Bilinmeyen bir şeyi hayatımızda tutmak zordur. Biz insanlar her şeyden emin olmak istesek de gerçekler maalesef bu şekilde çalışmıyor. İlişkilerde tüm enerjimizi partnerimizi ve ilişkimizin geleceğini...

Bilinmeyen bir şeyi hayatımızda tutmak zordur. Biz insanlar her şeyden emin olmak istesek de gerçekler maalesef bu şekilde çalışmıyor. İlişkilerde tüm enerjimizi partnerimizi ve ilişkimizin geleceğini kontrol etmeye harcıyoruz. Kontrol edebileceğimiz tek şey kendi zihnimiz olmasına rağmen adeta partnerimizin zihnine girip orada neler olup bittiğine yön vermek istiyoruz. Bu asla sonuç vermeyecek ve enerjimizi gereksiz yere tüketen bir düşünce alışkanlığından başka bir şey değil. Bu alışkanlık hiçbir işe yaramadığı gibi bizi asıl kontrol edebileceğimiz şeylerden de uzaklaşmamamıza da neden oluyor. Yine tekrarlamak istiyorum kontrol edebileceğimiz tek şey kendimiz’iz... Bizi tetikleyen şeyleri yönetebiliriz, bizi sinirlendiren şeylerin ne olduğunu bulup sakin kalmayı sağlayabiliriz. İşleri batırdığımızda özür dileyebilir, kendimizin daha iyi versiyonu ile buluşabilmek ve ilişkilerimizin kalitesini artırabilmek için yeni ilişki becerileri edinebiliriz. Evet, tüm bunları yazdığım birkaç satır gibi görünen bu işler üzerine çalışmak, kafa yormak, davranışlarımızı değiştirmek çok fazla çalışmayı gerektirdiği bir gerçek. Çoğu kişi enerjisini ve zamanını kendi kişisel gelişimi için yoracağına partnerini günah keçisi ilan edip onu suçlamak, onun değişimini istemek çok daha kolay olanı gibi görünüyor.

‘ŞAHİT OLACAKSINIZ’

Oysa enerjimizi kendimizi yeniden inşa etmeye, kendimizi sevmeye, kendimiz üzerinde çalışmaya ve kendimizle daha tutarlı olmaya harcarsak hayatımızın her alanında çok daha kayda değer sonuçlar alacağımız bir gerçek. Zaman olduğumuz yeni ve iyi olan halimizle ilişkilerimizde daha uyumlu olabileceğimiz insanları çekeceğimize şahit olacaksınız. Şimdi buradan bir soruları sormak istiyorum, üzerinizde düşünmenizi istediğim bu üç önemli soru ilişkinizde kendinize dair çok şey fark etmenizi sağlayacağına inanıyorum. İnsanları hayatınıza kabul ederken onları oldukları haliyle mi kabul ediyorsunuz yoksa onları değiştirmek için zaman ve çaba mı harcıyorsunuz? Yaşadığınız ilişki sorunlarında partnerinizi mi suçluyorsunuz yoksa ilişkide sorunlarınıza olan katkınızı görüp kendi kısmınız için partnerinize hesap verebiliyor musunuz? Hayatına birini alırken o kişiyi olduğu gibi görüp mü alırsın yoksa birinin gelip seni seçmesini mi beklersin? Kısacası hiçbirimiz için özel seçilmiş bir kişi yok. Ne doğru insan var, ne de yanlış olan bir zaman. Sana doğru olabilecek ne kadar çok kişi varsa yanlış olabilecekte bir o kadar kişi var. Bazıları ile yollarımızı ayırabilir, bazıları ile tekrar bir araya gelip bilinmeyene doğru yol alabiliriz. İlişkilerin istisnası olsa da kuralı yoktur.