Gece yattım yatağa, yatak da değil gerçi, hava sıcak, salonda bir koltuk var yayla gibi, üstüne dönüp duruyorum. Böyle içimde bir huzursuzluk-tedirginlik var. Havadan mıdır nedir. Bazen stres yaşatır...

Gece yattım yatağa, yatak da değil gerçi, hava sıcak, salonda bir koltuk var yayla gibi, üstüne dönüp duruyorum. Böyle içimde bir huzursuzluk-tedirginlik var. Havadan mıdır nedir. Bazen stres yaşatır ya, vücut dile gelir, farklı yerler ağrır bir anda uyuşuverir, işte onun gibi bir şey. Kadın okuyucularım tebessüm edecek şimdi, yeni oje sürersiniz ve kurumasını beklerken hiçbir yere dokunmadan hareket etmeye çalışırsınız, elleriniz havada gezersiniz gibi, hah öyle bir tuhaflık işte. Sonra karşı duvardaki resim takıldı gözüme. Gözüme derken, gözler de bozuk, altı numara miyop, burnumun ucunu görmüyorum çıkarmışım lensleri. Anneannem ile dedemin resmi. Havada hafif sarımtırak bir ışık. Resimde gördüğüm tek şey silüet halindeki dedem. Simsiyah bir takım giymiş, yan duruşunu tanıyorum çünkü öylece yandan bakıyor kadraja. Ama yanındakini görmüyor gözlerim, bembeyaz bir gelinlik var anneannemin üzerinde, resimde görünmesini engelliyor, gözlerim beyaz bir şey olarak görüyor onu. Sanki dedem tek başına poz veriyormuş gibi. Ne tuhaf diye düşündüm. Anneannemi istesem de göremiyorum zaten, resimlerinde bile göremiyorum yahu! Dedemi de az biraz görüyorum. Hayat bazen böyle tuhaf oyunlar oynuyor. Size de oynuyor mu? … Babam meslek hayatımın şu ilk başladığı güzel yıllarda en büyük eleştirmenlerimden biri oldu. Ama öyle kötü eleştiri gibi düşünmeyin, tatlı bir eleştirmen. Hafif hafif başlayıp yükseliyor bazen. Milenyum çağını da yakaladı, internette aktif olarak psikologlar neler yapıyor görüyor. Bana da tavsiye etti geçen gün. Daha aktif ol oralarda dedi, bakıyorum sana 50 yaşında bir psikolog gibi paylaşımların, çok durgun dedi. Haklı… E ben o yaşta olamam ki! Daha var oraya. Sonra ben de düşündüm. Elim gitmiyor bazen telefona, bir şeyler üretip paylaşacağım, resimler koyacağım, anlatacağım, doğru bilgiler vereceğim diye çok kasıyormuşum kendimi. Biraz da çekiniyormuşum onu fark ettim. Şimdi akışına bırakmaya çalışıyorum. Bilgiyi herkes her yerden buluyor zaten, psikolog kimliğimi kendimden ayrı tutmanın bir alemi yokmuş, terapilerimde de böyle olmuyor mu ki? Bilemedim, danışanlarıma da sormak lazım. Babama da sorayım, o da analiz etsin… … Bir danışanım çok güzel bir mesaj yolladı bugün. Terapiye ilk başladığımız zamanlarda bir resim çizmeye başlamış. Şimdi o resim rengarenk bir kediye dönmüş. Muhteşemdi! Yerin, zamanın, şehirlerin, ülkelerin, mesafelerin hiçbir engel olmadığını gösterdi bana. İletişimin harika gücü. Sanıyorum ki, içtenlik ve sıcaklık devreye girdiğinde, anlaşıldığımızı hissettiğimizde iyileşmenin o çılgın enerjisi ortaya çıkmaya başlıyor. Elimizde kalan rengarenk olaylar ve hikayeler de cabası. Bakalım, daha ne güzellikler göreceğiz hep beraber…