Okurlarımın Ramazan Bayramı'nı tebrik ediyorum… Bir atasözü vardır; “Düşersen tekme vuran çok olur.” Joseph Raymond Mc Carthy ismini bugünlerde anımsıyorum. ABD’de 10 yıl yürüttüğü senatörlük görevi...

Okurlarımın Ramazan Bayramı'nı tebrik ediyorum… Bir atasözü vardır; “Düşersen tekme vuran çok olur.” Joseph Raymond Mc Carthy ismini bugünlerde anımsıyorum. ABD’de 10 yıl yürüttüğü senatörlük görevi süresince “komünist avına” çıkmıştı.  Kimileri “İkinci Kızıl Tehlike” yâda “Cadı Avı” da demişlerdi... Soğuk Savaş boyunca bu tür uygulamalar veya benzerleri Batılı ülkeler tarafından gerçekleştirildi. Komünist olmak çok ama çok sakıncalıydı. Batı dünyasında NATO da komünizmin yayılmasına karşı kurulmuş bir savunma örgütüydü. 1991 sonrası NATO niye dağıtılmadı sorularına yanıt! Duymamazlıktan gelmekti! Gelelim günümüze, ulusal televizyon kanallarında tartışma programlarında bilen bilmeyen herkes konuşuyor maşallah… Rusya-Ukrayna savaşı başlayalı 64 gün oldu. Avrupa’da “Rusyalı Avı” başlamış. Bana göre bu görülmemiş bir olay ve çok tehlikeli bir boyuta ulaşabileceğine inanıyorum… Soğuk Savaş döneminde komünistler tehlike olarak görülürken şimdilerde tüm Rusyalılar tehlike olarak görülmeye başlandı! (Batı’da bir dönem zirve yapan İslamofobi’yi de unutmuyoruz, hala daha da var!) Rusyalı terimini özellikle kullanıyorum. Çünkü Rusyalılar arasında Slav olmayan halklar da var... Rusya bir federasyon... Tatarlar, Osetler, Çerkesler, Mordvinler, Çeçenler, Azeriler, Çuvaş Türkleri, Tuva Türkleri v.s. “Oligarkları” bir yana bırakmakla birlikte, onların da bugüne kadar niye Avrupa’da tutuklanmadıklarını da soramadan geçemiyorum... Öncelikle Rusya milli takımları neredeyse tüm spor branşlarındaki etkinliklerden men edildiler. Uluslararası futbol ve basketbol müsabakalarında Rusya takımları ikinci bir “emir” gelene kadar yoklar. Rus öğrencilerin üniversitelerden kayıtları siliniyor. Rusyalı sanatçıların, akademisyenlerin işlerine son veriliyor... Batılı ülkeler Rusya vatandaşlarına vize vermemekte ısrarcı. Zaten uçuşlar durdurulmuş durumda. Bambaşka bir ortamdayız... “Uygarlıklar Savaşı” Rusya’nın Ukrayna’ya düzenlediği askeri savaşın başlamasıyla Rusya’ya yaptırımlar uygulanırken Batılı devletlerin yönetenlerin çifte standartı ortaya çıkıyordu... ABD’nin, Birleşik Krallığın, Fransa’nın son dönemde kaç ülkeye askeri anlamda müdahalede bulundukları unutuluyor. Hangisini yazsam, Irak’ı, Somali’yi Afganistan, Suriye, yoksa Mali’yi mi? Batı’nın başat güçleri sadece asimetrik güç ilişkisinin olduğu noktalarda askeri operasyonlara katılıyorlar. Ancak Ukrayna’nın “Batılılaşma” sürecine destek veren ülkeler şu anda Ukrayna’ya bir noktaya kadar destek veriyorlar... Ukrayna’dan göç edenlere ilişkin bir kısım Batı medyasındaki ifadeler ise insanlık adına utanç verici noktalarda. Suriyeli, Iraklı ve Libyalı sığınmacılara “Hayır” ancak renkli gözlü-kumral-sarışın insanlara “evet” deniyor! Gerçi bu “Evet” de bir yere kadar olacak. Savaşın uzaması halinde daha fazla göçmen-sığınmacının Ukrayna’dan Avrupa’ya göçü artıracağını, göç alan ülkelerdeki tepkiyi de doğurabileceğini düşünmekteyim… Savaş uzadıkça sivillerin mağduriyetleri artıyor. İnsanlık adına çok zor bir dönemden geçiyoruz. Yeni bir süreç bizi bekliyor. Yaptırımla ve ötekileştirmeyle bir yere varılamıyor. Tam tersine bu noktada yeni bir kutuplaşma yaratılıyor ve ekonomik anlamda da dünyanın yeniden şekillenmesinde Batılı ülkeleri yönetenler (yönetenler diyorum çünkü Batı veya Doğu gibi bir toptancı-ötekileştirmeye gitmek istemiyorum) belki de bilmeden yeni bir yapı yaratıyorlar. Bu yapıda neler var neler yok? Batı doğal gaz tedarikine devam derken diğer yandan Rusya’nın finansal hareketini daraltmaya çalıştığının izlemini bizlere vermeye çalışıyor! Oysaki bu Rusya’nın Çin üzerinden küresel ekonomide yaşamını devam ettirmesi anlamına geliyor...