“Bağlı olmak” ve “bağımlı olmak” farklı anlamlara gelse de genellikle çok karıştırılan söylemlerdir. ...

Bağlı olmak” ve “bağımlı olmak” farklı anlamlara gelse de genellikle çok karıştırılan söylemlerdir. Ben onsuz yaşayamam”Karar alırken mutlaka yanımda o olmalı”Annem olmadan asla bir adım atmam” vb. gibi cümleler aslında bağlılıktan çok bağımlılığın kapsadığı cümleler. Bağımlılık kavramı deyince sanki maddelere bağımlılık gibi olumsuzluk içeren durumlar aklımıza geliyor fakat yeni yeni insanlara bağımlılıktan bahsedilir oldu. Bağımlı ilişki görüntülerine sahip olan kişi kendi içinde sürekli öfke, kızgınlık, kaygıyı kontrol etme güdüleri, kaybetme ve terk edilme endişesi gibi yoğun duygular içerisindedir. Kendi içsel dünyasında çok fazla karmaşa yaşarken mutlu olma şansı oldukça azdır çünkü hep karşı tarafı düşünmek ve onunla ilgili meseleleri çözmek zorundadır. Bağımlı olunan kişi de artık karşı taraftan gelen bu kadar yoğun ilgi ve sorumluluk duygusu ile gelebilecek suçluluk ile kendisini mutlu ve huzurlu hissedemez. Çoğu zaman tanımlayamadığı fakat “Burada bir terslik var” dediği huzursuzluk hali içerisindedir. İlişkilerde bağımlılık tahterevallinin iki ucu gibidir. Bir kişi diğerine çok fazla ilgi gösterirse önce karşı tarafın çok hoşuna gider. Fakat bir yere kadar. Bağımlı ilişki örüntülerine sahip olan kişi rahatlayabilmek amacıyla yakınlık kurma çabasını karşı tarafa fazlaca ilgi göstererek, değerli hissettirerek göstermeye çalışır. Bu yakınlık çabasının karşı taraftan da verilmediğini fark ettiğinde telaşlanır ve ilgi trafiğini arttırmaya çalışır. Bu telaşlı anda ise diğer taraf partnerini nasıl sakinleştireceğini bilemeyebilir. Dolayısıyla sorumluluk duygusuna eşlik eden bir suçluluk duygusu deneyimlemeye başlar ve bu duygudan uzaklaşmak için ilişkiden uzaklaşmaya çalışabilir. Kaçan-kovalanan döngüsü de tam bu noktada başlar. Bağlılık ise sevgi yolu ile olan karşılıklı iki tarafı mutlu eden, sadakat, ilgi ve hoşgörü ile kurulur. Bağlılık ile bağımlılığı ayırt etmeliyiz. Bağlı olduğunu zanneden kişi çoğu zaman bağımlı ilişki örüntülerine sahip olduğunu fark edemeyebiliyor. “Onsuz bir şey yapmamak” kişiye bir yere kadar fayda sağlar fakat kişinin sınırlarını, benlik duygusunu ve bireysel alanını belirlemesi gerekiyor. Diğer bir ifade ile güvenli ve dengeli ilişkilerin sırrı birey olarak ve sistem olarak bir olunabilmekten geçer. Kişinin kendi benliğini, değerlerini ve duygularını koruyabildiği; zorlu anlarında destek alabileceği biri yoksa da kendi kendini sakinleştirebildiği ve aynı ölçüde bu alanları partneri için de yaratabildiği ilişkiler uzun vadede korunabilir ve sürdürülebilir olanlardır. Pek çok bağımlılıkta kontrollü bir şekilde ilaç kullanılması gerektiği bilinir fakat ilişkisel bir bağımlılık örüntüsünde aynı süreç işlemez. Bu yüzden kişinin bir psikoterapi sürecinden geçmesi daha uygundur. Bu süreç içerisinde kişinin kendini tanıması, fark etmesi ve yeniden ortaya çıkarması mümkündür, bu sayede kendi benliğinin farkında olarak sağlıklı ve bağlı ilişkiler kurabilir. Psikoterapi ise kendimize yaptığımız bu keşif yolcuğunun güvenli ve destekleyici yoludur.