Ege Beşiktaşlı İş İnsanları Derneği (EBİAD) Başkanı Mahir Kaplan, “Beşiktaşlı duruşu diye bir şey var. Toplumsal ve sosyal olaylarda hep öndeyiz” diyor Bir felsefedir Beşiktaşlılık bazen 7 yaşındaki...

Ege Beşiktaşlı İş İnsanları Derneği (EBİAD) Başkanı Mahir Kaplan, “Beşiktaşlı duruşu diye bir şey var. Toplumsal ve sosyal olaylarda hep öndeyiz” diyor Bir felsefedir Beşiktaşlılık bazen 7 yaşındaki çocuğun hayata ilk isyanında saklıdır. Bazen 14 yaşındaki yeni yetmenin ilk aşkında. Özgürlüktür Beşiktaşlılık. Beşiktaşlılık bazen çılgınca sevinmek bazense yüreğin çıkacak gibi de olsa sırtını sıvazlamaktır. Koşulsuz koşullanmanın derinliğinde bir sevgi ve aşkla başlayan sel karışır engin felsefeye. Dürüstlük olur bazen, bazen de kararlılık. Tespih sallamak değil kavga etmek hiç değil. Dünler nefesini ensesinde hissettirdikçe yarınlar korkulu biçimde uzaklaşsa da umudun en sağlam tohumudur. Ne mutlu Beşiktaşlıyım diyene. Ege Beşiktaşlı İş İnsanları Derneği (EBİAD) Başkanı Mahir Kaplan’la Beşiktaş’ı ve tarihi eserlere can veren işini konuştuk. - Nasıl Beşiktaşlı oldunuz? “Babam Beşiktaşlı. Abilerim Beşiktaşlı. Tanıştığımızda eşimin sporla alakası yoktu o da Beşiktaş’ı seviyordu. Çocuklar da Beşiktaşlı. Ailenin her ferdi Beşiktaşlı. 93 den beri İzmir’deyim daha önce İstanbul’daydım. Lise ve üniversite yıllarında vaktimiz Beşiktaş çarşıda geçiyordu. Metin Ali Feyyaz’lı günleri unutmak mümkün değil. Önce Kazan’a takılır sonra yürüyerek İnönü’ye giderdik. Geceden kuyruklara girdiğimiz çok olmuştur. Ailede yoğun Beşiktaşlılık olmakla birlikte bir takım tut deseler yine Beşiktaş’ı tutardım. Halk takımı olması, tarihi itibariyle kendine özgün hikayelerinin olması, toplumsal ve sosyal olaylarda aktif seyircisi olması hep beni cezbetmiştir. Seba dönemine denk geldim ve Beşiktaş’ın o demokratik yapısını yakından gördüm. İzmir’e gelince tribün hayatından kopup çoğu maçı televizyonda izlemeye başladım.” - Sivil toplum kuruluşlarında aktif görevleriniz zaten varken neden EBİAD? “2008 itibariyle Beşiktaşlı derneklerde de aktif yaşantım başladı. Önce Ege Beşiktaşlı Kongre Üyeleri Derneği’ne üye oldum. Sivil toplumun her alanında elimden gelen katkı koymak isterim. 2015 yılında 25 kurucu üyeyle EBİAD ‘ı kurduk. Bizde diğer iki büyük kulübe göre daha farklı, demokratik bir yapı var. Aynı şehirde birkaç isimli dernek olabiliyor. Kulübe” işadamları olarak katkı değer sağlayan bir yapı oluşturabilir miyiz “diye düşünerek derneğimizi kurduk. Kurumsal üyelerimiz de var. Kısa zamanda çok yol aldık.” Mahir Kaplan ve arkadaşları daha dernekleri çiçeği burnundayken Bornova Büyük Park’a “İyi insan olmadan iyi Beşiktaşlı olunmaz “sözüyle tarihe geçen “Süleyman Seba”nın heykelini koymuşlar. Yine Bornova’da 10 parka 10 tane engelli salıncağı yapmışlar. Bornova’nın seçilmesi tesadüf değil. Biliyorsunuz Bornova ilk futbol müsabakalarının yapıldığı yer ve de üniversite kenti. - Şimdi ne gibi projeler var? “Tunç başkanın masal evleri projesine katılacağız. Çocuk evleri yapacağız. Diğer sivil toplum kuruluşlarıyla ortak işler yapacağız. 