Her yılın sonunda yapılan tartışma, asgari ücret ne kadar olmalı? Asgari ücretin ne kadar olacağı ya da olması gerektiği ile ilgili yapılan tartışma ve görüşmeler her yıl olduğu gibi bu yılda ülke gü...

Her yılın sonunda yapılan tartışma, asgari ücret ne kadar olmalı? Asgari ücretin ne kadar olacağı ya da olması gerektiği ile ilgili yapılan tartışma ve görüşmeler her yıl olduğu gibi bu yılda ülke gündemini epeyce meşgul edeceğe benziyor. Asgari ücret, milyonlarca çalışanımıza ödenecek maaşının tespit edilmesinde, yani evine götüreceği iki lokma ekmeği kuru kuru mu yiyecek? Ekmeğin yanında katık olacak mı? Yönünden bakıldığında oldukça önemli. Asgari ücret bir işçiye ödenecek en alt limitteki ücreti belirler. Asgari ücret alan bir baba, eşi ve iki çocuğuyla kimseye muhtaç olmadan geçimini idame ettirebilmelidir. Normal şartlarda, asgari ücreti, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum, işyerlerinin kaynak durumu ve işverenlerin karşılıklı güç dengeleri belirler. Sağlıklı bir asgari ücretin belirlenmesi için öncelikle Asgari Ücret Tespit komisyonun tarafsız olması gerekir. İşçi, işveren ya da hükümetin lehine oluşmuş olan bir komisyondan sağlıklı karar çıkmaz. Asgari ücreti, yasa gereği 5'er işçi, işveren ve devlet temsilcisi olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor. Komisyonda, işveren tarafını Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), işçi tarafını ise en fazla üyeye sahip olan işçi konfederasyonu, geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yılda en fazla üyeye sahip olduğu için, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) temsil ediyor. 2020 yılında asgari ücret, bekar bir işçi için, aylık net 2 bin 324 lira 71 kuruş. Asgari ücretin işverene toplam maliyeti ise; 2 bin 943 lirası brüt asgari ücret, 456 lira 17 kuruşu sosyal güvenlik primi, 58 lira 86 kuruşu işveren işsizlik sigorta fonu olmak üzere 3 bin 458 lira. Bir tek işçi çalıştıran bakkal Mehmet amcanın cebinden her ay 3.458 TL çıkacak. Tabi işçimizin uzun süreli çalışması durumunda, kıdem tazminatı da maliyetlere eklenecek. Her bir asgari ücretlinin maaşından 1.134 TL devlete gidiyor. Yani asgari ücretlide en önemli konu, vergi yükü. Asgari ücretten verginin kaldırılması konusunda devlet büyüklerimizin defalarca söz vermesine rağmen, yıllardır bu konuda hiçbir girişimin yapılmamış olması üzücü ve düşündürücü. Vergi yükünün kaldırılması veya minimum seviyeye çekilmesiyle hem işveren rahatlatılabilir. Hem de işçinin eline iki kuruş fazla ücret geçmesi sağlanabilir. Asgari ücretin açıklanan enflasyon oranında, yada birkaç puan üzerinde açıklanması muhtemel. 2021 yılı için beklenti 2.600-2.700 TL civarında. Tabi önemli olan asgari ücretin ne kadar artacağı değil, asgari ücretin alım gücü. Bu günün şartlarında, geçim endeksi açısından bakıldığında asgari ücretin dört kişilik bir ailenin geçimini sağlayacak bir  rakam olmasını beklemek gerçekten uzak, hayalcilik olur. Asgari ücretin belli bir düzeyde olması başka bir deyişle, “insani temel gelir” olarak tarif edilen, zorunlu ihtiyaçların karşılanacağı seviyede bir ücret olması, sosyal adalet, toplumsal huzur, toplumsal barış ve demokratik ortamda siyasi tercihlerin sağlıklı şekillenebilmesi bakımından bile önemlidir. Mesela 2003 yılında asgari ücret 318 TL iken çeyrek altın 22 TL. Yani bir aylık ücretle yaklaşık 14 adet çeyrek altın alınabiliyormuş. Bu gün 2.324 TL olan asgari ücretle (2.324:730) yaklaşık 3 adet çeyrek altın alınabiliyor. Alım gücü hesaplamalarında elbette pek çok kriter bulunmaktadır. Ancak altın tüm dünyada alım gücü hesaplamalarında oldukça önemli bir veridir. Özetle; Asgari ücret tespit komisyonu 5 işçi, 5 işveren ve 5 hükümet temsilcisi tarafından oluşturuluyor. Mevcut hükümeti temsil eden 5 üye ve 5 işveren birlikte hareket edeceğine göre, 5 işçi temsilcisinin komisyonda yapacağı çokta bir şey yok. Yani 5, 10’dan büyük değil.