Son günlerde Karadeniz’de Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim sürerken, bugünlerde olması bir tesadüf değil,  7 Nisan 2014’te  Donetsk Halk Cumhuriyeti, 27 Nisan 2014’te ise Lugansk Halk Cumhuriyeti k...

Son günlerde Karadeniz’de Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim sürerken, bugünlerde olması bir tesadüf değil,  7 Nisan 2014’te  Donetsk Halk Cumhuriyeti, 27 Nisan 2014’te ise Lugansk Halk Cumhuriyeti kuruldu. Yani gerilim kuruluş yıldönümlerine denk getiriliyor... İki de Facto cumhuriyet ve Ukrayna merkezi hükümeti açısından Nisan ayı hassastır. Önce Ukrayna merkezi hükümetin iki cumhuriyete yönelik girişimlerde bulundu. Ardından Rusya iki de Facto cumhuriyetin sınırına askeri güç konuşlandırdı. Rusya’nın bu tavrı Ukrayna’daki Zelensky yönetimi tepkiyle karşıladı... Ardından Zelensky gerek ABD-NATO ve Türkiye nezdinde girişimlerde bulunarak Rusya’ya karşı denge sağlamaya çalıştı. Zelenksy, ABD ve NATO’dan yana desteği sağladı. Ardından Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan ve diğer yetkililerden de istediği siyasi desteği elde etti… Ancak bu destek siyasal alandan askeri alana ne düzeyde taşınabilir? Soru burada! Türkiye NATO üyesi olması nedeniyle Batı yanlısı Ukrayna yönetimine destek vermek durumunda kalıyor! Ancak Türkiye aynı zamanda Rusya ile büyük bir ticaret hacmine sahip, ortak enerji projelerine imza atan, S400 füzelerini Rusya’dan satın alan ve Akdeniz’de Rusya’ya nükleer santral inşa ettiren ülke... Tüm bu veriler Türkiye’nin dış politikada zor bir dönemeçte olduğunu gösteriyor, ama aynı zamanda çok yönlülük nedeniyle de “pazarlık marjının” kendiyle ilgili konularda artırma ihtimalini de yaratıyor. Yazının başında da belirttiğim üzere esas mesele Donbass değil. Dış aktörler için esas mesele Karadeniz’den Akdeniz’e ve Afrika’ya kadar uzanan jeopolitik derinlik... ABD’nin Biden yönetimi Rusya’nın Donbass sınırına asker konuşlandırmaya başlamasının ardından ABD’nin savaş gemilerinin boğazlardan geçerek Karadeniz’e gireceğini açıkladı, ancak ardından Biden-Putin diyaloguyla bu karar uygulanmadı (bilindiği üzere kıyıdaş olmayan ülkelerin savaş gemileri Karadeniz’de 21 günden fazla kalamıyorlar…) “ABD kararını niye uygulamadı?” tartışması devam ederken, Rusya Kerç (Kerch) boğazının donanmayla kapattı ve ardından Akdeniz’deki 2 savaş gemisini de Sivastopol’e gönderdi. Böylece Ukrayna’nın Azak denizindeki sahilleri şu anda Rusya donanması tarafından kuşatılıyor... Ukrayna’nın Batı yanlısı ve milliyetçi politikalarının Donetsk ve Lugansk’ta ve çevresinde yeniden nüksetmesi Rusya tarafından bu kez daha sert cezalandırılabileceği mesajı veriliyor. Öte yandan İngiltere’nin Mayıs ayı başında bölgeye savaş gemilerini göndereceği haberleri medyaya düştü. Romanya ve Bulgaristan’ın NATO’ya üye olması, Ukrayna’nın ve Gürcistan’ın NATO programlarına katılmaları ve ileride üye olma istekleri, Türkiye ile askeri iş birlikleri Rusya’yı Karadeniz’de oldukça rahatsız ediyor... Rusya’nın 2015 yılında yayımladığı Rus Deniz Doktrininde de açıkça Karadeniz (Krasnadar Bölgesi) ve Akdeniz arasında ticaret rotasının güçlendirilmesinden bahsedilmekle birlikte Kızıl Denizde-Afrika kıtasındaki ilişkiler ve Hint okyanusundaki etkinlik alanı da unutulmuyor. Bu bağlamda da Sudan’da Rus deniz üssünün inşa edilmesi ve 25 yıllık bir süre Rusya’nın kullanılması için Sudan hükümetiyle Aralık 2020’de bir anlaşma imzalanıyor... Rusya’nın Suriye’deki rolü malum, Mısır’daki Sisi yönetimiyle enerji ve ticaret alanındaki ilişkileri var. Sonuç olarak Rusya-Ukrayna gerilimi sadece Donbass’tan ibaret değil bir anlamda jeopolitiğin dünya genelinde yeniden doğuşu anlamına geliyor... Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada yaşananları daha iyi kavramak için büyük resmi iyi okumalıyız diye düşünüyorum...