Ülkemizde son günlerde meydana gelen maden atık havuzların çökmesi, çevre derneklerini harekete geçirdi. Dernekler, “...

Ülkemizde son günlerde meydana gelen maden atık havuzların çökmesi, çevre derneklerini harekete geçirdi. Dernekler, “Doğa ve yaşam savunucuları yalnız değildir! Toprağımızı, suyumuzu, yaşam alanlarımızı hep beraber savunacağız” açıklaması yaptı Bursa Su Kolektifi; her ayın 22’sinde Bursa Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün önünde o ay meydana gelen çevre olayları ile ilgili olarak, basın açıklaması yapıyor. Bursa Su Kolektifi; Bursa’da içinde bulunduğumuz ekosistem de sadece bizlerin yaşama hakkı olmadığını, gelecek kuşaklarında bu hakka sahip olduğunu düşünen bireylerden oluşan bir yapı. Su kaynaklarımızın metalaştırılmasına, yanlış politikalar sonucu kirletilmesine ve aşırı tüketimine karşı; bilimin ışığında yerel ve bölgesel yönetimlere sesini duyurmak, su ve su ekosisteminin çeperindeki her türlü problemi savunuculuk faaliyetleri içerisinde gündem de tutmak ve yaşanabilir bir dünya için mücadele eden gönüllü insanların birlikteliği ile oluşturulmuş bir harekettir. AÇIKLAMA Dünyada ve Türkiye’de çevre ve insan hakları ihlallerinin çoğu, doğal varlıkların sömürülmesi ve küresel kapitalist sistemdeki yolsuzluktan kaynaklanmaktadır. Buna karşı tavır alan kişiler yaşam ve doğa savunucuları olduğu için güvenlikleri ve sağlıkları hiçe sayılarak saldırılara maruz kalmaktadır. Aydın’a bağlı Çine’nin Topçam köyünü talan eden Eysim Madencilik güneş ışığının bile geçemediği fıstık çamları ile dolu bir ormanı ve Türkiye’nin içme suyu kalitesi açısından 11. sırada yeralan madran suyunu bitirmiş durumda. Yaşam alanları halen büyük zarar görüyor, endemik bitkiler, ağaçlar kuruyor. Maden ocağını 2016 yılında Coşkun ailesinin evlerinin üst tarafına açmışlar ve açarken suyunu kullandıkları ailenin su yolunu da zarara uğratmışlardı. Bununla da yetinmeyip aileyi yerinden yurdundan etmek için geçtiğimiz günlerde silahlı saldırıda bulundular, konu yargıda. Daha da kötüsü madende çalışmaya ikna ettikleri köylüler, maden atıklarını solumaktan kaynaklı silikozis hastalığına yakalanıyor. Daha şimdiden iki köylü vefat etmiş, bir çoğu da hastalığın farklı evresini yaşıyor. Doğa ve yaşam savunucuları yalnız değildir! Toprağımızı, suyumuzu, yaşam alanlarımızı hep beraber savunacağız…Ancak doğa ve yaşam kendisine saygı göstermeyen sermayedarları ve siyasi bekçilerini elbet bir gün yalnız bırakacaktır. Toprağın, suyun, ormanların, kıyıların …kısaca doğanın tahribi yazıldığında; son 20 yılımız ibretlik belgelerle tarihte yer alacaktır. Siyanür başta olmak üzere zehirli kimyasallar kullanan yüzlerce maden sahasının ayrılmaz bir parçası var: Atık havuzları veya atık depolama alanları. ŞEBİNKARAHİSAR PATLAMASI "Köyümüzün hemen yakınında ve doğa harikası Çağlayan Şelalesi’nin hemen altında bulunan Nesko Madencilik AŞ ye ait, maden işlemede kullanılan zehirli atıkların depolandığı flatasyon tesislerinde dün gece, zehirli atıkların depolandığı havuzların tamamı patlamış ve depolanan tüm zehirli atıklar, tesisin hemen altında bulunan dereye kontrolsüz bir şekilde sel oluşturarak akmıştır. Bu atıkların tamamı derenin devamında bulunan Kılıçkaya Barajı’na karışmış durumdadır. Bu konuda geçmişten bugüne kadar yöre halkı, sivil toplum kuruluşları ve tüm çevre bilincine sahip olan duyarlı insanlarımız tarafından yapılan