Bilgi, hem yaratıcı hem de yıkıcı özelliklere sahiptir. Bir gerçekliğin özünün değişimi zamandan çok etkinin yoğunluğuyla belirlenmeye başladı. Kişisel bilgi, halka açık hale gelirken kamusal bilginin...

Bilgi, hem yaratıcı hem de yıkıcı özelliklere sahiptir. Bir gerçekliğin özünün değişimi zamandan çok etkinin yoğunluğuyla belirlenmeye başladı. Kişisel bilgi, halka açık hale gelirken kamusal bilginin siyasi karar alma sürecindeki rolü de artmakta ve bu sayede siyasal alan daha kamusal ve yönetilebilir hale gelmektedir. “Bilgi savaşı” terimi, sosyalist ve kapitalist blok çatışmalarının etkin olduğu 1970li yıllarda ortaya çıkmıştır. Günümüzdeyse bilimsel, teknik, askeri, politik, ekonomik, sosyal ve manevi alanlarında üstünlük sağlamak için oldukça etkili araçlar olarak kabul edilen bilgi kaynaklarının, bilgi ve telekomünikasyon teknolojilerinin, elektronik medyanın hızla gelişmesiyle bağlantılı olarak yaygınlaşmaktadır. Hatta bilgi savaşı manipülatif yönüyle “yeni nesil savaş”lardan biridir. Yukarıda da belirtildiği gibi bilgi, hem iyi (yaratıcı) hem kötüdür (yıkıcı). Bilgi savaşının amacına göre de bilgi teknolojileri hem kötülük hem iyilik üretmektedir. Kendini (toplumu-devleti) koruma amaçlı ya da düşmanı (ötekini) yok etme amaçlı olarak üretilen bilgi teknolojileri bilgi savaşının yönüyle ilişkili olarak gelişmekte. Savunma/korunma amaçlı kullanıldığında iyiyi besleyen, yaratcı rolü öne çıkarken, diğer türlüsü yıkıcı yönünü ortaya çıkarmaktadır. Siyasal olandan uzaklaşırsak, kamusal ve bireysel gelişmeyi büyütebilen bilgi teknolojileri, saldırı amaçlı kullanıldığında sosyal düşüşe, kaosa ve sosyal yıkıma yol açar. Buradaki saldırının nesnesi düşmanın kültürel alanı yani bilincidir. Burada söz konusu işin mahiyetine göre değişir; toplumsal bilinç veya bireysel bilinç. İlginç olan, saldırıya uğrayan kültürel alan yani bilinç, bu saldırının farkında olmadığı gibi saldırganın kontrol nesnesi haline geldiğini de fark etmeyebilir. 21.yy “bilgi savaşları” çok daha sofistikedir ve psikoloji alanında modern bilgilerle donatılmış olan saldırı öznesinin nesnesi haline gelen bilincin etkilenmesi çok daha ürkütücü boyutlardadır. Bu sayede kontrol nesnesi haline gelmiş olan bilinç, artık eylemlerinin doğrudan yönlendirilebildiği bir hipnoz halindedir. Kitlesel hipnoz yaratmak üzerine bilinçli çabalar insanlık tarihinde yeni değil; aslında dini ve kültürel ritüelerin her birini bu kategoride ele almak mümkün. Günümüzde değişen şey; bilgi savaşlarının, 21 yy teknolojisinin eriştiği gelişmişlik düzeyi ile günümüzde akademik çalışmaların daha fazla interdisipliner hale gelmiş olmasıyla paralel bir şekilde artan donanımla yürütülüyor olması. Diğer bir ifadeyle, insanlık tarihi boyunca insan davranışı üzerinde yürütülen doğrudan ve gizli etkinin aracı olan şamanik danslardan psikoteknolojilere geçildi. Böylesine güçlü bir manipülasyon karşısında kötü niyetin farkına varabilmek bir yana, kitlesel bir hipnoz durumunun ayırdına varabilmek de güçleşiyor. Psikoteknolojik araçların doğrudan hedefinde olan bir bireyin veya bir sosyal grubun, topluluğun içinde bulunduğu hipnotik durum, bir tür bilgi-psikolojik mücadele alanıdır aynı zamanda. Dilbilimin psikolojik yöntemlere araçsal olarak dâhil olması 20 yy’ın sonlarına rastlar. Ericksonian hipnoz ya da Milton Erickson’un tekniklerinden yararlanılarak ortaya çıkarılan yaygın adıyla NLP’nin bugün pek çok sektörde kullanılması tesadüf değildir. Psikopolitika ya da nöro-siyaset bu alanlardan sadece bir tanesidir. Bilgi teknolojileri, bugün hemen hemen tüm bilim dallarını kullanarak kitlenin duygularını etkilemek üzere sahip olduğu araçlarını genişletmek ve güçlendirmek üzerine çalışmaktadır. Temel anlamda bilgi teknolojileri, kitlelerin yönetilmesi ve istenilen yöne yönlendirilmesi, sosyal hareketlerin vektörlerini değiştirmeyi mümkün kılar. Bilgi savaşının göreviyse, kamu bilincinin manipüle edilmesiyle var olan toplumsal değerlerin ikamesini sağlamaktır. Geleneksel kültürel değerlerin yerini bundan sonra yeni nesil başarı ve güç mitleri alacaktır. Psikoteknolojiler, bugün sadece dış politikada değil aksine daha fazla oranda iç politika kullanılmaktadır. Siyasi elitler aracılığıyla kullanılabildiği gibi, ekonomik elitler eliyle spekülatif reaksiyonlar da yaratılabilir. Bununla birlikte akademik elitlerin de kamusal etkisini politik psikoloji bağlamında ele almakta fayda var. Akademik elitler aracılığıyla da pekâlâ kitleler, istenilen yöne yönlendirilebilir. Peki, kitlesel hipnozdan aniden uyanıldığında ne olur? İçinde bulunduğumuz süreç bunu bize gösterecektir diye düşünüyorum. Zira 6 Şubat’ta ani bir şekilde toplum olarak, uzun süreli bir hipnozdan uyandık. İlk etabı şaşkınlık, algılama güçlüğü, acı, yas süreçleriyle devam ediyor. Sorgulama sürecine bir an önce geçmemiz dileğiyle…