Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü kaybedişimizin üzerinden tamı tamına 84 yıl geçmiş. Yarın Atamızı bir kez daha hasret, minnet ve şükranla anacağız. Her yıl olduğu gibi sabah saat 9’u beş geçe T...

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü kaybedişimizin üzerinden tamı tamına 84 yıl geçmiş. Yarın Atamızı bir kez daha hasret, minnet ve şükranla anacağız. Her yıl olduğu gibi sabah saat 9’u beş geçe Türkiye’de hayat duracak. Sirenler çalacak ve biz evde, işte, yolda ve arabamızdan inerek Atamıza olan derin saygımızı icra edeceğiz. Aynı zamanda tabii ki Anıtkabir’de ve alanlarda törenler olacak. Ben bir kez daha Ulu Önderimiz‘e minnet ve şükranlarımı bu nacizane köşemden sunmak istiyorum. Ruhu şad, mekanı cennet olsun! Bu vesile ile bir de kendi kendime soruyorum: Acaba bu ülkeyi büyük bir badirenin eşiğinden kurtaran. Ülkede bir devlet ve Cumhuriyet kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e layık mıyız? Geçtiğimiz günlerde 30 Ağustos gibi bir büyük zaferi, 9 Eylül gibi dev bir kurtuluşu, 29 Ekim gibi kutlu ve mutlu bir bayramı idrak ettik. Bunların hepsi, Türk Milleti’nin şanı ve şerefidir ve dünyada, bu topraklarda varoluşunun nişanesidir. Tüm bu zaferleri topyekün bu milletin evlatları, Ulu Önderimiz’in liderliğinde başarmıştır. O sebepledir ki, bugün bu toprakların üzerinde hür ve müreffeh bir hayat yaşamaktayız. Elbette bu ülke biz sahip çıktığımız takdirde Atatürk’ün dediği gibi, ilelebed payidar kalacaktır. Maalesef, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, Atatürk ile meselesi olanlar hep olmuş ve olacaktır. O’nun kurduğu Cumhuriyeti beğenmeyip, istemeyenler, nimetlerinden her an faydalanmalarına rağmen bu ülkede yaşamaktadır. Böylelerine ne denir, gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum. Bu ülke insanı tarihi ile övünmelidir. Bugün krizlerle, pandemilerle, savaşlarla ve yıllardır süren istikrarsızlıklarla mücadele eden yaşlı dünyamızda, Asya ile Avrupa arasında bir istikrar adası olan ülkemizde barış ve kardeşlik içerisinde yaşamaya çalışıyorsak bu bizim için büyük bir nimettir. Ve bizler bu nimeti yarın bir kez daha özlemle anacağımız Atamıza borçluyuz. Bence Türk insanı, kendisini yönetenlerden tutun da en küçük ferdine kadar, "Biz Atamıza, O’nun ve silah arkadaşlarının binbir güçlük ve meşakkatle yokluk içerisinde kurduğu bu Cumhuriyete layık mıyız diye sormalıdır. Bunu sormak zorundadır. Bakmayın siz, toplumun bazı kesimlerinden çıkan çatlak seslere. Atatürk’e, Cumhuriyete ve inkılaplarına dil uzatanlar, hiç de doğru birşey yapmıyorlar. Toplumdan gelen tepkileri görüp belki de sonradan pişman oluyorlar ama nafile. Bence artık bu talihsizliklere son verilmelidir. Tarihi yargılamayı bırakmalı, ondan ders alarak, bu ülkeyi kurtaran ve kuranlara minnet ve şükran duymalıyız. Bugün ülke olarak zor günlerden geçtiğimizi kimse inkar edemez. Dünya ile birlikte pandeminin tetiklediği ekonomik kriz, bizleri derinden etkiliyor. Milyonlarca insanımız belkide yaşama savaşı veriyor. Bu sıkıntılar yüzünden birbirimize kızıp, kavga ve tartışmalara girişiyor, en yakınlarımızı dahi yok yere kırıyoruz. Ancak tüm bunlara rağmen Türkiye’de çok güzel işler de başarılıyor. Sanayi bölgeleri kuruluyor, fabrikalar açılıyor. Bakın yerli ve milli ilk elektrikli otomobilimiz Togg bile ne kadar büyük sükse yarattı. Savunma sanayiimizde gerçekleştirdiğimiz yenilikler. İHA ve SİHA’larımız, Anadaolu TCG uçak ve İHA gemimiz, insansız savaş uçağımız Kızılelma bunlardan sadece bazıları. Bunları Türk insanı, Türk mühendisleri yapıyor. Her ne kadar gençlerimizin imkansızlıklardan dolayı yurtdışına kaçtıkları söyleniyorsa da, bence bir o kadar da tersine dönmüş bir beyin göçü yaşanıyor. Dış ülkelere muasır medeniyetleri gören ve kendilerini yetiştiren bu insanlar sayesinde bu ülke layık olduğu yere gelecektir. Kimse bu ülkeye umutsuzluk aşılamasın. Bunu her ne sebeple yapanlar, yine hatırlatıyorum, yarın 84. ölüm yıldönümünde anacağımız Atamıza asla ve asla layık olamazlar. Layık olabilmek için O’nun ilkelerini ve ınkılaplarını, amasız, fakatsız, sözde olmadan özde uygulamak zorundayız. Ataürk’ü sevmeyenlere, sevmek istemeyenlere ve O‘nu kullanarak bir yerlere varmak isteyenlere Durun Artık demek zorundayız. Bu çok iyi bilinmelidir ki her Türk evladının üzerine büyük bir vazifedir. Bu duygu ve düşüncelerle, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha saygı, minnet ve şükranla anıyorum. Ruhu şad olsun...