25 iş insanı olarak Vodafone Park’tan ilk loca alan derneğiz. Bizim için İzmir her şeydir. Beşiktaşlı olmamız İzmir’in takımlarını desteklemiyoruz anlamına gelmesin. Çoğumuz aynı zamanda Göztepeli, Altaylı, Karşıyakalı, Altınordulu. Ötekeleştirici değil bütünleştirici bir yapımız var. Olimpiyatların felsefesi birlik beraberliktir kazanma kaybetme ikinci plandadır” - İki başkan; Fikret Orman ve Ahmet Nur Çebi... Neler diyeceksiniz? “Fikret Orman’ın ilk dönemi büyük sıkıntılarımızın olduğu dönemdi. O dönemi başarıyla atlattı hatta stat da kazandırdı bize. Daha sonra anlam veremediğimiz yönetim kadrolarıyla, yanlış transferlerle o başarılı dönem geride kaldı ve başkanlık el değiştirdi. Ahmet Başkan, derneği İlk kurduğumuz dönemde ikinci başkandı yani çok eskiden tanıyoruz. Ahmet Başkanın çok başarılı olacağını ve Beşiktaş’ın tekrar bir Seba dönemi yaşayacağına inanıyorum. Sıkıntı toplumumuzun hemen başarı istemesi. Eğer bir zaman verilirse Ahmet Başkan Beşiktaş’ı tekrar her anlamda zirveye çıkartacaktır.” - Beşiktaşlı duruşu diye bir şey var… “Evet. Bir maçı kazanamayabilirsiniz ama Beşiktaş’a yakışır şekilde oynarsınız. Trabzon maçında olduğu gibi. Beşiktaşlı yerli oyuncuya ve yerli teknik direktöre hep sahip çıkmıştır. Türk oyuncuların çoğunlukta olduğu kadroları da ilk Beşiktaş yapacaktır göreceksiniz. Alt yapıdan gençler geliyor. Zaten efsane futbolcular hep alt yapıdan çıkıyor.” - Biraz da tarihi yapıları günümüze kazandıran Umart Mimarlık’tan söz edelim… “UMART’ı 2007 de eşimle birlikte kurduk. Mühendislik tezim eski yapıların restorasyonu üzerineydi. Eşim mimar. Ailede mimarlık mühendislik kültürü de var. Burcu ile okul dönemi sonrası evlenmiştik. 2007 ye kadar değişik şirketlerde çalıştık. UMART ile 300’ün üzerinde projeyi hayata geçirdik. Amatör ruhla, profesyonel dizayn ile çalışıyoruz. Mümkün mertebe yapının özgün dokusunu koruyarak konservatif bir anlayışla restorasyon yapıyoruz. Koruyabildiğimiz ne varsa koruyoruz, kurtarıyoruz. Portekiz Sinagog’undan Borsa’ya kadar. Çok ödüller de aldık. Kadromuzda eşimle beraber 10 mimar, benimle birlikte 3 inşaat mühendisi, arkeolog, sanat tarihçisi var. Yaklaşık 80 kişilik bir ekibimiz var. İşimiz İzmir’in tarihini dokusunu ortaya çıkartmak. Aslında kentini seven fertler olarak koruma duygusunu hep diri tutmamız lazım. Dünyanın tüm şehirlerinde korumacılık vardır. Pilot uygulamalarla başlamalıyız. Örneğin Kemeraltı’nı düzeltmek yıllar alır ama bir yerden başlanılmalı. Sokak sokak iyileştirmeli restorasyonlar yapılmalı, dağınık değil.” Mahir Kaplan yorgunluğunu eş ve çocuklarla vakit geçirerek atıyor. Çocuklarla maketler yapıyor. Klasik romanları, tarih ve sanat tarihi kitapları okumayı seviyor. Seyahatte tercihi tarihsel değerleri yüksek yerlere gitmek. Halk müziği başta olmak üzere iyi olan her tür müziği dinler. Televizyonda Beşiktaş maçları, Netflixte belgesel ağırlıklı tarihsel dizileri izler. Atiye’yi izlemiş en son mesela... Balık pişirmeyi ve özellikle buğulamasını çok güzel yapıyor… Gittiği yerlerden objeler toplayan Kaplan ailesinde alışveriş eşin omuzlarında…