sözlü ve yazılı uyarılar, tüm yazılı başvuruların dikkate alınmaması sonucu bu çevre felaketine sebebiyet verilmiştir. Çevre Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine riayet etmeden yapılan kontrolsüz madencilik ve kontrolsüz cevher işleme ve kontrolsüz, bilinçsiz depolama sonucu bu felaketin geleceği açıkça ortada olduğu halde görevli, yetkili ve sorumlular gereğini yapmadıkları için bölgedeki tüm flora, fauna zarar görmüş ve topraklarımız, bitki örtümüz ve sularımız zehirlenmiştir. Bu duruma sebep olanlar hakkında yasal girişimler sonuna kadar yapılacaktır. Sadece ilçemizdeki madenlerin işlenmesinden oluşan atıkların değil, Giresun’un diğer ilçelerindeki madenlerin atıklarının da taşınarak depolandığı bu tesislerin patlamaya hazır bir bomba haline geldiği açıkça ortadayken büyük bir hırsla ve vahşice yapılan bu depolamaya göz yumanlar bölgede bu felaketten etkilenen tüm canlıların vebalini taşıyacaklardır.’’ Yaşanan bu çevre felaketinin şaşkınlığı henüz devam ederken bu kez Balıkesir in Ayvalık ilçesine bağlı Karaayıt Köyü yakınlarında faaliyet gösteren Bilfer Madencilik’in demir cevheri zenginleştirme tesisine ait depolama alanının atık dağı çöktü. Çöken atıktan dereye ağır metal yayıldı. EKOLOJİ BİRLİĞİ’NİN AÇIKLAMASI Söz konusu dere bölgenin sulama suyunu sağlayan ve aynı zamanda Ayvalık için ilerde içme suyu sağlanması da hedeflenen Madra Barajı'nı besliyor.Bu yılın başında yine aynı madende atık depolama alanı çökmüş ve zehirli atıklar Madra Barajı'na bağlanan dereye dolmuş, şirket atık depolama alanının çevresine beton bloklar koyarak sözüm ona önlem almıştı. Karaayıt Köyü'nün meralarına el konularak işletilen madenin açık ocak kısmı yıllardır ÇED'den muaf olarak işletiliyor. Şirketin 2020 yılında başvurduğu, ‘Ayvalık Bilfer Maden Atıkları Düzenli Depolama Tesisi Projesi’ için ise tüm itirazlara rağmen ‘ÇED Olumlu’ kararı verilmiş, karar Ayvalık Tabiat Platformu ve Ayvalık Belediyesi tarafından dava edilmiş ancak kaybedilmiş olup Danıştay'a itiraz edilmek üzere hazırlıklar sürdürülmektedir. Ayvalık Tabiat Platformu yetkilileri göreve davet etmekte ve şu taleplerde bulunmaktadır; ‘’-Felaketin boyutları incelensin, Madra Barajı dere ve civar sularda ağır metal ve kirlilik tahlilleri yapılarak sonuçlar kamuoyu ile paylaşılsın ve gerekli önlemler alınsın. -Çevre felaketine yolaçan sorumlular tespit edilerek yargılansın. -Bilfer ayazma demir madeni ruhsatı iptal edilsin ve acilen kapatılsın . -Maden ve atık alanı ivedilikle rehabilite edilsin . -Sermayeyi değil doğayı koru… -Maden kazası değil çevre felaketi… -Bilfer Karaayıt’ı terk et…’’ Dostlar, önceki basın açıklamamızda atık havuzu tehdidinin vahşi madenciliğe karşı yurttaşların yaşam alanlarını ve doğayı savundukları Yenişehir'in Kirazlıyayla köyünde de büyük bir tehlike oluşturduğuna dikkatleri çekmiştik. İnşaatı devam eden Meyra Madencilik'in ekokırım projesinde 3,8 milyon m3 lük atık barajı heyelan bölgesine, dere yatağına, Yenişehir Ovası’na, 1. derece deprem bölgesine ve köyün yerleşim alanına 100 metre mesafede inşa edilmektedir. Şebinkarahisar'da yaşanan bu felaket geleceğimize projeksiyon tutmaktan farksızdır. Meyra Madencilik projesine derhal son verin! Kurulmak istenen altın-gümüş madeni Kütahya sınırlarını aşarak, Bursa ve ilçeleriyle birlikte Manyas Kuş Gölü, hatta Susurluk Su Havzası'nı besleyen su varlıkları için de risk teşkil