Korona virüs salgını aylardır dünyada kaos yarattı. Bilim insanları salgına çare bulabilmek ve virüsü yenebilmek için canla başla çalışıyor. Salgında tespit edilen vaka sayısı, dünya genelinde 29 mil...

Korona virüs salgını aylardır dünyada kaos yarattı. Bilim insanları salgına çare bulabilmek ve virüsü yenebilmek için canla başla çalışıyor. Salgında tespit edilen vaka sayısı, dünya genelinde 29 milyon 449 bini geçti, virüs nedeniyle 932 bin 802 kişi hayatını kaybetti. Dünya genelinde korona virüs salgınının bilançosu ağırlaşırken birçok ülkede aşı geliştirme ve salgına son verme çabası yoğun olarak sürüyor. Türkiye’de ise 15 Eylül itibari ile 8 milyon 742 bin 535 test yapıldı. 294 bin 620 vaka tespit edildi. 261 bin 260 kişi iyileşirken, virüs nedeniyle 7 bin 186 kişi hayatını kaybetti. Ben yine de şuna inanıyorum aşıdan bir mucize beklemek yerine, virüsün kökenini ve nasıl ortaya çıktığını ortaya çıkarılması gerekir. Pandeminin ilk zamanlarında Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın verdiği mücadeleyi medyadaki uykusuzluktan kan çanağına dönmüş gözlerinden görmek mümkündü. Bakan Koca’nın ve sağlık çalışanlarının mücadelesi takdire şayandı. Bakan Koca yaptığı son açıklamada şunu söylüyordu: "Aktif hasta sayımız da ağır hasta sayımız da artmaya devam ediyor. Mücadelede güç birliği yaparsak virüsü yenebiliriz" dedi. Geçen yazımda maskenin öneminden söz etmiştim. Bilim insanları üç gün önce maskenin aşıya yakın faydası olduğunu söylediler. Karşıyaka’da denetimler çok iyi. Kurumlar görev alanları çerçevesinde sıkı çalışıyor. Maske takma alışkanlığı da güzel gidiyor. Umarım sağlıklı maskeler kullanılıyordur. Devlet hastanesinde eczacı olan kızım ile pandemi süresince 47 gün görüşemedik. Sağlık çalışanlarını en iyi anlayanlardan biriyim. Onların işi zor, hem de çok zor. Bir aile hekimini düşünün günde kaç hastaya bakıyor ve ne kadar risk alıyor. Yaşatmak için yaşayan sağlık çalışanlarını korumak hepimizin görevi. Profesöründen temizlikçisine kadar tüm sağlık çalışanlarının hakkı ödenmez. Canını dişine takıp çalışan ve yaşamlarını kaybeden sağlık çalışanlarımızı da rahmetle anıyorum. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalında Prof.Dr. Meltem Işıkgöz Taşbakan ve Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu hocalarımı yakından takip ediyorum. Onların hayatı, “bilime adanmış hayatlara” en güzel örnek. Bilime Adanmış Hayatlar’dan söz etmişken Doç. Dr. Adnan Şimşir, Doç. Dr. Levent Yeniay, Prof. Dr. Süreyya Özbek, Prof. Dr. Suat Büket, Prof. Dr. Gürhan Günaydın, Prof. Dr. Rezzan Günaydın, Prof. Dr. Sadettin Kılıçkap, Prof. Dr. Figen Gökçay, Prof. Dr. Ayşenur Oktay, Prof. Meltem Işıkgöz Taşbakan, Dr. Tolga Öz’den söz etmemek mümkün değil. Bu güzel bilim insanlarını tanımakla kendimi çok ama çok şanslı görüyorum. Kaliteli bir yaşama sahipsem bire bir görüştüğüm bu hocalarımın sayesinde. İnsanı yaşatmak için yaşayan bunlar gibi bilim insanlarının varlığı insana güven ve umut veriyor. 5- 6 yıl özelikle son iki yılda dostlarımın sevincine, üzüntüsüne ortak olmamı engelleyen prostatit ve akabinde gelişen prostat büyümesinden Doç. Dr. Adnan Şimşir sayesinde kurtuldum. Bir saatlik yolculuğa bile gidemiyorken, bir toplantıda en fazla yarım saat durabiliyorken kaliteli bir yaşama kavuşturdu. Sadece beni değil tabi yüzlerce insanı. Sağlıkta doktoruna güvenmek, tedavinin başlangıcıdır derler. Şu anda bile 2,25 numara cam kullandığım halde sanırım 5-6 yıl önce bana 3,25 numara gözlük camı yazan doktor da tanıdım. SON SÖZ: “Vicdanımız, biz onu öldürmedikçe, yanılmaz bir yargıçtır.” Balzac.