Son yüzyılın en büyük doğal afetini yaşadık. Uzmanların, Büyük Güneydoğu Depremi, diye nitelendirdiği bu dev yıkımın ardından hayatın olağan akışına karışmak hepimiz için zor. Ağlamayan, üzülmeyen tek...

Son yüzyılın en büyük doğal afetini yaşadık. Uzmanların, Büyük Güneydoğu Depremi, diye nitelendirdiği bu dev yıkımın ardından hayatın olağan akışına karışmak hepimiz için zor. Ağlamayan, üzülmeyen tek bir kişi ile bile karşılaşmadım. Siz çocuklarınız için ayağa kalkmaya çalışsanız, karşılaştığınız komşunuz, esnafınız, iş arkadaşınız öfkesine yenik düşüyor. Hayatını kaybeden canlara ağlıyor, ağlıyor... Siz de kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Ne yemek, ne içmek ne de bir uyku... Sıcak bir çorba içemiyorsunuz. Üşürken bile "Bu da soğuk mu, deprem bölgesi kim bilir nasıl!" diye kendinize kızıyorsunuz. Kurtulmaya sevinmek akıldan dahi geçmiyor. Kurtarılanlara şükredip, bekleyenler için dua ediyorsunuz. Dualar aslanlara da ediliyor şüphesiz. Enkazın altında üstünde saatlerce ter döken, bir can daha kurtarabilmek için canla başla çalışan arama kurtarma ekipleri, itfaiyeciler, asker, polis, madenciler ve daha niceleri... Ayağınıza taş, gözünüze yaş değmesin. Her bir an için, minnettarız. Allah hepinize güç, kuvvet versin. Güzel ülkemin her köşesinden elinden geldiğince hatta fazlasıyla dayanışmanın en güzel örneğini gösteren vatandaşlarımız, var olun. TIR’ları, uçakları, gemileri doldurup bölgeye yığan, her yaştan insanı, hastayı, hayvan dostlarımızı ayrı ayrı düşünen herkes ve bu yardımların ulaştırılması, adaletle dağıtılması için çabalayan herkes var olsun. Hepsinden Allah razı olsun. Acı haberle soluğu bölgede alan, siyaset peşinde değil can peşinde koşan belediye başkanlarından mesela, tüm yardımların yanında, havalimanı tamir eden Mansur Yavaş'tan, mobil ameliyathane kurduran, içme suyu temizliği için ekibiyle projeler yapan Tunç Soyer' den, 1200 yolcu kapasiteli 2 İDO'yu konaklama ve tahliye için İskenderun'a gönderen Ekrem İmamoğlu'ndan ve bölgede canla başla çalışan ekibinden ve Allah razı olsun. Dünyanın farklı yerlerinden koşan ekipler, var olun. Hani dünya iyi insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor diyorlarsa, bu çalışmaları yapanlardır. Acımızı paylaşanlardır. Yoksa her felaket ardından önce battaniyelere, bebek mamalarına, bezlerine zam yapanları, gönderilen yardımları başka tıra aktaranları, dağıtmak için toplananları kenar köşede istifleyenleri, kendi toplamadığı yardımların üstüne isim, kurum yazmaya çalışanları insandan saymıyoruz. Ahlaksızsınız. HIRSIZ MI, KATİL Mİ? Yaptığı hırsızlığın, hayat hırsızlığı olduğunu görmezden gelen katil müteahhitleri, bunların işlerine 3 kuruş rüşvetle 'olur' veren katil yetkilileri, yöneticileri asla asla insandan saymıyoruz ve affetmiyoruz. Ahlaksızsınız. Deprem yerinden siyaset yapan, falanca partimize, ittifakımızla çalışıyoruz diyen, sosyal medya hesabından yardım taleplerini duyuranlara ateş püsküren, interneti kısıtlayarak bilgi ve tepkileri azaltacağını zanneden, arama kurtarma kurumlarına değil Diyanet'e destek yönlendiren, yardım etmek isteyenleri bölgeden kovan kim varsa, kim varsa ahlaksızsınız. Bu ülkenin yüz akı, Sivil Savunma Bakanı olacak ilk isim, arama kurtarma deyince akla gelen Nasuh Mahruki gibi, milli sporcu, profesyonel dağcı bir lideri siyasi ayrılıklar nedeniyle safdışı etmenin ağır sonuçlarını izliyoruz maalesef. Hala kendisinden yardım istiyor insanlar, başkasından değil. Kendi çıkarı için milleti bu hale düşürenler ahlaksızsınız. Bilim insanlarının araştırmalarını, önerilerini, uyarılarını yok sayanlar, ahlaksızsınız. Dere yataklarına kent kurduran, çatlak binanın sıvanmasına göz yuman, orman cayır cayırken yangın söndürme uçakları paslanan ülkemde doğal afetin, felakete dönüşmesine neden olan sizin ahlaksızlığınız. Bu ahlaksızlığın öldürdüğü insanlar, parçaladığı hayatlar için mücadele ediyoruz, edeceğiz. O halde önce binaları, uçakları değil, insanları düzelteceğiz. Dil, din, ırk, siyasi görüş fark etmeden nasıl kenetlendiysek, nasıl acıda bir, sevinçte bir isek, gayede de bir olacak, etik ve ahlakı her alanda temel alacağız. İyileşeceğiz.