Atatürk’e yakınlığıyla birçok olaya tanıklık etti. 24 Temmuz’un Basın Bayramı olarak kutlanmasına katkı sundu. Kitapları, t...

Atatürk’e yakınlığıyla birçok olaya tanıklık etti. 24 Temmuz’un Basın Bayramı olarak kutlanmasına katkı sundu. Kitapları, tanıklıkları gündem oldu. İşte Falih Rıfkı Atay... Kurtuluş Savaşı’nı desteklediği için Damat Ferit Hükümeti idamını istedi. Atatürk’ü tanıtan anılarıyla ünlendi. CHP içindeki tartışmalarda yerini aldı. 1923’ten 1950’ye daima milletvekili oldu. Ölümü de ülke genelinde büyük yankı yarattı. Falih Rıfkı Atay, 20 Mart 1971’de vefat etti. Yazdıklarıyla hala gündemde…. Sakarya- Kaynarca- Topçu köyü, Dırmandılar Mahallesi’nden İstanbul’a yerleşmiş bir ailenin çocuğu olan Falih Rıfkı Atay, 26 Aralık 1894 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Hoca Hilmi Efendi, annesi Huriye Cemil Hanım idi. Ortaokulu Mekteb-i Tahsil Mektebinde, lise öğrenimini Mercan İdadisinde tamamladı. İdadide edebiyat öğretmeni olan Celal Sahir Bey (Erozan) ile kendisinden bir ileri sınıfta okuyan Orhan Seyfi (Orhon), edebiyat zevkinin gelişmesine yardımcı oldu. II. Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılında girdiği Darülfünun Edebiyat Fakültesini 1912’de bitirdi. 1911’de ilk yazıları Servet-i Fünûn dergisinin genç yazarlara ayrılan ek sayfalarında yayımlandı. Tecelli (1911) dergisi ile Süleyman Bahri'nin yönettiği Kadın (1912) dergisinde Cenap Şahabettin ile Ahmet Haşim'in eserlerini hatırlatan şiirleri çıktı. 1912’den itibaren Tanin gazetesinde düzyazılar yayımladı. 1913’te memuriyet hayatına başlayan Falih Rıfkı, Sadaret ve Dâhiliye Nazırlığı kalemlerinde çalıştı. Dâhiliye Vekili Talat Paşa ile birlikte resmî görevle Bükreş’e gittiğinde Tanin gazetesine röportajlar gönderdi. Bu dönemdeki yazıları, Türkçülük ve Türkçecilik akımlarının etkisini taşıyordu. I. Dünya Savaşı’nda yedek subay olarak Suriye'ye gitti ve Cemal Paşa’nın özel kâtipliğini yaptı. Suriye ve Filistin'deki savaş anılarını Ateş ve Güneş (1918) kitabında topladı. Cemal Paşa’nın Bahriye Nazırı olması üzerine Kalemi Mahsusa müdür yardımcılığına getirildi. (1917) 1918’de Ali Naci (Karacan), Necmettin Sadık (Sadak) ve Kazım Şinasi (Dersan) ile birlikte Akşam gazetesini kurdu. DESTEKLEYEN YAZILARI Akşam gazetesinde Türk Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen yazılar yazdı. Damat Ferit Paşa Hükûmetinin vatanseverleri yargılamak üzere kurduğu, halk arasında "Kürt Nemrut Mustafa Divanı" diye anılan mahkemede Türk Kurtuluş Savaşı'nı destekleyen yazıları nedeniyle idamı istenerek yargılandı. İkinci İnönü Muharebesi’nin kazanılması üzerine Divanıharp tutumunu değiştirince idamdan kurtuldu. Millî Mücadele'yi destekleyen yazılarını Tanin ve Hâkimiyet-i Milliye gazetelerinde sürdürdü. 10 Eylül 1922’de Anadolu’ ya geçti. Savaşın ardından "Tetkik-i Mezalim Heyeti"nde görevlendirilen Falih Rıfkı; Halide Edip, Yakup Kadri, Mehmet Asım ile birlikte Yunan ordusunun yakıp yıktığı yerleri saptamak üzere tüm Batı Anadolu’yu dolaştı. 1950’YE KADAR MİLLETVEKİLİ 1923’te TBMM’ye girdi ve aralıksız 27 yıl milletvekilliği yaptı. 1923-1934 arasında Bolu, 1935-1950 arasında Ankara milletvekili olarak Mecliste yer aldı. Önce Bolu'dan, sonra ise Ankara'dan milletvekili oluşunu 1945 yılında Baki Süha Ediboğlu'na şöyle açıkladı: "Ben evvelce Bolu mebusu idim ve o zaman bütün ormanların tahrip edilme devri idi. İntihap dairemden her dönüşte ormanları müdafaa eder, şiddetli tedbirler isterdim. Hâlbuki Bolu'nun nüfuzluları hatta eski baltalık usulüne alışan köylüleri, bu disiplinlerin aleyhinde idiler. Nihayet, 'Bu adam bizim değil, ormanların vekili!' diye şikâyetlerini sıklaştırmışlar. Bir intihap devresinde Atatürk, 'Onu ağaçsız bir yerden mebus yapalım!' demiş. O zamandan beri Ankara mebusuyum." Bir yandan da çeşitli tarihlerde Hâkimiyet-i Milliye, Ulus, Milliyet gazetelerinde başyazarlık yaptı. Köşe yazılarında Atatürk Devrimleri’ni ve Batılılaşmayı savundu. Yeni Türk alfabesinin hazırlanması ve uygulanması sırasında Dil Encümeninde görev aldı. Ulus gazetesinin başyazarlığını yaptığı dönemde Ankara şehir planı jürisinde üyelik ve İmar Komisyonunda başkanlık yaptı. Bu dönemde 1937 yılındaki Trakya Manevraları’na da katıldı. 