“Hayat bazen bir şifa verme çabasıdır. Ötekine, kendimize ve bütün varlığa” demiş Kemal Sayar… Ne kadar da doğru söylemiş. İnsanoğlunun uzak yerlerde aradığı şifa bazen tam da kendi içindeymiş. Bugün...

“Hayat bazen bir şifa verme çabasıdır. Ötekine, kendimize ve bütün varlığa” demiş Kemal Sayar… Ne kadar da doğru söylemiş. İnsanoğlunun uzak yerlerde aradığı şifa bazen tam da kendi içindeymiş. Bugün size benliğinizden çıkan ve sizi iyileştiren bir yöntemden bahsetmek istiyorum; PRP yani Platelet Rich Plasma! Damarlarımızda dolaşan hayati sıvı olan kan vücut ağırlığımızın 3’te 1’ini oluşturur. Kanın hücresel elemanları dışında kalan sıvı kısmına “plazma” denir ve plazma, aminoasitler, karbonhidratlar, elementler gibi önemli maddelerin dokulara taşınmasını sağlar. Kandaki önemli hücrelerden biri trombosit yani platelettir. Tromboistlerin temel görevi; damar bütünlüğü bozulduğunda kanamayı durdurmak ve iyileşmeyi başlatmaktır. Trombositler içinde pek çok büyüme faktörleri ve sitokinler içerir. Trombositler bu özellikleri nedeniyle yaraların iyileşmesini sağlar. Trombositlerin bu faydaları fark edildiğinden bu yana tıp alanında pek çok şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Hasarlı dokuların normale dönmesini sağlamak için kullanılmış ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Hastanın kendi kanı alınıp mekanik uygulamalara tabii tutularak trombosit yani platelet yoğunluğunun arttırılması ile elde edilen preparat, PRP olarak adlandırılmaktadır. Uzun zamandır aktive edildikleri zaman trombositlerin büyüme faktörleri diye bilinen iyileştirici proteinleri salgıladıklarını biliyoruz. Büyüme faktörleri dokuları iyileştirir ve yenilerler. Ayrıca kök hücrelerini aktive ederler. ​Bu uygulama ile kişiden alınan küçük miktarda kan, santrifüj işlemine tabi tutulduktan sonra platelet yönünden zengin plazma elde edilir. Bu plazma çok küçük bir enjeksiyonla, cildin uyuşturulmasının hemen ardından problemli bölgelere enjekte edilir. İşlem ağrısızdır. Uygulama 40 dakika sürer. Kişi çıktığında kızarıklık, morarma gibi etkileri olmadan günlük yaşantısına devam eder. Uygulamadan bir hafta sonra etki başlar. Ciltte fark edilir bir parlaklık ve canlanma ortaya çıkar. 2 hafta aralıklarla 4 seans uygulanır. 2’nci seanstan sonra yüzdeki çizgilerde yumuşama, cilt parlaklığında artma ve deri tonunun artması fark edilir. Yöntemin üstünlüğü; etkili, doğal ve yan etkisiz olmasıdır. Saç dökülmelerinde de aynı şekilde 2 hafta aralarla uygulanır. Yeni başlayan saç dökülmelerinde 3’üncü seanstan sonra dökülmede azalma ve yeni saç çıkması gözlenmiştir. Hastalar tarafından gayet sevindirici olan bu uygulamadan 1 hafta sonra ciltte fark edilir bir parlaklık ve lekelerde açılma olmaktadır. 2’nci seanstan sonra da kırışıklıklarda azalma meydana gelmektedir. Şu ana kadar tedaviyi yarım bırakan hastamız hiç olmamıştır. Oluşan etki kalıcıdır. İstenirse yılda bir kez tekrarlanabilir. Tıpta bu yöntem başka alanlarda da başarı ile kullanılmaktadır. İyileşmeyen yaralar, göz kuruluğu, eklem yaraları gibi… Burada amaç, dokunun yenilenmesini sağlayan platelet hücrelerini konsantre bir şekilde elde etmek ve bu konsantreyi ciltteki hasarlı bölgelere vererek dokunun yenilenmesini sağlamaktır. Sağlanan gençleştirici etki ve dolgu, benzer uygulamalarda elde edilen etkiler gibi sadece belirli alanlarda yoğunlaşmış değildir. Tüm yüze uygulanır ve daha kalıcıdır.