Türkiye iki turlu seçim deneyimini Cumhuriyet tarihinde ilk kez deneyimledi. Zaten hali hazırda politik gündeme takılmış bir ülke için daha çok siyaset konuşma ve gerçek sorunlardan uzaklaşma dönemi g...

Türkiye iki turlu seçim deneyimini Cumhuriyet tarihinde ilk kez deneyimledi. Zaten hali hazırda politik gündeme takılmış bir ülke için daha çok siyaset konuşma ve gerçek sorunlardan uzaklaşma dönemi gibi bir dönemdi bu. Yurdun dört bir yanında vaatler havada uçuşurken seçim süreci mevcut sorunların göz ardı edildiği oy karşılığında her türlü şeyin söylenebildiği her türlü vaadin verilebildiği, rasyonel olmayan birçok yöntemle karşı karşıya geldik. ‘Ama montaj, ama bu, ama şu’ cümlesinin damga vurduğu ikinci tur seçim süreci daha milliyetçi, güvenlikçi ve korumacı bir dille ilerledi. Sonucu kaygılar belirledi desek daha doğru olur sanırım. Muhalefet partilerinin seçmeni neden tam anlamıyla ikna edemediği, toplumun kaygılarına yanıt vermekte neden güçlük çektiğini düşünmesi ve kendini sorgulaması şart. Zira seçimden seçime gördüğümüz ve analiz edebildiğimiz seçmen davranışlarındaki değişiklikler aslında siyasi partilerin değişmeye zorlanan politikalarının da belirleyici olarak okunuyor. Liderlerin ağzından çıkan her cümlenin toplumun en az yarısından bir fazlasının izlemek istediği güzergahı yansıtan, dünyadaki güncel gelişmeler ve siyasi konjonktürün getirdiği dar çerçevede ilerlediğine tanık olduk. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 yılı aşan iktidarında toplumsal beklentiler ve geneli kapsayan yol değişikliklerine bu açıdan bakmak anlamlı olabilir. Birçok muhalifin de dediği gibi benzer şeyler yaparak farklı sonuçlara ulaşmaya çalışmak ne kadar mantıklı ve gerçekçi, herkesin düşünmesi gerekiyor. 31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçim sürecine kadar ülkemizin bu yoğun siyasi gündemden çıkmasını beklemek çok iyimser bir yaklaşım olur. Döviz kuru şokları ve vatandaşın ekonomisinin yerel seçimlere katkısı ne olacak bilinmez ancak özellikle gençlerin, seyahat severlerin, dünyayı keşfetmek isteyenlerin yakın gelecekteki birçok hayalinin sekteye uğrayacağı çok açık.

VİZE SORUNU

Avrupa ülkelerine gitmek isteyenlerin alması gereken Schengen vizelerinde Türk seyahat severlerin bürokratik evrak ve benzeri dertlerinin yanı sıra bir de randevu çilesi eklendi. Avrupa seyahati için paket tur satın alan ya da bireysel çabalarla seyahat etmek isteyen Türk vatandaşları hem yüksek vize reddi hem de bulunmayan randevular nedeniyle planlarını ötelemek ya da tamamen iptal etmek durumunda kalıyor. Vize reddi oranında Rusya, Suudi Arabistan, İran ve Ukrayna’nın bile gerisine düşen Türkiye, yakın geçmişte vize serbestisi umudunu tartışırken vizesiz Avrupa seyahati konusunda yakın gelecekte bir gelişme görünmüyor maalesef. Ekonomik sıkıntılar, gelecek kaygısı, niteliksiz eğitim süreçleri, yüksek kiralar, yurt sorunu, yüksek enflasyon ve gıda fiyatları derken bundan sonra hep birlikte ülke gündemine yoğunlaşmamız gerekiyor.