan aşağı uçan insanlar... Bazı dış basında yapılan yayınlarda, ‘Reuters’ uzun yıllar süren savaşın yıkıcılığını şu başlıkla bizlere anımsatıyordu: Kan ve milyonlarca Dolar: NATO’nun Afganistan’daki uzun savaşı… Reuters yaklaşık 20 yıl süren savaşın ağır yükünü verilerle bize anımsatıyor... ABD’deki 11 Eylül saldırılarının yapılmasının ardından “terörle mücadele” adı altında Afganistan’a uluslararası koalisyon güçleri tarafından askerî harekât başlatılıyordu... Hem de o dönemki BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın uyarılarına rağmen... Büyük güçler terörle mücadele edecekti kendilerince... Yeni bir “Büyük Oyun muydu? Tıpkı Irak’ta olduğu gibi...” Prof. Dr. Türkaya Ataöv 2004 yılında yayınladığı “11 Eylül: Terörle Savaş mı Bahane mi?”  kitabında yaşanan süreci iyi özetliyordu... Kitapta, ABD petrol şirketlerine bölgedeki rolü ve çıkarlarına hizmet edenlerin bölge siyasetiyle olan ilişkilerinin analiziydi... NATO ve ABD öncülüğündeki uluslararası askeri koalisyondan 3500 kişiden fazla asker hayatını kaybetti. ABD Kongresinin verilerine göre bunlardan 2400 kadarı ABD askeriydi... 20.000'den fazla ABD askeri de yaralandı... 10 binlerce Afgan polisi ve askeri de yaşamlarını yitirmişti... NATO Afganistan’da sadece savaşmakla kalmadı, aynı zamanda binlerce Afgan askerini ve polisini de eğitti. ABD tek başına Afganistan’a 140 milyar dolarlık altyapı v.s. yardımı gerçekleştirdi. Askeri operasyonlar için ise 820 milyar dolar harcadı... Afganistan ve Irak operasyonları (daha sonra bunlara Arap Baharı ve Suriye eklendi) 19. ve 20.yüzyılda Britanya İmparatorluğu ve Rusya arasında Orta Asya-Afganistan üzerinde yaşanan Büyük Oyunun yenisiydi bir bakıma... Bu kez dünyada hegemon-başat güç Britanya değil, ABD... ABD bu pozisyonunu 2000’li yılların başına kadar korudu, daha sonra ise iniş süreci başladı ve bugünlere gelindi... Günümüzde yaşananların en büyük müsebbibi yine ABD ve Batılı müttefikleridir… Soğuk Savaş döneminde Jimmy Carter’in uyguladığı Carter Doktrini’nin siyasal literatürde diğer adı  “Yeşil Kuşak Projesiydi.” Komünizme karşıydı. Aynı projenin sonuçları yine karşımızda. Esas dert, bölgesel anlamda jeopolitik çıkarlar; uranyum kaynakları enerji rotaları diğer bir deyişle küresel kapitalizmin bekası... Afganistan çok etnikli bir yapıya sahip, Peştunlar nüfus olarak en büyük topluluk, onları nüfus sayısı olarak Tacikler, Hazaralar ve Özbekler takip ediyor... Çok etnikli zengin yapı maalesef küresel ve bölgesel güçlerin yönelimlerinden negatif anlamda etkileniyorlar... 21. yüzyıldayız ancak paylaşmayı ve farklılıklara saygıyı öğrenene kadar maalesef Afganistan son olmayacak...