Uydu görüntüleri, taramalar, ulusal verilerin toplamları ve yüksek teknolojinin de yardımı ile 2015 yılında elde edilen verilere göre, gezegenimiz yaklaşık 3 trilyon adet ağaç popülasyonuna ev sahipli...

Uydu görüntüleri, taramalar, ulusal verilerin toplamları ve yüksek teknolojinin de yardımı ile 2015 yılında elde edilen verilere göre, gezegenimiz yaklaşık 3 trilyon adet ağaç popülasyonuna ev sahipliği yapıyor. Nüfus ile karşılaştırıldığında, kişi başına 400- 420 kadar ağaç düştüğü hesap ediliyor. Ancak, arkeolojik veriler ve diğer araştırmalar nezdinde, son buzul çağına kadar gezegenimizin şu anki hacmin iki katı kadar ağaca sahip olduğu hesaplanmıştı. Küresel ısınma, kentleşme, orman arazilerinin türlü nedenlerle daraltılması, tarım alanlarına dönüştürülmesi gibi farklı gerekçelerle, ormanlık alanların son yüz yılda çok daha hızla tüketildiği, hacmini kaybettiği kaydedilmektedir. Bunların başında, gezegenimiz akciğerleri kabul edilen Amazon ormanlarının, madenlere, büyük ölçekli tarım alanı oluşturma faaliyetlerine kurban edilmesi gelmektedir. Diğer bir açıdan, insanlar metropollere, sahil kesimdeki şehirlere yönelirken, büyük şehirler nüfus yoğunluğu ile tabii fiziki ve coğrafi sınırlarına ulaşmıştır. Hatta Tokyo gibi bazı örneklerde, metropol sınırları, tümüyle komşu şehir yerleşkelerine dayanmış durumdadır. Bu alanlardaki nüfus yoğunluğu, hava kirliliği ile beraber, yüksek oranda betonarme sahalar oluşturmuş, oksijen kaynaklarından kopmuş durumdadır. Bu durum açıkça şehir yaşamı için az evvel bahsettiğimiz kişi başına düşen ağaç miktarı hesaplamasını önemsiz kılıyor. Şehirlerin içinde ve çevreleyen alanlardaki ağaç yoğunlukları, bu bakımdan çok daha hayati önem arz ediyor. Diğer bir kıyaslama konusu da, çok geçmiş dönemlerde değil, yakın yüzyıllarda, nüfus oranımız ile ağaç oranları arasındaki farklar. İnsan nüfusu hızla artarken, ağaç sayısının aynı hızla düşüyor olması. Bu bakış açısı ile 1500’lü yıllardaki dünya nüfusu, ve o dönemde kişi başına düşen ağaç sayısını, günümüz verileri ile karşılaştırmak gerekmektedir. Yalnızca ülkemiz açısından durumu değerlendirsek bile, tarım, sanayileşme ve iklimsel değişimlerin de tetiklediği birçok etkenin bir arada, ülkemiz coğrafyasında hızla orman sahası kaybettiğimizi göstermekte. Geçtiğimiz yıllarda aşırı sıcakların etkisi ile açığa çıkan orman yangınları büyük hacimli orman alanlarının yok olmasına neden olmuştu. Bir yandan tabiatın kendini yenilediği gerçeği, diğer yanda insanımızın, orman bölge müdürlükleri, idare ve vakıfların ormanlaştırma çabaları sürse dahi, kaybedilen alanları yerine koymak çok uzun ve meşakkatli çaba gerektirecektir. Ancak bir diğer başlık, 21 Ocak 2022 Ege Telgraf Gazetesi manşeti ile karşımıza çıktı. Kağıt üzerinde görünen, 748 bin hektar orman alanının fiilen var olmadığı, aslında birçok başka amaç için kullanılmakta olduğunu anlatan bu haber, bizler için oldukça düşündürücüdür. Aynı haberde, her yıl binlerce kaçak faaliyetin, kaçak inşaatların, kaçak kesimlerin yakalanması, bu tür usulsüzlüklere cezai işlemler başlatılması hakkındadır. Demek oluyor ki, ormanlara olan saldırı fark edilenden çok daha büyüktür. Bunların bir kısmı yasal gerekçeleri kullanarak, diğer kısmı tümüyle illegal metotlarla mevcut orman sahalarına tecavüz edilmekte olduğunu gözler önüne sermektedir. Yani bizler soluğumuzu borçlu olduğumuz ağaçlarımızı korumuyor, onlara gereken önemi veremiyoruz. Çok daha fazla alanda, çok daha etkili ağaçlandırma yapmamız gerekirken, elimizde kalanları dahi hızla kaybetme eğilimdeyiz. Özellikle şehirlerde, kaybettiğimiz taktirde bir daha yerine koymamız mümkün olamayacak, kalan son ağaçlık alanlara çok daha fazla hassasiyet göstermek zorundayız. Ancak bunu idrak ettiğimizde, anlaşılan o ki iş işten geçmiş olacak.