etmektedir. Maden sahası yoğun bir akarsu drenaj ağı içerisinde ve Emet Çayı drenaj alanında bulunmaktadır. Akarsu drenajları, birleştikleri dere ve çaylarla, Emet Çayı aracılığıyla Ulubat Gölü’ne kadar sularını taşıyacaktır. Her ortamda gerçekleri duyurmaya, denizlerimizi, akarsularımızı, göllerimizi, özgür sularımızı yağmalayanlara, kirletenlere, meta gibi alıp satanlara da hesap sormaya, suyun sesi olmaya…Her geçen gün daha da güçlü haykırarak ve mücadele ederek devam edeceğiz, AYVALIK AÇIKLAMASI Ayvalık’ta madene karşı 2008 yılından beri mücadele veriyoruz. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Ayvalık Temsilciliği, Ayvalık Tabiat Platformu ve diğer çevre dernekleri olmak üzere tek vücut olarak vermiş olduğumuz mücadeleden geri adım atmayacağız. Bu zenginleşme tesisinde sadece demir madeni değil bakır madeni de zenginleştiriliyor. Tesisten çıkan 10 yıldır biriken atıklar bir dağ oluşturdu. Bu dağın bir felaket yaratmaması zaten düşünülemezdi. Nitekim bu kazalardan biri de, Karaayıt köyüne 300 metre mesafedeki Bilfer Madencilik A. Ş. tarafından işletilen demir-bakır cevheri zenginleştirme tesisinin hemen yanımızda bulunan atık sahasında yaşandı. Atık sahası ise köye 30 metre mesafede. Yağışlarla ağırlaşan maden atıkları çökerek çevreye ve su kaynaklarına aktı. Vahşi madencilik anlayışıyla biriktirilen tonlarca atığın içerisinde bulunan ağır metaller derelere ve bu derelerin döküldüğü Madra Barajı’na döküldü. Bu yılın başında yine aynı madende 30 Ocak 2021 tarihinde atık depolama alanı çökmüş ve zehirli atıklar Madra Barajı’na bağlanan dereye dolmuş, şirket atık depolama alanının çevresine altyapısı ve drenajı olmayan beton bloklar koyarak sözüm ona önlem almıştı. Gerekli olan denetimler ve cezai yaptırımlar uygulanmadığını yaşanan ikinci felaketle görmüş olduk. Oluşan atık dağını görmenizi isterdim. Alınan önlemlerin ne kadar göstermelik olduğu anlaşılacaktır. Söz konusu zenginleşme tesisinin ruhsatı ve işletme iznin içinde Madra Barajı da bulunmaktadır. Ruhsat alanı Madra Barajı’nın memba kısmında ve beslenme alanı içerisinde yer almaktadır. Bu baraj, Ayvalık, Altınova, Bergama ve Dikili’deki verimli tarım alanlarını sulamak ve Ayvalık’ın içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmıştır. Su varlıkları titizlikle korunmalıdır. Ruhsat sahasının dışında yine mera da yeni atık depolama tesisi inşa edilecek. Şirketin talebi üzerine Balıkesir Valiliği’ndeki mera komisyonu toplantısında mera ilk önce köylüye verildi. İlk toplantıdan bir hafta sonra, tam kapanmanın başlayacağı sabah Karaayıt mah.muhtarı Balıkesir’e mera komisyonunca 2. kez toplantıya çağrıldı. Sonuç olarak; yeni atık depolama tesisi inşa edilecek mera da şirkete verildi. Hani 4392 sayılı Mera Kanunu’nun 4 ncü maddesine göre “Mera yaylak ve kışlaklar; özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zaman aşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz” idi. Madencilik şirketinin çevrede yarattığı tahribat tek değildir. Bölgede bulunan 6 tane köyün sularında yüksek oranda arsenik çıkması nedeniyle ilçe sağlık müdürlüğü tarafından bu sulara içilemez raporu verilmiş, kamuoyu baskısı üzerine BASKİ tarafından arsenik arıtma sistemi kurulmak zorunda kalınmıştır. Arseniğin sulara karışmaması için patlatma-sondaj gibi faaliyetler yürütülmesi gerekmektedir ve ne tesadüftür ki bu köylerin tam merkezinde bu maden vardır.