Ülke işgal altındaydı...

Ülke işgal altındaydı... Ermeniler, Afyonkarahisar'da babası Ömer'i katletti... Suyu sert, insanı mert Bozkır'ın yeni yeni süt dişleri dökülen 8 yaşındaki evladı Ömeroğlu Hüsnü'nün gözünden bir damla bile yaş düşmedi. Ağlayan anasını teselli etti... 'Babamın kanı yerde kalmayacak, sil gözünün yaşlarını' dedi. Kendisi küçük, yüreği büyük Hüsnü vatan mücadelesine katılmaya karar verdi. Bir sabah tan ağarmadan kağnı arabasıyla evlerinin önüne geldi. Uyuyan annesini kaldırdı. 'Ana, ana haydi hazırlan. Gün büyük gün cepheye gidiyoruz. Kağnı mühimmat dolu. Bunları yetiştirmemiz lazım' dedi. Anası, çaputtan çarığını ayağına geçirdi. Yemenisini daha bi sıkı bağladı... Ermenilerin kalleşçe öldürdüğü kocasının yeleğini oğlu Hüsnü’ye giydirdi. Cephane, erzak dolu iki öküzün çektiği kağnıyla birlikte, omuzlarına yükledikleri mermilerle, Bozkır'ın bitmez çorak topraklarında yola koyuldu ana oğul. Gece, gündüz demeden yürüdüler, yürüdüler... Kağnının yükü fazla olduğundan, binmeyi bile düşünmeden, dağ, bayır, dere, tepe demeden, yorulmadan, usanmadan, uyumadan, dinlenmeden yürüdüler. Ayakları patlamak üzereydi Dumlupınar'a yaklaştıklarında... Gece yarısını çoktan geçmişti vakit. Kara bulutlar kaplamıştı gökyüzünü. Zifiri karanlıktı etraf… Annesi seslendi Hüsnü'ye, 'Oğul yağmur yağacak sanki, yeleğinin önünü kapat' diye. Hüsnü, yeleği çıkardı üzerinden... 'Yağmur yağar, bu cephane ıslanırsa patlamaz' dedi, babadan kalan emanet yeleği mühimmatın üzerine serdi. Gecenin sessizliği bozuldu bir anda... Silahlar patladı, mermiler vızır vızırdı. Düşman, ana oğulu çapraz ateşe tuttu. Mustafa Kemal Paşa'nın vatan savunmasına katılan en küçük silah arkadaşı Hüsnü, oracıkta şehit düştü. Anası yaralandı. Şehit Hüsnü'nün annesi Türk askerinin müdahalesiyle kurtarıldı. Cephane, cepheye ulaştırıldı. Efe köylü Osman Çavuş’a teslim edildi. Yaralı ana, oradakilere seslendi.... 'Bu mermilerle hem erimin, hem de oğlumun intikamını alın. Vatanı kurtarın' dedi. Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Taarruzu, Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusunun işgalci güçlere son ve kesin darbeyi vurmasını sağlamak ve Anadolu'dan atmak için planladı… Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 20 Temmuz 1922'deki oturumunda kendisine dördüncü kez olmak üzere Başkomutanlık yetkisi verilen Mustafa Kemal Paşa taarruz kararını haziran ayında almış ve hazırlıkları gizli olarak yürütmüştü. Büyük Taarruz Ağustos'un 26'sını 27'sine bağlayan gece Afyon'da başladı, Aslıhan civarında kuşatılan düşman birliklerinin Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat idare ettiği Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde imha edilmesi ile Türk ordusunun zaferiyle sonuçlandı... Konya Bozkırlı 8 yaşındaki Ömer oğlu Hüsnü ile birlikte 11 yaşındaki Ali oğlu Süleyman ile Hadimlili 14 yaşındaki Hüsmen oğlu Alişan da vatanın bağımsızlığı uğruna Dumlupınar'da şehit düştü... 30 Ağustos işte budur... Bu vesileyle, Türkiye Cumhuriyeti devleti, milletiyle bölünmez bir bütündür, Türk milleti, milli birlik ve beraberlik şuuru içinde, sonsuza kadar ilelebet hür ve bağımsız yaşayacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyor, bu şanlı zaferi bize yaşatan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi şükran, minnet ve rahmetle anıyorum.