Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz de yaklaşık 1 yıldan beri korona ile  mücadele ediyor. Çalışanından tutun, işverenine, küçük esnafından tutun AVM sahiplerine. Doktorundan tutun, hemşiresine. Öğretm...

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz de yaklaşık 1 yıldan beri korona ile  mücadele ediyor. Çalışanından tutun, işverenine, küçük esnafından tutun AVM sahiplerine. Doktorundan tutun, hemşiresine. Öğretmeninden tutun da öğrencisine Uzun lafın kısası herkes dertli. Ben bu yazımda AVM’leri bekleyen tehlikelerden bahsedeceğim. Yakın zamanda birçok AVM’ye bankalar el koyarsa sakın şaşırmayın. Çünkü bildiğim kadarıyla birçok AVM, bankalardan dövizle kredi çekti. Bankalar da bu durumu AVM'lerin aleyhine kullanmaya başladı. Bu gidişle döviz borcu olan 250-300  dolayında AVM bankalara geçebilir Alışveriş merkezlerinin yatırımları sırasında dövizle kredi kullandığını hepimiz biliyoruz. Bilindiği gibi bir ara dövizle borçlanmak TL’ye göre daha uygundu. Sektörün borçları döviz cinsinden, kiralar ise TL ile alınıyor. Tabii alınabilirse. 15 milyar doları aşkın yatırım kredisi borcu bulunan AVM’ler, dövizle aldıkları borçlarını ödeme güçlüğü çekiyor. Borçlarını TL’ye çevirmek istiyorlar ama çeviremiyorlar. Bünyelerinde bulunan markalara kira desteği kapsamında 6,5 milyar TL'lik destek veren AVM'ler, artan kurun etkisi ile kendi borçlarını ödeyemez duruma geldi. Durum böyle olunca en büyük darbeyi bankalardan yemiş oluyorlar. Yakın gelecekte en büyük AVM sahiplerinin bankalar olabileceğini vurgulayan sektör temsilcileri, 1 milyona yaklaşan istihdam sağlayan sektörün ayakta kalabilmesi için borçlarında 1 yıl faizsiz öteleme ve TL'ye dönüş desteği talep ediyor Bu arada küçük esnafın sorunlarını da unuttuğumu sanmayın sakın. Yakın zamanda onların sorunlarıyla ilgili de bir yazı kaleme alacağım. DEPREMZEDELERİ UNUTTUNUZ Bildiğiniz gibi 30 Ekim 2020 tarihinde İzmir büyük bir deprem atlattı. Her kafadan bir ses çıktı. Kimisi özde, kimisi sözde destekten bahsetti. Ama depremzedelerin sorunları kısa sürede unutuldu. Yıkılan binalara devlet TOKİ aracılığıyla el attı ve inşaatlar başladı. Ya orta hasarlı veya az hasarlı olan, ancak insanların oturmaya korktuğu binalarda yaşayanlar ne yapacak. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü bu tür binalarda oturanlara, “Başınızın çaresine bakın” der gibi davranıyor. Bir nevi müteahhitlerin kucağına atıyor. Müteahhitler de kendilerini bir naza çekiyor, bir naza çekiyor ki, tabiri yerindeyse burunlarından kıl aldırmıyor. Müteahhitler daire sahiplerinin önüne iki seçenek sunuyor. Dairenizi bize verirseniz 200-250 bin TL’ye alırız veya 300-400 TL katkı koyar dairenizi alırsınız. Ya kardeşim insanlarımız zar zor bir daire sahibi olmuş. Depremin verdiği mağduriyetle moralleri de sıfır. Yukarı tükürseler bıyık, aşağı tükürseler sakal. Ha bir de DASK ve sigorta şirketleri meselesi var. DASK olsun, diğer sigorta şirketleri de depremzedelere ödeme yapmamak için engel üstüne engel çıkartıyor. Bu duruma Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere devlet  ve İzmir milletvekilleri el atmalı ve çözüm yolu bulmalıdır. ADRESE TESLİM SÖZ Neyi çok bekler ve umursan senden uzaklaşır. Hem ne demiştik “İstenileni almak değil razı olmaktır imtihan.” Yunus EMRE