Bir yangının külünden doğan efsanedir fuar. Her İzmirli’nin biraz çocukluğu, biraz gençliği, biraz hayalleri, Belki en çok da sık sıkı tutunduğu anılarıdır. Babanın omuzlarında elinde balonla lunap...

Bir yangının külünden doğan efsanedir fuar. Her İzmirli’nin biraz çocukluğu, biraz gençliği, biraz hayalleri, Belki en çok da sık sıkı tutunduğu anılarıdır. Babanın omuzlarında elinde balonla lunaparka ilk girişindir mesela. Bilgisayarın tuşlarına ilk dokunuşun, Fil Bahadır’la ilk tanışmandır. Yediğin ilk pamuk şeker, içtiğin ilk üzüm suyudur. Kalbinin orta yerinde sönmeyen bir ateştir fuar. Paraşüt kulesine ilk çıkışındır mesela, dönme dolaptan İzmir’e ilk bakışın, Kaskatlı havuzun önünde sevgilinle ilk buluşmandır. İçinde hasret vardır Lunapark Gazinosu’nda Zeki Müren, Ekici Över’de Neşet Ertaş, Kübana’da Ferdi Özbeğen’dir. Mesela Çamlık Senar’ın kapısında Nejat Uygur’un afişiyle ilk göz göze geldiğin andır. Kamerada kendini ilk görüşün, Tuhaf aynaların karşısında saatlerce anlamsızca gülüşündür. İçinde özlem vardır. Menekşe çay bahçesindeki semaverin dumanı, Pakistan pavyonundan yayılan baharatların kokusu, Nostaljik trenin tıkırtılı sesidir. SSCB Pavyonunda şaşırıp kaldığın dev makineler, karşıdaki ABD pavyonunda dakikalarca durup öylece baktığın avuç içi kadar ay taşıdır. Balerinin eteklerinde saçlarının İzmir meltemi ile ilk buluşması. Çimlerin üstünde uzun dinlenme molaları, Son otobüse yetişme telaşıyla elinde ayakkabılar ile koşturan kadınlardır fuar. Biriktirip özenle sakladığımız onlarca broşür, Ağzı açık izlediğimiz motosiklet üstündeki akrobatlar, Bizim bildiğimiz o eski fuarlar artık yok Domatesin meşhur kokusu gibi, Fuar’ın ruhu da uçtu gitti. İster değişen zaman deyin, ister gelişen teknoloji. Bir kere artık şaşırmıyorsun. Düşünün bir kere 30 yıl önce Almanya standında cep telefonu görseniz. Tam bir sene herkese anlatabilirdiniz. “Olum Almanlar var ya bir cihaz yapmış, kablosuz konuşuyor hatta karşıdakini görüyorsun” diye… Muhtemelen sözlere o zaman kimse inanmazdı. Bir de fırça yerdiniz. “Yok deve.. Küçük atta civcivler yesin. Aklınca bizimle dalga geçiyor şerefsiz. Gitmedik ya bu sene fuara.” Ama gel gör ki artık şimdi herkesin cebinde. Sanatçılar da artık o kadar uzak değil mesela Hepsinin sosyal medya hesapları var. Efsane dediğiniz yıldızlara posterlerden değil, cebinizdeki telefondan bakıyor Hatta onlara yazıp, mesajlaşabiliyorsunuz. Ayrıca sadece TRT yok. Hepsi her gün bir kanalda. Yılda birkaç kez de İzmir’e konsere geliyor. İş adamları için ise ihtisas fuarları sürekli düzenleniyor. Bırakın İstanbul’u, Almanya, Fransa hatta Amerika bile artık o kadar uzak değil. Değişik tatlar, lezzetler deseniz bir mesajla anında evinize servis. Eee! O eski fuarlardan ne kaldı. Ben söyleyeyim Sadece “Anılar ve hatıralar” İZFAŞ, her şeye rağmen İzmir Enternasyonal Fuarını canlı tutup, o eski günlerine döndürmeye çabalıyor. Renkli konserler, standlar ve özel etkinliklerle İEF, 2-11 Eylül tarihleri arasında kapılarını 91. kez açıyor. Ancak İzmirlilerin de fuarlarına sahip çıkmaları gerek. İş için değil, şöyle ailecek gezmek için en son fuara ne zaman gittiniz. Bir İzmirli olarak anılarınıza ve şehrin bir değerine sahip çıkın. Bu yıl fuara ailenizle birlikte gidin.