Dünyamız ne kadar çok zenginlik ve güzellik barındırıyor hiç düşündünüz mü? Çok uzak yerlerde aradığımız şifa bile aslında tam yanı başımızda… Ozon üç oksijen atomundan oluşan, oda sıcaklığında renks...

Dünyamız ne kadar çok zenginlik ve güzellik barındırıyor hiç düşündünüz mü? Çok uzak yerlerde aradığımız şifa bile aslında tam yanı başımızda… Ozon üç oksijen atomundan oluşan, oda sıcaklığında renksiz karakteristik kokulu bir gazdır. Ozon normal olarak doğada çok az miktarlarda bulunur. Bulutlu ve yağmurlu havalarda şimşek çakmasıyla oluşan yüksek elektrik arkları havadaki ozon yoğunluğunu artırır. Biz bunu yağmur ve toprak kokusu olarak hissederiz Medikal Ozon ise yüzde 5 ozon ve yüzde 95 saf oksijen karışımından oluşmaktadır. Bu karışım özel bir jeneratör tarafından saf medikal oksijenden üretilmektir. Tıbbi ozonun yaklaşık yüz yıldır topikal olarak bakteri, mantar öldürücü ve virüslerin çoğalmasını durdurucu dezenfektan özelliği olduğu bilinmektedir.1950’li yıllardan sonra tıbbi cihazların gelişmesiyle istenildiği miktarda dozu ayarlanabilen ozon tıpta daha yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. ‘Peki, bu yöntem nasıl uygulanıyor?’ dediğinizi duyar gibiyim… Yaşam kaynaklarımızdan biri olan oksijen, tıpta tedavi amacıyla iki farklı yöntemde kullanılabiliyor. Bunlardan ilki olan ‌normobarik oksijen, özellikle hastane kliniklerinde solunum güçlüğünün yaşandığı akut durumlar veya ‌KOAH (Kronik ‌Obstrüktif Akciğer Hastalığı) hastası bireylerde kullanılan oksijen tedavisidir. İkincisi, yani ‌hiperbarik oksijen ise atmosferden çok daha yüksek bir basınç altında ve yüzde yüz oranında oksijen içeren ortamlarda uygulanan tedavi yöntemidir. Normalde havada yaklaşık olarak yüzde 21 oranında oksijen bulunur. Ozon terapisi esnasında yüksek basınç altında yüzde yüze kadar çıkarılan oksijen oranı sayesinde plazma içerisinde çözünen oksijen miktarı arttığından çevre dokulara ulaşan oksijen de artar. Bu sayede damar hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığın tedavisi mümkün hale gelir. Birçok hastalığın tedavisinde kullanılan oksijen terapisi hastaların sıklıkla seçtiği yöntemlerden… Özellikle kanser hastalarında tamamlayıcı tedavi olarak tercih edilen ozon terapisi, bağışıklık sisteminin aktivasyonunu artırıp kanserle savaşa hücrelerin üretimini destekliyor. Aynı zamanda zindelik vermesi sebebiyle de kemoterapinin olumsuz etkilerinin azaltılmasında da önemli bir rol oynar. Ozon tedavisinin en sık kullanıldığı hastalık dolaşım bozukluklarıdır. Özellikle diyabet hastası bireylerde görülen ayak bölgesinde uyuşma, karıncalanma, üşüme ve ağrı gibi rahatsız edici sorunlar hastalığın yol açtığı dolaşım bozukluğundan kaynaklanır. Bu hastalarda dolaşım bozukluğunun yol açtığı etkiler ‌hiperbarik oksijen tedavisi ile büyük oranda önlenebilmektedir. Ozon tedavisinin sınırlı sayıda bireyde görülen yan etkilerinden birkaçı ise basınca bağlı olarak orta kulakta travma oluşumu, görme bozukluğu, kapalı ortamda yapılan tedavi nedeniyle klostrofobi (kapalı alan fobisi) sorununun ortaya çıkması ve nefes alırken ağrı oluşumudur. Son olarak her zaman söylediğim gibi… Sağlık konusunda kendinizi uzman hekimlere emanet edin… Sağlıklı ve güzel haftalar dilerim…