1944 yılında yaşanan Turancılık olayları ve davaları sırasında Turancıları eleştirdi, "ırkçıların ve Turancıların, millî birliğin ve Türkiye emniyetinin tehlikesi olduklarını" yazdı. ULUS GAZETESİ’NDEN İSTİFA 1946-1950 yılları arasında, sonradan kendi ifadesiyle "1950-1960 tehlikesine" dikkat çekecek yazılar yazdı, Demokrat Partiyi eleştirdi. Cumhuriyet Halk Partisinin yayın organı Ulus gazetesinin başyazarı olarak CHP'nin aşırılarından Recep Peker ve Mümtaz Ökmen'le beraber şeflik sistemini "hortlatmaya" çalışan üçgeninin biri sayılıyordu. Bir CHP milletvekili, Falih Rıfkı'yı, "Falih o zattır ki umumi efkâr karşısında hücumu nimet, iltifatı felakettir" şeklinde anlatıyordu. CHP'nin tek parti ruhunu devam ettirmesine arzu gösteren kanadının bozguna uğraması üzerine Falih Rıfkı Kasım 1947'de Ulus'un başyazarlığından istifa ederek Cumhuriyet gazetesinin Ankara muhabiri oldu. Demokrat Partinin 1950’de iktidara geçmesinden sonra Dünya gazetesini kurarak (1952) muhalefete geçti, yeni iktidara karşı Atatürk Devrimleri’ni savundu. 27 Mayıs 1960'ta gerçekleşen askerî darbeyi destekledi ancak darbeden sonra yapılanları "Arap soluna sapmak" diye niteleyerek eleştirdi. 1960'lı yıllarda dönemin politikacılarını ve "Türkiye'deki demokrasi anlayışını" eleştirdi. Bülent Ecevit'in başını çektiği "Ortanın Solu" hareketine karşı çıktı. 1968'den sonra yaygınlaşan öğrenci hareketlerini de sert şekilde eleştirdi. Çankaya, Batış Yılları, İnanç, Atatürkçülük Nedir?, Atatürk Ne İdi?, Bayrak kitaplarını bu dönemde yazdı. 1971'deki ölümüne dek Dünya gazetesinin başyazarlığını sürdürdü. 1971 yılında gittikçe tırmanan anarşi ve terörü eleştirdi. VEFATININ YANKILARI 20 Mart 1971’den Cumartesi günü kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Ölümü TRT'nin haber bültenlerinde yer aldığında okurları ve hayranları telefon ve telgraf aracılığıyla ve bizzat Dünya gazetesine giderek üzüntülerini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Başbakan Süleyman Demirel başsağlığı mesajları yayımladı. Arkadaşı Yakup Kadri Karaosmanoğlu, "Kurtuluş ve devrim mücadelesi arkadaşım Falih Rıfkı, ölümüyle yalnız Dünya gazetesi için doldurulması güç bir boşluk bırakmayacak, aynı zamanda eşsiz bir kalem kahramanı olarak da bütün Türk basınında eksikliğini daima hissettirecektir" ifadelerini kullandı. 23 Mart 1971 Salı günü yapılan törenle Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. Cenazesine eşi ve ailesi, Devlet Bakanı Turhan Bilgin, İstanbul Valisi Vefa Poyraz, Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Faik Türün, Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Bülend Ulusu ve diğer bazı komutanlar, Basın-Yayın Umum Müdürü, İstanbul Cumhuriyet Savcısı, İstanbul Emniyet Müdürü, Türk Hava Yolları Umum Müdürü ve diğer askerî ve sivil kanat katıldı. Törende binleri bulan bir halk kalabalığı da yer aldı. ATATÜRK’E TANIKLIK Atatürk’ün çok yakınında bulunması ve önemli olaylara tanıklık etmesi yapıtlarına ayrı bir önem kazandırdı. Falih Rıfkı Atay, gezi yazılarını ve anılarını topladığı kitaplarıyla cumhuriyet döneminde bu türlerin ilk özgün örneklerini verdi. Özellikle gezdiği ülkelerde yaptığı geziler ve bu gezileri kitaplaştırması dikkat çekti. Atay, 1967'de yazdığı "Şu Geçmiş" başlıklı yazısında, eserlerindeki gezi yazılarının fazla oluşunu şöyle açıkladı: "Çocukluğumun en tatlı hatırası rıhtımda uzun sefer gemilerinin düdük sesi idi. Hamit despotluğunda Türklere seyahat yasaktı. Çocukluk özlemi içimde kalmış olacak ki otuzdan fazla kitabımın büyük çoğunluğu yolculuk yazılarıdır." Atay; sağlam, çekici anlatımı ve duru Türkçesiyle basının en usta kalemlerinden biriydi. Türkçeyi süssüz, sanatsız ama etkin kullanmayı amaçladı. Siyasi konuları işleyen fıkra ve başyazılarıyla tanınan Atay; gezi, anı, makale ve sohbet türlerinde birçok kitap yayımlamıştı. Falih Rıfkı Atay'ın kitaplarını basan Pozitif Yayınlarının; Atay'ın bazı sözlerini "sadeleştirme" amacıyla değiştirmesi, bazı sözlerini ise kitaplardan çıkarması Murat Bardakçı gibi yazarlar ve okurlar tarafından eleştirildi.