Belli ki Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın reytingi giderek düşüyor. Korona virüs bulaşan hasta sayısı bu kadar artarken, insanların böylesine vurdumduymaz oluşunu başka türlü açıklamak mümkün değ...

Belli ki Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın reytingi giderek düşüyor. Korona virüs bulaşan hasta sayısı bu kadar artarken, insanların böylesine vurdumduymaz oluşunu başka türlü açıklamak mümkün değil. Üstelik bir de gerçek vakaların ve ölümlerin Bakan’ın açıklamalarının 10 kat fazlası olduğu iddiaları ayyuka çıkmış durumda. Memleketin bir bölümü bunları tartışırken, bir başka kesim hiçbir şey olmamış gibi hayatını sürdürüyor. Virüs taşıdığı için karantina altında olması gereken teyzem binmiş otobüse düğüne gidiyor. Kardeşini korona virüs bulaştığı için kaybeden amcam ise bütün mahalleyi toplamış taziye yemeği veriyor. Bunlara benzer o kadar çok olay var ki… Demek ki bunca olaya rağmen hala durumun vahameti anlaşılamamış. Demek ki ekranları parselleyen bilim insanları boş konuşuyor. Pandeminin ilk günlerinde sohbetlerin konusu genellikle bu illet olurdu. Normalleştik ya… Artık mevzuya giren yok neredeyse. Hatta durumu sıradanlaştırmaya çalışanların sayısı giderek artıyor. Bunlardan bazıları tehlikenin abartıldığını savunuyor. Destekçileri, her yol gripten ölenlerin istatistiklerini anlatıyor. Bu çelişkiler içinde yuvarlanıp giderken, bir bir yeni yasaklar geliyor. Gelmeye devam etmesi de kaçınılmaz. Sadece bizim için geçerli değil bu tablo. Dünyanın pek ülkesinde üç aşağı, beş yukarı aynı. Hatta en gelişmiş ülke sandığımız Amerika’da bile… Geçtiğimiz günlerde Amerikan Sağlık Bakanlığı, bağımsız bir araştırma şirketine korona virüse yakalananlarla ilgili bir araştırma yaptırmış. Örnek alınması gereken sonuçlar var: İlki bu illet en çok maske-mesafe ve hijyen üçlüsü. Bu 3 faktörden ne kadar uzaklaşıyorsan, korona virüse o kadar yaklaşıyorsun. İkincisi ise kalabalıklar. Ne kadar çok kalabalığa karışırsan riskin o kadar artıyor. Amerika’da yapılan araştırmada, virüsün en çok nerelerden kapıldığı sorusuna da cevap aranmış. Yanıtını tahmin etmek zor değil; Meğer virüsün en çok yayıldığı yerler restoran, cafe bar gibi insanların topluca bulunduğu mekanlarmış. İnsanoğlu yemek yerken veya bir şey içerken maskesini çıkarmak zorunda olduğuna göre bulaş riskinin yüksek olması kadar doğal ne olabilir? Tekrar bize dönersek… Her ne kadar araştırma Amerika’da da yapılmış olsa, Amerikalı da bizim gibi etten-kemikten meydana gelen ademoğlu değil mi? Demek ki aynı riskler bizim için de geçerli. Tabii ders çıkartabilirsek. Unutmayalım ki, Amerikalı gereken dersi çıkartamadığı için bu halde…