Bazen bir takım insanlar haksız kazanç için karmaşa, kıtlık, karaborsa dönemlerini bekler. Pandemi başladığından bu yana haklı serzenişler olurken haksız olup araya sızarak provoke talepler de oluyor....

Bazen bir takım insanlar haksız kazanç için karmaşa, kıtlık, karaborsa dönemlerini bekler. Pandemi başladığından bu yana haklı serzenişler olurken haksız olup araya sızarak provoke talepler de oluyor. Bir de adamsendecilik, tedbirsizlik kol geziyor. Yıkımı yapılan hiç bir inşaatta koruma tedbiri yok, yollarda cam kırıkları, çivili inşaat atıkları.. Yıkım işi ciddi tehlike! Bir de her yerde kuru ot tehlikesi… Hizmet sektöründen bazıları bitme noktasına gelirken bir kısmı da yoğunluktan haksız ücret almanın yolunu arıyor. Bir kısmı da hizmeti şarta bağlıyor. Mesela bir benzin istasyonunda çalışan personel müşterisine ‘Akaryakıt almayanların camını silmiyoruz’ diyor. Personelin talep sahibini tanıdığı halde refüze etmesi yakışıksız, ayıp! Hatta şahıs akaryakıt istasyonunun devamlı müşterisi olabiliyor, yani kurumda çalışanların tanıdığı kimse olsa dahi refüze edilebiliyor. Akaryakıt istasyonlarında yıkamayı kim yapmak zorunda, bilmiyorum ama müşteriler kendileri yapıyormuş. Şayet lastiklerine hava basılacaksa ya pompa arızalı oluyor ya da yardım eden bulunmuyor diye anlatılıyor. İkinci derece gayri sıhhi müesseslerin ciddi bir denetime tabi olduklarımızı da sanıyorum. Tabii şehirlerde bu kabil hizmeti hiçe sayıp emrivaki bir satış tarzının sebebi biraz da şehirdeki istasyonların azlığından. Koca Karşıyaka’da acil bir durumda gece akaryakıt almayı unutup park ederseniz sonucu pahalıya patlayabilir. Çünkü hemen ulaşacağınız istasyon yok. Belediye niye kocaman şehri bir tek akaryakıt istasyonuna esir eder! Yasalar elverdiği şekilde belediye kendisine bir istasyon kurabilir, yüzlerce aracı var. Bazı akaryakıt istasyonlarının birtakım noksanları varken, ruhsat aldıkları iddia ediliyor. Akaryakıt istasyonlarının konumları hakkında zaman zaman yeni yasalar, yönetmeliklerle uyulması için süre tanındığı da bilinmekte. Her konuda olduğu gibi bu konular da kendi haline bırakılmış gibi görülüyor. Denetimsizlik en büyük zaafımız. Şimdi, akaryakıt istasyonlarının yönetmeliklerde belirtilen zorunlulukları yerine getirip getirmediklerine bakılmalı. Devir halinde ruhsatları devam eden akaryakıt istasyonlarının yükümlülüklerinde yapılan değişikliklere verilen sürede uyup uymadıkları bakılmalı. Belediye zabıtaları lokantalar kapalı olduğu için servis yapanların fiyatlarını kontrol edebiliyorsa, etmeli. Hatta bu kontrolü STK’lardan fiyat vermekle görevli olanlar da yapmalı. Peki, özel hastanelerin uygulamaları? Onlar da kontrol edilmeli… Acilden giren bir hasta 25 bin lira ödeyerek taburcu olduğunu ancak daha sonra hastane telefonuyla arandığını ve 114 lira acilden borcu kaldığını söyleyebiliyor. Ne anladınız bu uygulamadan? Hiç bir şey değil mi! Hastaneler ücret konusunda mutlaka denetlenmeli, katılım payları yüksek mi, değil mi, bu paylar uygun mu, değil mi? Hizmete gelince… Randevu saatini yanlış yazmak, yapılacak araştırma sayısını noksan veya hiç yazmamak gibi iş ciddiyetinde zafiyetler bulunabiliyor. Kısaca her konuda denetim yapılmalı. İzmirimiz’de nüfusumuz biraz daha yoğunlaştı, denetimler de yoğun olursa iyi olacaktır.